1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Manzara bu işte!

Köprübaşı’nda iki işyeri…
İkisi de aynı sırada ve aralarında sadece 20-30 metre var…
İkisinin de önü sabahın erken saatlerinde kuyruk olmaya başlamış.
Sözünü ettiğimiz işyerlerinden biri Milli Piyango bayisi…
Sayısal loto devredilince insanlar “Bir umut” diyerek bayi önünde kalabalık oluşturmuş.
Diğer işyeri ise yukarıda söylediğimiz gibi milli piyango bayiinin biraz uzağında döviz bürosu…
Onun da önü diğerinden farksız bir şekilde adeta kuyruk oluşmuş.
Cadde üzerinde bulunan giyimden gıdaya kadar yüzlerce işyeri henüz siftah bile yapmazken, bu iki işyerlerinin önü sabahın erken saatlerinden itibaren insanların adeta akınına uğramış…
Aynı cadde üzerinde, yan yana bulunan bu iki işyeri aslında ülkede yaşanan ekonomik durumu göstermeye yetiyor…
Parası olanlar döviz bürosunda, olmayanlar Milli Piyango bayisi önünde…
Parası olan, var olan parasını arttırma derdine düşmüş sabahın köründe, olmayanlar ise umudunu milyarda bir şansta arıyor.
Parası olan döviz bürosu önünde, zenginliğini arttırabilmek adına biran önce altın, döviz alabilme telaşında…
Parası olmayan ise Milli piyango bayisi önünde, “Ya çıkarsa” umudunun peşinde…
Manzara bu!


.....


Siz siyasetçilerinize küsün…


Demiryollarından emekli olan bir büyüğümüz anlattı.
Geçtiğimiz günlerde Tülomsaş’ta görev yapan bir bürokratın yakınının cenazesine gitmiş.
Cenazeye Devlet demiryollarının üst düzey bir bürokratı da katılmış.
Cenaze sonrasında Demiryolları Bürokratının etrafını sarmış eski demiryolcular.
Tülomsayş’ın hükmi şahsiyetinin sona ermesine ve Ankara’daki bir şirkete bağlanmasına çok üzüldüklerini dile getirmişler.
-“Bu durdum bizi çok üzüyor. Bu tarihi bir sanayi kuruluşu. ülkenin kalkınmasına önemli bir rol üstlenmiş kuruluş. Şimdi bu hale düşmesi bizi perişan ediyor” demişler…
Demiryollarının üst düzey bürokratı, bundan çok duygulanmış.
-“Yıllar önce emekli olduğunuz bu kurumu hala sahipleniyor olmanız ve kurumun geldiği noktadan ötürü üzüntü duymanız çok asilce bir davranış. Keşke şehrinizin siyasetçileri de sizler kadar sahiplenebilseydi. Ama görünen o ki olmamış. Bence siz o siyasetçilerin tamamına küsün” demiş…
Ne diyelim?
Adam Tülomsaş’ın bu hale gelmesiyle ilgili  teşhisi şıp diye oracıkta koyuvermiş…


.....


üretim yoksa…


ülkelerin zenginliği ile o ülkelerde yaşayanların refahı üretime bağlıdır.
üretim ekonominin kalbidir.
üretip, ürettiğini sattığın müddetçe, ülkende işler iyi gider.
İşsizlik diye bir derdiniz olmaz.
Devletin topladığı vergiler artar.
Vergilerin artması halkın daha çok hizmet almasını sağlar.
üretimle kazanılan para yeni yatırımların kapısını açar.
ülkeye para girdiği müddetçe kültür, sanat, spor, sosyal yaşam, kısaca aklınıza ne geliyorsa artar.
Sonuç olarak.
Bir ülke üretim ile kurtulur.
üretimin olmadığı ülke bağımlıdır ve sefalete mahkûmdur.
Bu yüzden hükümetler üretime önem vermeli, üretimi teşvik etmeli ve üretimin önündeki engelleri kaldırmalıdır.
Ama-Fakat-Lakin...
Son yıllarda üretim yapmak enayilik gibi görülmeye başladı.
üretim yapanlar ya üretimden vazgeçti ya da vazgeçme arifesinde.
Bu durum Organize Sanayi Bölgesi’ndeki fabrikaların durumundan da kolaylıkla anlaşılıyor.
üretim yapmaktan vazgeçenler fabrikalarını ya depo olarak ya da bir başka üretim yapmak isteyenlere kiraya verebilmeme yolunu seçiyor.
Zira...
Kiraya vermesi halinde alacağı parayı, yaptığı üretimle alamıyor.
üretim her geçen gün azalıyor.
İşçilerin çalıştığı fabrikalar depo oluyor.
İşsizlik artıyor.
üretim olmadığı için katma değer yaratılamıyor.
Katma değer olmadığı için vergi doğmuyor.
Vergi toplanamıyor ve bu yüzden yatırımlar yapılamıyor.
Toplum zenginlikte, sanatta, kültürde, sporda, kısaca her alanda refah içinde olamıyor.


.....


O günün tespitleri, bu günü işaret ediyor…


Süleyman Demirel’in geçmişte yaptığı önemli ekonomik tespitler var…
örneğin, muhalefetteyken ve özal hükümetini eleştirirken şunları söylemiş:
"Enflasyonun ne yağmur, ne kar, ne çamur ne de gece ve gündüz ile ilgisi vardır. Bu bir liyakat sorunudur.  Enflasyonun yemediği idare yok, bu enflasyon bunları da yer".
Benzeri bir eleştirisi de Tansu çiller hükümetine olmuş.
Hükümetin savurganlık ile ilgili tutumu üzerine şunu söylemiş;
"Devlet harcamalarında ayağını yorgana göre uzatmak gerekir. Bu kurala uymazsanız para basmak zorunda kalırsınız. Para yılan gibidir. Ne zaman sokulduğunu anlarsın? Oyların yüzde 21,75’e düşünce"
HHH

Şu sıralar ülkede,  bir tarafta enflasyon ve bu enflasyonun yaratmış olduğu olumsuz koşullar yaşanıyor.
Diğer tarafta ise savurganlığın önünün alınması gibi bir çaba otaya koyulmuyor.
Sonuç olarak…
Demirel’in o günkü tespitleri adeta bu günü de işaret ediyor…


.....


BİRAZDA
GüLMEK LAZIM


üç mahkûm cezaevi yolundadır. Her birine, hapiste geçirecekleri günler için
bir eşya getirmelerine izin verilmiştir. Otobüste, biri diğerine döner ve sorar:
- Eeee sen ne getirdin?
Diğer mahkûm bir boya kutusu çıkarır ve
- Bununla her şeyi boyayabileceğim der.
İkinci mahkûm bir deste iskambil kağıdı çıkarır.
- Bunlarla poker oynayabilir, fal bakabilir veya herhangi bir kağıt oyunu oynayabilirim.
üçüncü mahkuma merakla sorarlar:
- Sen ne getirdin?
Adi Temel olan üçüncü mahkûm bir kutu çıkarır ve gülerek:
- Bu orkideleri getirdim der. Diğer iki mahkûmun kafası karışmıştır.
Merakla sorarlar:
- Bunlarla ne yapabilirsin ki?
Temel sırıtır ve elindeki kutuyu göstererek,
- Kutuda yazdığına göre, bunlarla ata binebilir, yüzmeye gidebilir, hatta paten kayabilirmişim...

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi