
Buğrahan Doğangil - DUVAR
Kuraklığa Karşı Çözüm Kağıt Üstünde Kalıyor
Eskişehir Tarım ve Orman İl Müdürü Ender Muhammed Gümüş’ün birkaç gün önce basına yaptığı açıklamaları detaylıca okudum.
Ben Tarım ve Orman Bakanlığı’nın politikalarını daha önce de eleştirmiştim. Eskişehir özelinde yine eleştireceğim çünkü müdür beyin açıkladığı uygulamalar ancak kağıt üzerinde kalıyor.
Muhammed Bey diyor ki, “Eskişehir’de çiftçilik karlı iş.” Evet, bu bilgi aslında çok doğru. Fakat bu cümlenin devamına şunu da eklemek lazım. “Büyük çiftçiler için tarım tüm ekonomik negatifliğe rağmen karlı iş ancak; küçük çiftçiyi uyguladığımız politikalar ile maalesef bitirdik.”
Bu cümle böyle devam ederse asıl gerçeği anlatmış olurlar. Bugün sadece Eskişehir’de değil tüm Türkiye’de orta ve küçük ölçekli çiftçi bitmiş durumda, evini geçindiremez duruma gelmiş vaziyette. Bu çiftçi ne yapıyor? Ya büyük toprak ağalarına tarlasını satıp başka işlere yöneliyor, ya da borç içinde yaşam mücadelesi veriyor. Öyle bardağın dolu tarafını görüp yola devam etmek olmuyor…
Müdür Bey ürün deseni ve kuraklığa karşı alınan önlemle ilgili açıklamasında ise birkaç kritik cümle sarf ediyor.
Bunlardan birisi,
“Eskişehir, Türkiye genelinde 11 il 52 ilçede yeraltı su kısıtı olan 11 ilden birisi ve ilçelerde de bu 52 ilçenin 6'sı Eskişehir'de. Bu 6 ilçe Mihalıççık, Beylikova, Alpu, Mahmudiye, Çifteler ve Sivrihisar.”
Buradan görüyoruz ki Eskişehir’de ciddi bir kuraklık ve suyun yanlış kullanımı problemi var.
Bir başka cümlede ise şöyle diyor,
“Çiftçinin gelirlerinde de düşme olmaması için de daha fazla destek verme yoluyla bir politika değişikliği gidildi. Alternatiflerimiz de var yine aynı şekilde bu alternatif ürünler bakımından da çiftçilerimize tohum desteği, fidan desteği de sağlıyoruz.”
Yani diyor ki ürün desenini değiştirmek ve daha az su tüketen ürünlere çiftçiyi yöneltmek adına ürün destek modelini değiştirdik. Bu kağıt üzerinde doğru bir hamle ancak uygulamada ne kadar etkisi var?
Benim tanıdığım, bildiğim özellikle de Çifteler, Alpu ve Sivrihisar’ın bazı bölgelerinde yaşayan önemli çiftçiler mısır üretiminden vazgeçmiyor. Müdürlük istediği kadar alternatif ürünlere destek versin çiftçi mısıra devam ediyor, peki neden?
Çünkü çiftçinin mısırdan elde ettiği kar, devletin verdiği desteğin önüne geçiyor.
Müdür bey şunu da söylüyor;
“Kuraklık Mücadele Komisyonu’muz var. Bu komisyonda üniversitelerimiz, Geçit Kuşağı Tarımsal Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü’müz, DSİ, ESKİ ve Büyükşehir Belediyesi de var. Her yıl Porsuk Barajındaki su seviyesine bakarak ve yağış tahminlerine göre sürekli bunları kontrol ediyoruz. Aynı zamanda çiftçilerimizin ektiği ürünlere göre de hangi ürüne ne kadar su verilebileceğini kararını alıp bunu bütün çiftlerimize duyuruyoruz. Bu duyuruyu da DSİ Bölge Müdürümüzle beraber yapıyoruz. Çiftçilerimiz Eskişehir'de adaptasyon konusunda çok iyiler. Onlar da bu işin farkındalar. Eskiden 50 metreden çıkan su şu anda kuyuda 250 metreye kadar indi. Hatta daha derinlere inenler var…”
Bu açıklamalar karşısında şu soruları sormak istiyorum…
DSİ 250 metreden de derine inen kuyulara neden ruhsat vermeye devam ediyor?
DSİ kaçak kuyularla mücadelede neden zayıf kalıyor?
Tarım ve Orman Müdürlüğü ile DSİ organize şekilde kuraklıkla mücadele ederken her geçen gün çok daha fazla su fakiri bir kent olmayı nasıl başarıyoruz.
Muhammed Bey’in açıklamalarıyla devam edelim…
“Geçen yıla göre destekleme modelinde bir değişiklik yapıldı artık mısır bitkisi özellikle bu bahsettiğim su kısıtı olan 6 ilçemizde bundan sonra 4 yılda bir ekilebilecek ve biz de buna göre destek miktarlarını artırıyoruz yoksa çiftçilerimiz destek alamayacak. En azından başlangıç itibariyle daha sonrasında eğer bunu yapmaya devam ederlerse yaptırımlarla karşılaşma durumları var.”
Bu açıklamalar karşısında da şunları söylemek istiyorum…
Devletin verdiği desteği ciddi miktarda mısır üreten çiftçi kale bile almıyor. Mısırdan, yabancı şirketlerden özellikle öyle paralar kazanan çiftçiler var ki destekle buna engel olmak imkansız.
Tamam 3-4 yıl mısır ekmeye devam edenler ciddi yaptırımlar ile karşılaşacak ama bu süre zarfında Eskişehir’in su kaynaklarına ne olacak? Bir gün bile bizim için önemliyken günün birinde gelecek yaptırım kuraklıkla mücadele mi demek?
Daha konuşacak çok şey var ama şimdilik bu kadar soru yeter diye düşünüyorum…
Herkese keyifli bir gün diliyorum, sevgiyle kalın.