Hayaller güzeldir ama…

Yarışmalara, ödüllere, çekilişlere sosyal güvenin daha fazla olduğu yıllarda Milli Piyango’nun yılbaşı çekilişi çok daha büyük heyecan yaratırdı. Şimdilerde daha az… İnsanlar bu tür yapıları karşı daha az güven gösteriyor. Gene de bir an için piyangonun büyük ikramiye şaşaası içinde kalalım. Piyango çekilişlerinin en çok eşleştirildiği sözcüklerden biri hayaldir. Özellikle yaşamıyla ilgili maddi zorluklar çeken bazı insanların hayalidir büyük ikramiye…

Bazen şöyle düşünürüm. Bir ömür boyu çalışıyorsun. Ömrünü tüketiyorsun geçimini sağlayabilmek için. Haftada 5-6 gün, beher günde en az 8 saat. Kol ve düşün emeği harcıyorsun. Sonra 6-7 tane rakam içeren bir bileti filan kadar TL’ye alıp –şansın da varsa yaşamını değiştiriyorsun. Bu da; bir hayali açıklamak için yeterli, sanırım.

Piyangodan büyük ikramiyeyi kazanmakla yaşamını zahmetsiz sürdürecek bir gelire sahip olabilirsin. Katların, yatların olabilir; han ve hamamlara sahip olabilirsin böylece. Ama paranın büyüklüğü ne olursa olsun, parayla alamayacakların da var.

Örneğin parayla mutluluğu satın alamazsın. Maddi zenginlik, kimi örneklerle mutlu olabilmek için bir kolaylaştırıcı olabilir; ama maddiyatı, mutluluğun ‘yeter şartı’ olarak kabul edemeyiz. Bu nedenle bazen maddi hayallerimizin, yaşamımımızda eksik kalan mutluluğu yaratacağı gibi yanlışlara düşmemeliyiz. Mutlu olmak hayal edilecekse bunu, maddiyata bağlamamalı, derim.

Kültür ve bilgi de her zaman para ile satın alınamıyor. Eğitim sistemimiz ne denli dejenere olursa olsun, bir okulu bitirebilmek –o okulda aktarılan bilgi ve davranış modellerini edinebilmek için paradan fazlasına ihtiyaç var. Para yoluyla kolaylaştırılmış diplomalar, bilgi ve görgüye eşdeğer değil. Bilgi konusundaki hayaller, olsa olsa bilgiye ulaşmak için bir motivasyon olabilir. Ağır maddi koşullarda bile bilgili, görgülü ve deneyimli bir insan olmamızda bu hayaller, bizi heyecanlandırır, yönlendirir, özendirir.

Maddi varlığa sahip olunduğunda; elde edileceği konusunda en fazla hayal kurulan olgulardan bir diğeri sevgidir. Sevgi ihtiyacı içinde olan insanların bir bölümü, bu eksikliğini maddi olarak güçsüz olmasına bağlar. Güzel bir arabası, iyi bir evi, nitelikli bir yazlığı olsa sevgililerin ve sevginin ona akacağını düşünenler vardır. Bu durum, genelde yazılı ve görsel medyanın, renkli basının bizde yarattığı bir yanılsamadır. Ünlü ve zengin insanların albenili yaşamlarının renkli ve gülümseyen yanları bize gösterilerek sevginin ve aşkın maddiyatla eşdeğer olduğu yanılsaması yaratılır. Çoğu zaman biz de bu tuzağa düşeriz. Sevgiyi yakalayacağımızı sandığımız maddiyatı hayal ederiz.

Hayal kurmak, bir tür gönül sarhoşluğudur. Hayal kurmanın da tembellik gibi insanı sarıcı, alıp götüren bir yanı vardır. Eğer hayalin sınırlarını biraz fazlaca genişletirseniz, sizi bir anlamsız ve verimsiz dünyanın eşiğine götüreceğinden emin olabilirsiniz. Hayal kurmak alışkanlık yapan yönüyle dönüşü olmayan yol gibidir. Diğer yandan; eğer hayal kurmayı, bir motivasyon ve yaratıcılık unsuru olarak kullanabilirsiniz bu kez de sizi göklere çıkaracak, canınıza can katacaktır.

Çözmekte zorlandığım bir sorunla karşı karşıya olduğumda hayal kurmak, benim için bir ağrı kesici gibidir. O sıra beynimi didikleyen bir olumsuz durumdan uzaklaşmak ve kendimi zihnen dinlendirmek istediğim zaman hayal kurmayı tercih ederim. Böylece beynim nadasa bırakılmış bir tarla gibi dinlenirken, ben de kendimi söz konusu sevimsiz durum hakkında sürekli olumsuz güdülemekten kurtulmuş olurum. Dolayısıyla benim için kimi zaman hayal kurmak, bilinçli olarak olumlu konular düşünmeye zorlamaktır. Hayalsiz kalmamalı derim. Bilirsiniz; öyle şeyler var ki, hayali cihan değer... Ama işimizi gücümüzü de ihmal etmemeli…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
Gürcan Banger Arşivi