1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Kararsızlar-mış...

Kamuoyu Araştırma Şirketlerinin belirli aralıklarla yaptığı ve kamuoyuna açıkladıkları sonuçları takip ediyorum.
İnanın; ne AK Partinin düştüğünü, ne de CHP'nin yükselmediğini gösteren oy oranı tahminleri şaşırtmıyor beni…
Ne Cumhur İttifakı ne de Millet İttifakı ile ilgili ortaya çıkan rakamlar hayrete düşürmüyor.
Ancak…
Hemen her araştırma sonuçları arasında açıklanan öyle bir oy oranı var ki; her gördüğümüzde bizi gerçekten hayretler içinde bırakıyor.
“Kararsızlar” olarak adlandırılan kitleden bahsediyoruz.
Aslında bu kesimi  “Kitle” mi yoksa “Kütle” mi diye adlandırsak bilemiyoruz.
Karsız olduğunu beyan eden ve oranı da yüzde 20’leri aşan bu kitlenin varlığı bizi gerçekten şaşırtıyor.
öyle ya;
Bir insanın kararsız olması için kendine(cebine) giren-çıkanı bilmiyor, medeni haklarını kullanma ehliyetinden yoksun ve bildiğiniz geri zekalı olması lazım…
Yapılan araştırmalarda “Kararsız” olduğunu söyleyenlerin oranı yüzde 23,4’lerde olduğu açıklanıyorsa, demek ki bu kadar geri zekalı insanla birlikte yaşıyoruz bu ülkede…
ülkede yaşanan olayların umursamadığı, hiçbir ciddi olayın ciddiyetini kavrayamayan, ulaşması ve ikna edilmesi mümkün olmayan insanların oluşturduğu, fakat verdikleri tesadüfî oylarla ülkenin nasıl yönetilip, nasıl yönetilmeyeceğinin kararını verebilen “kararsız” bir kitle ile yaşıyoruz…


.....


Millet Bahçesi ve eleştiriler.


Hatırlanacak olunursa;
Eskişehir’e yeni Stadyum yapılması için Atatürk Stadyumunun bulunduğu arazi TOKİ’ye verildi.
TOKİ, Sazova’ya yeni stadyum yaparken, karşılığında aldığı Atatürk Stadyumunun yerine de AVM, Otel ve Lüks konutların yapılacağı planları hazırlamaya başladı.
Eskişehir kamuoyu bu duruma karşı çıktı.
Bunun üzerine, Atatürk stadyumunun yerinin rant alanı değil de,  Eskişehirlilerin ortak kullanabileceği bir alan haline getirilmesinin çareleri arandı.
TOKİ “Benim yaptığım yeni stadyumun parasını verin, Atatürk Stadyumunun yerini alın” dedi.
Anadolu üniversitesinden Türk Dünyası Kültür Başkenti’ne para aktarıldı.
Bu para yeni stadyumu yapma karşılığında TOKİ’ye verildi…
Böylece Atatürk Stadyumunun yeri TOKİ’den alınmış oldu.
Sonuç olarak…
Parası verilerek TOKİ’den alınan Atatürk Stadyumu yeri, üzerindeki Stadyum ve diğer tesisler yıkılarak Millet Bahçesi olarak düzenlendi.
Yapımı biraz uzun sürse de, herhangi bir tören yapılmamış olsa da, tamamlanan Millet Bahçesi geçtiğimiz günlerde açıldı.
Kapıları insanlara açılan Millet Bahçesi ile ilgili olarak özellikle sosyal medya üzerinde eleştiri paylaşımlarının yapıldığına şahit oluyoruz.
Kimi, millet bahçesini çevreleyen duvarların varlığını eleştiriyor, kimi ise parmaklıkların çirkinliğini…
Kimi peyzaj düzenlemesinin çirkinliğini dile getirip, kimi ise park içindeki mekanların mimari tarzı eleştiriyor…
Herkes düşüncesini dile getirebilir elbette.
Herkesin dile getirdiği düşüncelerinde haklılık payı da vardır şüphesiz.
Ancak…
Eleştiri yaparken temel meseleden de çok uzaklaşmamak ve bölgenin geçmiş hikâyesini göz önüne almak gerekir diye düşünüyoruz.
Şöyle ki;
Her ne kadar Eskişehir kamuoyunun baskıcı tutumu ile olsa da, bu bölge Millet Bahçesi olarak düzenlenmeseydi, aynı yerde koca bir AVM, yanında koca bir Otel ve çevresinde de trilyonluk villalar olacaktı.
O nedenle…
“Şehrin ortasında en kötü bahçe bile, en iyi AVM ve Otel’den iyidir.”diye düşünüyoruz…


.....


Bu 3 tahmini hiç unutamadım...


Salgın ilk duyulmaya başladığında ve Türkiye'de de ilk hasta ortaya çıktığında...
Yani...
Dünyayı esir alacak virüsü çok da umursamadığımız günlerde...
Hatta...
-”Bu bildiğimiz bir grip.” dediğimizde...
Hatta...
-”Havalar ısınmaya başladığında virüs mirüs kalmaz” diye düşündüğümüzde...
Ve...
-”Nasıl olsa bir-iki aya kadar aşısı ya da ilacı bulunur. Bu kadar abartmaya gerek yok” diye yorum yaptığımız bir süreçte, duyduğumuz 3 tahmini hiç unutmuyoruz...
***
Bu tahminlerden birincisi bir bilim insanına aitti ve salgının ilk başladığı günlerde şunu söylüyordu;
- “Bu virüs kolay kolay yok olmaz. Hatta daha da yayılır ve tüm dünyayı esir alacak. Şimdiden bu felaket günlerinin hazırlığı yapılmalı”
İkincisi de yabancı bir bilim adamına aitti ve aynı süreçte şunu söylemişti;
- “Aşı ya da ilacın bulunup, bunların kullanılmaya başlaması en erken 2021 yılına kadar mümkün değil.Kaldı ki aşı bulunsa da dünyadaki insanların yarıdan fazlası aşılanmazsa bunun yararı olmaz. Bunun olabilmesi ise 2021 yılının sonunu bile bulabilir”
-üçüncüsü ise Eskişehirli bir iş insanına aitti ve şunu söylemişti;
- “İnan çok kötü bir süreç başlıyor. Eskiye dair ne varsa hepsini unutacağız. Yeni ve tehlikeli bir dönem başlıyor. Bu dönem sağlıkla birlikte ekonomiyi de derinden etkileyecek gibi.Sen sen ol 20 lira nı bile fuzuli harcama. çünkü göreceksin süreç içinde lazım olacak. Zira bu gidişle her şey ateş pahası olacak.”
***
Dedik ya salgının ilk çıktığı süreçte çok da ciddiye almıyorduk virüsü.
O yüzden bu ve bunun gibi  söylenen pek çok tahminin olabilirliğine ihtimal vermiyorduk.
Söylenenlerin hepsi çıktı iyi mi?
Salgını ciddiye almayan, nasıl olsa birkaç ayda aşı ve ilaç bulunur diyen, hatta, yaz aylarında hava ısınınca virüs falan kalmayacağını söyleyenler yanıldı.


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Cemal Askere gidiyormuş. Cemal’ in annesinin sürekli ağladığını gören Temel, kendince kadıncağızı rahatlatmak istemiş:
– Anacağum niye aylaysun. 2 ihtimal vardur.
Ya geri planda kalur, yada cepheye gider.
Geri planda kalırsa sorun yok.
cepheye giderse iki ihtimal vardur. Ya yaralanur, yada yaralanmaz.
Yaralanursa iki ihtimal vardur. Ya iyileşir, yada iyileşmez.
İyileşirse ne ala, bir daha cepheye cöndermezler.
Ama ölürse yine 2 ihtimal vardur. Ya cennete gider, yada cehenneme. 
Cennete ciderse iyi, cehenneme ciderse de öyle bir evlat için ağlaya değmez da.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi