Buğrahan Doğangil - DUVAR

Buğrahan Doğangil - DUVAR

Medya Maymunluğunu Bırakın: Sesimi Duyan Var Mı?

6 Şubat 2023’te ülke olarak yaşadığımız korkunç felaketin ikinci yıl dönümündeyiz. Bu felaketin üzerinden yıllar geçse de yaşanan acıları unutmak bazılarımız için çok zor. Neden bazılarımız dediğimi de hemen sizlere aktarayım…

Hemen herkes 6 Şubat felaketleri ile ilgili “Çok üzgünüz.”, “Acımız çok taze.”, “Asla unutmayacağız.” gibi açıklamalar yapsa da gerçekte durum böyle falan değil. O dehşeti yaşayanlar, hayatlarının bir parçasını enkaz altında bırakanlar bu acıyı hala yüreklerinde taşıyor. Hala konteyner kentlerde yaşayanlar, enkazların arasından evine gidip gelenler hala bu acıyı yaşıyor.

Depremzedeler üzerinden reklam kampanyası yapmak da geri kalanlara düşüyor. “6 Şubat’ı unutmadık.” demekle falan gerçeklerden kaçılmıyor. 17 Ağustos’u da unutmamıştık ve daha nice tarihi de acı bir tecrübe ile hafızamıza kazımıştık. Peki, o günlerden bu yana Türkiye’de ne değişti? Gel gelelim Eskişehir’de ne değişti?

Yaşadığımız kentin depreme dayanıksız olduğunu artık sağır sultan bile duydu. Somut adımlar atılıyor mu? Cevap çok açık, hayır…

Şehrimizle kısıtlı kalmayalım ülkemize bakalım, ülke genelinde de durum farklı değil. Olası bir İstanbul depremi, Ege’de şiddetli bir deprem ihtimali ciddi şekilde konuşuluyor. Ne önlem alınıyor peki? Bu kafayla gidersek biz daha birçok acı tarihi takvimimize kaydederiz.

11 ili etkileyen 6 Şubat felaketinin üzerinden iki sene geçmiş insanlar hala konteyner kentlerde yaşıyor. Söz verilen konutların yüzde kaçı yapıldı? Ama siyasilerimiz deprem üzerinden medya maymunluğu yapmayı çok iyi beceriyorlar. Gerçek acıların üstü söylem ve gösteriş siyaseti ile gölgeleniyor.

Bir tane aklı evvel çıkmış kamu bankasının deprem için yaptığı yüklü yardımı kendisi yapmış gibi övünüyor. Cumhurbaşkanımız da deprem felaketinde yardım eden isimlere plaket veriyor. Bu uygulama da çok yanlış. Yardım edecekler elbet, o isimlerin çoğu bu memleketin dağını taşını satıp para kazanıyorlar…

Elbette sadece iktidarı eleştirmeyeceğim bu konuda. Ana muhalefet de deprem gibi ciddi bir konuda oldukça eksik kalıyor. Tamam, iktidarı bu acı tabloyu düzeltmemek ile suçlayalım ama sadece söylem siyaseti ile iktidar suçlamakla bir yere varamıyoruz. Muhalefet, özellikle bu konuda muhalefet tarzını değiştirmeli. Ayrıca CHP belediyeleri imkanları el verdiği kadarıyla olası afetlere yönelik ciddi çalışmalar yapmalı, kimsenin bu konularda kaytarma, topu başkasının üzerine atma lüksü olmamalı.

Mevcut iktidara zaten söyleyecek çok şey var ama ortadaki tablodan yüzleri kızarmıyorsa biz ne desek boş…

Eskişehir’e geri dönersek, şehrimizde depreme yönelik önlemler almak için siyasi savaşın sona ermesi gerek. Belediyeler ile merkezi iktidarın temsilcileri bu konuda sorumluluk tartışmaları yaşarken kentte somut bir adım atılması mümkün değil. Görüyoruz ki atılamıyor da zaten. Sadece karşıt açıklamalarla günleri geçiriyoruz.

Açık konuşacağım Eskişehir’de bazı konularda somut adımlar atılmamasının suç ortaklarından biri de şehir kamuoyu. Bizim memlekette asli sorunlar hemen unutuluyor, işin arkası aranmıyor. Suni bir gündem çıkıyor ortaya onun peşine takılıp gidiyoruz. Özellikle de dedikoduyu çok seviyoruz. Kim kime ne demiş, o buna şunu demiş, vay efendim sen ona nasıl böyle dersin ekseninde ilerleyen şehir önce çuvaldızı kendine batırmalı. Bizim şehir için de üzerine basarak, aynı şeyleri söylemek istiyorum. Bırakın medya maymunluğunu kardeşim! Hayati konularla ilgilenin, incir çekirdeğini doldurmayacak şahsi hesaplaşmalar ile gündemi meşgul etmeyin. İşte o zaman bu şehirde bazı şeylerin önü açılabilir.

Sesimi duyan var mı? Umarım olur…

6 Şubat, 17 Ağustos, 12 Kasım ve daha nice acıyla dolu felakette hayatını kaybeden yurttaşlarımızı saygı ve rahmetle anıyorum. Deprem felaketinden etkilenen ve halen konteyner kentlerde, gurbette yaşam mücadelesi veren yurttaşlarımızı da saygıyla selamlıyorum. Umarım bu acılar bir an önce son bulur.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Buğrahan Doğangil - DUVAR Arşivi