1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Her üç partide de, vekil olması istenilmeyen isimler konusunda mutabakat var....



Eskişehir'de üç partiye bir bakalım.
AKP, CHP ve MHP'ye...
Üçünde de, mevcut aday adayları içinden "Şu isim bunu hak ediyor. O yüzden Milletvekili olmalı" denilen ortak bir isim yok.
Daha doğrusu...
Herkesin üzerinde birleştiği bir mutabakat isim yok.
AKP'de az da olsa, Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı ismi üzerinde böylesine bir algı varmış gibi görünse de, bu algı, Nabi Avcı'nın Bakan olmasının yaratmış olduğu bir algı.
O yüzden, Nabi Avcı Milletvekili listesinin seçilebilir yerinde olması halinde kimse şaşırmayacak.
Dahası.
Kimse "Bu niçin listenin seçilebilecek yerine konuldu ki?" diye sormayacak.
Ancak...
Şu da var ki: Eğer Nabi Avcı Bakan olmasaydı, yeniden milletvekilliğiyle ilgili bugünkü algı, bambaşka olacaktı.
CHP ve MHP'de ise durum çok daha vahim.
Her iki partide de, aday adayları arasında "Kesinlikle şu isim listenin seçilebilir yerinde olmalı" denilebilecek ve üzerinde mutabakat sağlanmış isimler yok.
Aksine...
AKP,CHP ve MHP'deki aday adayları içinde "Şu isimler kesinlikle Milletvekili listesinin seçilebilecek yerinde olmamalı" diye tarif edilen isimler mevcut.
Kısacası...
Her üç parti çevresinde de, milletvekili olması istenilen isimler konusunda sağlanamayan mutabakat, yine her üç parti çevresinde, milletvekili olması istenilmeyen isimler konusunda sağlanmış gibi...
...

Kılıçdaroğlu'nun danışmanı Cengiz partili yöneticilerle görüşmüş...


Recep Cengiz, CHP Lideri Kılıçdaroğlu'nun danışmanı.
Emekli Albay ve Anıtkabir eski Komutan yardımcılığı yapmış bir isim.
Aynı zamanda Akademisyen de...
Tüm bunların yanı sıra, ismi Eskişehir'e kontenjan aday olarak geçen bir isim Recep Cengiz.
Önceki gün Eskişehir'deymiş.
Parti binasında parti yöneticileri ile görüşmüş.
Eskişehir'i sormuş önce...
Ardından da, bu görüşmenin kendi adaylığı için algılanmaması için:
İzlenimlerini ve aldığı bilgileri genel başkan Kılıçdaroğlu'na ileteceğini özellikle söylemiş.
İyi karşılamış yöneticiler kendisini...
Israrla da "Eskişehir ön seçim istedi, genel merkez kabul etmedi. "Hiç olmazsa örgüt bazında eğilim yoklaması yapılsın" denildi, bunu da kabul etmedi genel merkez. Şimdi de" yukarıdan kontenjan aday gönderilmesini istemiyoruz. Umarız bu isteği kabul ederler. Aksi takdirde Eskişehir kontenjan aday istemiyor ve listede kontenjan isim olduğu takdirde reaksiyon fazla olacaktır" demişler kendisine...
Ve bu görüşmeden aldığı izlenimle dönmüş Ankara'ya Recep Cengiz...
.....

Mehmet Engin Çakmak isminde bir aday adayı...

Nereden baksanız bakın, üzerinden 33-34 yıl geçmiş.
Cumhuriyet Lisesi'nde, okulun aynı koridorlarında gezdiğimiz, aynı kantin ortamında bulunduğumuz ve aynı salonda hentbol oynadığımız bir arkadaşımızla oturduk önceki gün.
Anılar ve hatıralar aynı, çevre aynı çevre...
Bu güne taşınan arkadaş gurubu bile aynı isimlerden oluşuyor.
Her ne kadar değişikliğe uğramış olsa da, simalar zaten kendisini yeterince hatırlatıyor.
Lise bitince kopmuş iletişim haliyle...
Hukuk fakültesini kazanmış.
Ardından Savcı olmuş...
Devamında, Danıştay üyesi ve Genel Sekreter yardımcısı...
Başarılı bir meslek hayatı ama, bir o kadar da çekilen eziyet var.
Neden mi?
-Danıştay saldırısında, Danıştay üyesi Mustafa Yücel Özbilgin kucağında vefat etmiş örneğin.
-Kamera görüntülerinin silinmesine ilişkin sorumlu tutulmaya çalışılmış.
-Ergenekon davası kapsamında 4 hafta boyunca takibe alınmış.
-Ergenekon davası ile Oyak davasının birleştirilmesi girişiminde ismi sık sık ortaya atılmış.
Kendisi de, aynı zamanda meslektaşı olan eşi de çok zor günler geçirmiş o süreçte.
Her ikisi de istifa etmek zorunda bırakılmış resmen.
Kendisi Avukatlığa, eşi Noterliğe dönmek durumunda kalmış.
6 yıl suçsuz yere cezaevinde yatan Mustafa Balbay ile iyi bir arkadaşlık ve dostluk içinde olmasına rağmen, hiç ziyaret edememiş kendisini.
-"Bir yerlere bağlarlar" düşüncesiyle bir kez olsun gidememiş yattığı cezaevine.
Ancak, tahliye olduğunda İstanbul'da görüşebilmiş.
Sarılıp, beş dakika boyunca ağlamış her ikisi de bu ilk buluşmada...
Balbay'ın bir yandan ağlarken, diğer taraftan "Benim yüzümden sana da mı zarar verdiler?" sözlerini hala unutamamış.
Avukatlığa döndükten sonra, baba evi olan Eskişehir'e daha sık gelip gitmeye başlamış.
Bu geliş gidişleri arasında, Yılmaz Büyükerşen'in Avukatlığını da üstlenmiş.
-"Bu ülkeye borcum, bu devletten alacağım var" düşüncesiyle CHP'den Milletvekili aday adayı olmaya karar vermiş.
Kimseden söz almamış.
Hiç kimse, kendisine bir vaatte bulunmamış.
-"Öğrenim gördüğüm ve ailemin hala ikamet ettiği şehre de, partiye de faydalı olurum" düşüncesiyle çıkmış bir yola...
Herhalde anladınız kimi tarif ettiğimizi...
CHP'nin Eskişehir Milletvekili aday adayı olan 23 isimden birisi olan Mehmet Engin Çakmak'tan bahsediyoruz...
Listede yer bulur mu? bilemiyoruz...
Seçilebilecek yerde olur mu?, onu da bilemeyiz.
Ama bildiğimiz...
CHP Milletvekili listesinde yer bulur ve seçilebilecek bir sırada olursa, bu şehirde öğrenim görmüş, bu şehirde ailesi yaşayan, bu şehirde arkadaşları, dostları ve çevresi olan bir kişi olarak, kendisini bu şehre ve CHP'lilere yeterince ifade edeceğine inanırız.
Verilecek görevi en iyi şekilde yapacağına da...
......

Biraz da gülmek lazım,,,

Ünlü güftekâr ve tamburî Osman Nihat Beyefendi çapkınlığı ile pek meşhurmuş.
Ankara'da bulunduğu sıralarda güzel bir günde Kızılay'a doğru yürümekte iken hemen önü sıra da çok güzel endamlı, alımlı, çalımlı bir bayan yürüyormuş.
Osman Nihat Bey kadına biraz yaklaşarak başlamış dil dökmeye:
- Aman Ya Rabbi! Ne güzel endamınız var! Şu belin inceliğine bakın. Ya saçların omuzlara dökülüşü. Kadın omzunun üzerinden arkasına söyle bir bakıp, kafasını çevirmiş ve de sinirli sinirli yoluna devam etmiş.
Fakat Osman Nihat Bey kadının peşini bırakmamış ve dil dökmeye devam etmiş:
- Bacaklarınızın güzelliği, keklik gibi sekisiniz ne de hoş... Sizinle birlikte olmak her halde hayata bedeldir..." Ve daha neler ne dil dökmeler. ..
Tam bu sırada Kızılay Meydanı' na yaklaşmışlar. Dört yol ağzına ve polisin olduğu yere geldiklerinde kadın bütün sinirli haliyle Osman Nihat Bey'e dönerek:
-Şimdi polise veririm! Deyince: Osman Nihat, masumane bir tavır takınıp, ses tonunu yumuşatarak
- Aman hanımefendi, ben bir saattir yalvarıyorum. Niye polise?



Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi