Gürcan Banger
Medya ve Tarihin Bozulması
TV kanallarında izlenen, mafyayı ve derin devleti konu eden dizilerin gördüğü yoğun ilginin arkasında tarihi ve sosyolojik bir geçmiş var. Daha öncesi konusunda ipuçları yakalamak zor olsa da; Osmanlı İmparatorluğu’nun Yükselme Devri sonrasına kadar uzatmak mümkün bu geçmişi…
Osmanlı’nın bozulma göstergelerinden olan Celali İsyanları’nı da bu tarihi ve sosyal geçmişle ilişkilendirebiliriz. Gerçekten Osmanlı merkezi yönetiminin zayıflık sıkıntıları yaşamaya başladığı bir dönemde yerel yöneticilerin asker, yüksek memur ve şehir eşkiyası ile başlattığı bu ruh, mafya başta olmak bugünkü yasadışı örgütlenmelerin de geleneğini oluşturur. Osmanlı Devleti’nin büyük uğraşılar sonunda önünü alabildiği Celali örgütlenmesi, değişik türlerden sosyal ve ekonomik eşkiya geleneğini miras bırakmıştır.
Merkezi devletin içinde veya dışında yaşanan gizli örgütlenmelerin çıkış geleneğini, sadece sokak yapılanmalarına bağlamak ciddi eksiklik ve yanlışlık olur. Bu tür yapıların başka iç ve dış nedenleri de vardır.
Örneğin bir dönem yurt içinde açık cirit atan yabancı servislerin bu işte parmağı olduğunu bilmeyen kalmamıştır. Diğer yandan Soğuk Savaş döneminde devletin resmi güçleri yanında komünizm karşıtı eylemlerde bulunan derin devlet örgütlenmeleri artık açıkça konuşulup yazılmaktadır.
Özetle; demokratik işleyişin ve hukukun dışında bir dönem devlet içi ve dışı yapılanmaların toplumsal yaşamı ciddi şekilde etkilediğinin bilgisi artık toplumda bilinir hale gelmiştir.
Diğer yandan toplumu yakından incelediğimizde başka göstergeler de görmekteyiz. 1990’lı yılların ortalarından bu yana 5-6 kişiye –muhtemelen bundan çok daha fazla– yasal ve yasal olmayan biçimde bir silah düştüğünü bilmekteyiz. Dünkü at merakı yerini bugünkü özel araba merakına bırakırken, kişisel silah edinme ruhu giderek büyümektedir.
Kentlerde basit nedenlerden ortaya çıkan sokak çatışmalarını, toplumun ciddi bir sorunu olan kadın cinayetlerini de göz önüne aldığımızda dikkate değer bir durumun olduğu ortadadır. Bunun nedeninin, kişilerin güvenlik ve adaleti kendi bildiği feodal yollarla gerçekleştirmek olup olmadığı sorusunu ister istemez soruyoruz.
Neden mafya ve sokak dizileri böyle bir yoğun ilgi görmüştür? Sanırım; öncelikle toplum, kendi bilgisi dışında olup bitenleri görüp bilmek istemektedir. Belki de tüm bu üstü örtülü eylemlerin nasıl olup da kendi bilgisi dışında gerçekleşebildiğine hayret etmektedir.
Bir dönem yaygın olarak tartışılan işkence iddialarını bile bazı zararlı ideoloji fanatikleri tarafından ortaya sürüldüğüne inanacak kadar mafyatik işlerin dışında olan toplumumuzun şaşkınlıkla dizilere sürmüş olan ilgisini olağan karşılamak gerekir.
Bu tür yasadışı örgütlerin ülkenin geleceğini çalıp çırptığını öğrenecek başka mekanizmalar kalmayınca gerçeği öğrenmek için dizilerden ve sinema filmlerinden başka araç kalmıyor mu?
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.