Adam uzun yıllar devesiyle taşımacılık yapmış. Yaşlanan deve yolun sonuna gelmiş. Artık öleceğini anlayınca; "Sahibimi çağırın da helallik vereyim" demiş.
Devenin sahibi; 'Ne hakkı varmış ki bende?' demiş. Ama yine de merak etmiş. Dayanamayıp devesinin yanına gitmiş. 'Ne hakkın var ki bende?' diye sormuş. Deve; "Öyle deme! İlk olarak benim taşıma gücüm belliyken bunun iki katı çuval yüklerdin bana. Bu hakkımı helal ediyorum sana. Benim günlük 10 kg yiyeceğe ihtiyacım varken, sen hep 8 kg verirdin. Bu hakkımı da helal ediyorum. Ayrıca; üç günlük yolu iki günde gitmem için sopayla döverdin beni. Bu hakkımı da helal ediyorum. Dahası; bir de yavrum olmuştu. Onu kesmiş, misafirlerinle bir güzel yemiştiniz. Bu hakkımı da helal ediyorum. Ama bir hakkım var ki, onu asla helal etmeyeceğim. Sahibi merakla sormuş; 'Nedir o ?' Deve demiş ki; "Her seferinde her yolu en iyi ben bildiğim ve tüm yükü de ben taşıdığım halde, yularımı bir eşeğe verirdin. Onu önüme koyardın.Beni bir eşeğe mahkum ederdin ya, işte bu hakkımı asla helal etmeyeceğim"demiş.
Hikaye bu kadar. Acıklı ve düşündürücü. Tam da yıllardır içinde bulunduğumuz durum gibi, güzel yurdumdaki liyakatsizliğin özeti sanki. İşte o yüzden boşuna dememişler; at binenin, kılıç kuşananın diye. Neyse fazla lafa ne hacet, zaten anlayan da anladı. Ehil olmayan, liyakatsiz insanlara; hiçbir makamın, hiçbir değerin, hiçbir emanetin teslim edilmemesi dileğiyle...
Eskişehir haberleri, Eskişehir gazeteleri, Eskişehirspor haberleri, Eskişehir asayiş haberleri, Eskişehir siyaset, Eskişehir belediyeleri, Son dakika Eskişehir haberleri, Eskişehir son dakika, Eskişehirspor son dakika
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.