1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

İYİ Parti Odunpazarı'nda aday çıkartmayabilir...

Büyükşehir Belediye Başkanı Yılmaz Büyükerşen birkaç gün önce İYİ Parti Eskişehir Milletvekili Arslan Kabukçuoğlu ile görüşmüş.
Görüşmede hangi konular var bilinmez ama konuşmaların büyük bölümü Odunpazarı meselesine yönelikmiş.
Söylenenlere bakılırsa…
Kabukçuoğlu görüşmede, genel merkezin Odunpazarı’nde aday gösterilmesinden yana olduğunu bildirmiş.
Büyükerşen CHP genel başkanı Kılıçdaroğlu ile de bir görüşme yapmış.
Karşılıklı görüşme neticesinde Eskişehir’deki ittifak ve Odunpazarı meselesi de konuşulmuş.
Yine söylenenlere bakılırsa…
Artık Kılıçdaroğlu mu, yoksa bir başka CHP’nin yöneticisi mi aradı bilinmez ama Eskişehir’deki ittifak ve Odunpazarı meselesiyle ilgili olarak İYİ Parti’nin genel başkan yardımcılarından birini aranmış…
Ve yine söylenenlere bakılırsa, İYİ Parti genel başkan yardımcısı, Eskişehir’deki ittifak ve Odunpazarı meselsiyle ilgili olarak CHP’lilerle yaptığı görüşme bilgilerini genel Başkan Meral Akşener’e aktarmış…
Son olarak söylenenlere bakılırsa, İYİ Parti yönetimi ve Meral Akşener’in bugün yarın bir karara varacakları, bu kararı da Eskişehir teşkilatına ileteceklermiş…
-“Yani bunca yazdıkların ne anlama geliyor şimdi?” diye soracak olursanız hemen söyleyelim:
İYİ Parti Odurpazarı’nda aday göstermeyebilir…
Zira…
Söylenenlere bakılırsa ve bu söylenenler doğruysa,  işin içine artık genel başkanlar dahi girmiş…


.....


Herkesin içine siniyor mu zannediyorsunuz?


Gazeteci olarak sorular hep bize sorulacak değil ya…
Bu sefer de biz soralım soruları, yine biz cevaplamaya çalışalım.
Şimdi…
İttifaklar niye kuruldu?
Muhtemelen güçleri birleştirmek ve seçimi kazanmak için.
Kurulan Cumhur ittifakında AK Parti ve MHP’nin ilk amacı ne?
Muhtemelen belediyeleri CHP ve İYİ Parti’ye bırakmamak için.
Kurulan Millet İttifakında CHP ve İYİ Parti’nin ilk amacı ne?
Muhtemelen belediyeleri AK Parti ve MHP’ye bırakmamak için…
Bu durumda ittifak partileri ne yapmalı?
Seçimi hangi seçim bölgesinde hangi parti kazanmaya yakınsa ittifakın diğer partisi ona kayıtsız şartsız destek olmalı ve aday çıkartmamalı.
Peki bu var mı?
Cumhur ittifakında kağıt üzerinde var gibi görünse de yok, Millet ittifakında ise kağıt üzerinde bile yok…
Yani diyeceğimiz şu ki…
İttifakı kuranların bile içine sinmeyen bir durum yaşanıyor, üstelik bu durumun seçmenin içine sinmesi bekleniyor…
Bu iş sağlıklı bir sonuç verir mi?
Bunun cevabını da hadi siz verin?


.....


 


312 ile aranan telefonlara güldüren yorum


Volkan Doğan’ın AK Parti’den Odunpazarı adayı olmasının ardından 312’le başlayan telefonlar almaya başladı herkes…
Telefonu açanlar, Volkan Doğan’ın ses kaydıyla seçmene yönelik mesajını dinledi.
Aramaya tepki gösterip “Arama kardeşim!” diyenler oldu sosyal medya üzerinden…
-“Eskişehir adayısın niçin Ankara telefonu ile Eskişehir seçmenini arıyorsun” tepki gösterenler de oldu…
Bunun yanı sıra…
-“Yapacak tabii. Seçim kampanyası yürütmek elbette en doğal hakkı. Bu telefonla aramalar da kampanyanın içinde yer alan bir unsur” diye savunanlar da oldu.
Hatta…
-“Kızılıp eleştirilse dahi yapılan iş bir şekilde Volkan doğan isminin duyulmasına neden oluyor. Reklamın iyisi kötüsü olmaz” diye projeyi değerlendirenler de oldu.
Bunların hepsi bir yana…
Vokan Doğan’ın, söz konusu 312 ile başlayan telefon numarasıyla seçmenin aranması olayında bizi en çok güldüren paylaşım ise bir vatandaşın yapmış olduğu yorumdu…
Söz konusu yorum aynen şöyleydi:
-“Başkan şu 312 numaradan aramalara biraz ara ver. İnsanlar kredi kartı borçları için bankalardan arandığını zannedip korktuğu için telefonlarını açmıyor”


.....


Eğer o sendika başkanı ben olsaydım!


Sağlık Sen sendikasının şube başkanı, beraberindeki birkaç kişiyle Şehir Hastanesi’ne gidiyor.
Hastanede yoğun bakım servisine girmek istiyorlar.
Yoğun bakım servisinin doktoru “Nereye gidiyorsunuz? Orası yoğun bakım” diyor…
Bizim sendikacılar “Biz gireriz. Yetkili sendikayız” diye ısrar ediyor.
Başlıyor mu aralarında bir tartışma…
Olay önce sosyal medyaya düşüyor.
Ardından TTB ve diğer sağlık sendikaları yetkili sendikaya tepki gösteriyor.
Sağlık Sen’in başkanı da kendini savunup “Bize operasyon çekiyorlar” falan diyerek, yoğun bakım doktorunun kendilerinden şikâyetçi bile olmadığını söylüyor…
Ama gelin görün ki aynı Doktor’un “Benden özür dilediler. Ben de şikayetçi olmadım” diye ifadesi var…
öncelikle şunu söyleyelim…
Eğer o sendika başkanı ben olsaydım ve bir doktor benim yoğun bakım servisine girmeme izin vermeseydi, o doktorun teşekkür plaketi alması için Sağlık müdürlüğüne “Görevini tam anlamıyla yapıyor. Yoğun bakım servisine bizi dahi almadı” diye öneride bulunurdum.
Eğer o sendika başkanı ben olsaydım, “Acaba aynı şeyi başka bir sendika başkanı yapmaya kalksa ne hissederdim? Nasıl tepki verirdim?” diye empati yapıp, kendi kendime “Meğer ne kadar yanlış bir iş yaptık” derdim.
O sendika başkanı ben olsaydım, söz konusu doktordan dilediğim ama bilinmesini istemediğim özrü, kamuoyunda tüm samimiyetimle, hem de üzerine basa basa dilerdim.
Eğer o sendika başkanı ben olsaydım, iktidara yakın olmanın sopasını yanımda dolaştırmak ve her fırsatta ortaya çıkartıp göstermek yerine, sağlık çalışanlarının mecburi ve çaresiz  sevgisinden ziyade,  gerçek ve samimi sevgisini kazanmaya çalışırdım…
Sonuç olarak…
O başkan ben olsaydım, olayı “İftira, yalan, karalama kampanyası” diyerek üste çıkmak yerine, “Bizler sağlık çalışanlarının daha iyi koşullarda çalışması için varız. Söz konusu doktor hanım da sonuçta bir sağlık çalışanı. Hata yapmak da hatadan dönmek de insana mahsus. Varsa bir hatamız affola. Neticede özür dilemek de bir erdemdir” derdim…
Demek ki, böyle düşündüğümüz için biz ve bizim gibilerden bir şey olmuyor.

O yüzden…
Bizim gibi düşünmeyen herkesten her şey oluyor…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi