1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

(CHP kongreleri) Teşhis var, tedavi hak getire!

Belediye başkanları bu kez kongrelere müdahaleleriyle gündemde…

CHP genel başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun belediye başkanlarına “örgüte karışmayın” çağrısına rağmen…

Birçok yerde belediye başkanları bu “müdahil” olma durumunu resmen zorbalığa dönüştürmüş durumda…
***
Halbuki:
CHP’li belediye başkanları; il-ilçe yönetimlerini belirlemeye değil; kentleri “demokratik” ve “katılımcı” bir şekilde yönetmeye yoğunlaşmalı…

CHP’li belediye başkanları; il-ilçe işleriyle uğraşmak yerine “sosyal belediyecilikte” “fark” yaratan örnekler yaratmaya yoğunlaşmalı…

CHP’li belediye başkanları bütün enerjisini doğaya, kültüre, tarihe ve insana saygılı belediyecilik yapmaya yöneltmeli…

CHP’li belediye başkanları, halkçı-katılımcı-demokratik ve ekolojik; insan odaklı yerel yönetimin mümkün olduğunu uygulamalarıyla ortaya koymaya yönelmelidir…
***

CHP’li örgütleri belediye kapısında beklemekten çıkarmak gerekiyor…

CHP’li örgütleri belediyelerde “iş takip” yapan yapılar olmaktan çıkarmak gerekiyor…

CHP örgütlerini yerelde ve genelde iktidar mücadelesi odaklı yeniden yapılandırmak gerekiyor…”
***

Yukarıdaki tespitler, yazılarını takip ettiğimiz CHP’li yazar  İmambakır  üküş’e ait tespitlerdi.
Bundan tam 5 yıl önce yazdığı ve bizim de bir şekilde 5yıl önce köşemize aldığımız tespitlerdi bunlar.
Belediye Başkanlarına kısaca “İşinize bakın kardeşim” diyen, onlara “Siz işinizi iyi yapın, örgüt nasıl olsa sizin reklamınızı yapar” diyen…

Dahası…
Partiyi dizayn etme çabası içinde olan tüm CHP’li Belediye Başkanlarının okuması ve uygulaması gereken kıymetli tespitlerdi bunlar…
Eskişehir’de dahil pek çok ilde yapılan kongrelere baktığımızda görüyoruz ki; hiçbir işe yaramamış bu tespitler!
Aradan 5 yıl geçmiş, ama hiçbir şey değişmemiş CHP kongrelerinde…
Sonuç olarak…
Tespit hep varmış, orta yerde duruyormuş ama tedavi hak getire!


....


“Büyükerşen’e yıllardır niye kızdık?” diyorlar mıdır?


Yılmaz Büyükerşen şehirde yıllardır “Tramvay’ı niçin Tülomsaş’a yaptırmadın” diye sürekli eleştirildi.
özellikle AK parti cenahı bu eleştiriyi neredeyse 2-3 seçimdir adeta seçim sloganı haline getirdi…
Her ağızlar açıldığında “Şehrindeki Tülomsaş dururken, bu fabrika Tramvay yapma kabiliyetine sahipken, niçin gidip elin yabancısından Tramvay aldın? Bu şehrin parasının yurt dışına çıkartılmasına nasıl göz yumdun” diye suçlandı.
Büyükerşen “Hiçbir açıdan yeterli değildi. Firmalar kucaklar dolusu dosya ile ihaleye gelirken, Tülomsaş bir klasör ile ihaleye girdi. Tülomsaş’ın bunu yapabilmesi mümkün değildi. Mümkün olsa tereddüt eder miydik” dese de, meramını kimseye dinletemedi.
Geldiğimiz noktada Tülomsaş;
-“Niçin Tramvayı yaptırmadın?” diye Büyükerşen’e kızanlar tarafından önce Hızlı Tren ihalesinin dışında tutuldu.
Sonra da “Niçin Tramvayı yaptırmadın?” diye Büyükerşen’e kızanlar tarafından, hükmi şahsiyetine son verildi…

Acaba…
Şimdi oturup “Biz bu adama yıllardır niye kızdık ki? kendi hükümetimiz Tülomsaş’a Hızlı Tren yaptırmadı, ihalenin dışında tuttu. Bi de üstüne üstlük hükmi şahsiyetine son verdi” diye düşünüyorlar mıdır?


.....


Mutluyuz mu?


-Adam kullandığı aracı yol üzerinde öyle bir yere koyuyor ki, koca yolun trafiğe kapanıyor olması umurunda bile değil…
-Adam kullandığı araçla kaldırımda yürüyen insanların yanından öylesine hızlı geçiyor ki, kaldırım kenarında biriken suyu sıçratarak, insanları tepeden tırnağa ıslatması derdi bile değil.
-Adam kullandığı araçla yaya geçidine öyle bir hızla geliyor ki, geçitten karşıya geçmeye çalışan yaya canını zor kurtarıyor. Bir de üstüne üstlük okkalı bir küfür yiyor.
-Adam kullandığı aracı AVM otoparkının kapısına yakın olsun diye göz göre göre getirip, engelliler için ayrılan yere bir güzel koyuyor. Uyardığınızda neredeyse “Ne olacak canım. Onlar da biraz yürüyüversin” diyecek.
-Adam öküzlüğe öyle alışmış ki, e ışık yanar yanmaz önünde araç olmasa dahi varmış gibi kornaya basıyor uzun uzun.
-Adam sicim gibi yağmurun yağdığı bir ortamda kavşağa öyle bir geliyor ki, bırakın o yağmurda karşıya geçmeye çalışan çoluk çocuk ve kadınlara yol vermeyi, neredeyse vatan haini ilan edecek.
-Adam kullandığı aracını kaldırım üzerine park edip gidiyor.
-Adam bisiklet ve motosikletini yaya yolu üzerindeki en yakın ağaca bağlayıp, yaptığı gayet normalmiş gibi davranıyor.
-Adam tramvay yolunu kendine ayrılmış yol gibi kullanıyor.
-Adam kullandığı araçla kırmızı ışık nedir bilmiyor.
“Adam” diyoruz ama yukarıda saydıklarımızı yapanların adamlık ile alakası yok.
***

Bir şehirde olması gereken tek şey insandır…
Kentte yaşayan insanlarda bulunması gereken 3 önemli özellik, yani sevgi-Saygı-hoşgörü olmalıdır.
Bu 3 önemli özellik, yaşam kalitesini doğurur.
Yani…
Yaşanabilirlikten ziyade yaşam kalitesinin olup olmadığıdır önemli olan.
Yaşam kalitesinin olup olmadığının en önemli göstergesi de, o şehirde yaşayan mutlu insanların sayısının çokluğudur.
Sonuç olarak:
Eskişehir yaşanabilir bir kenttir ama yaşam kalitesi bakımından çok da iyi bir konumda değildir.

Zira…
Yukarıda verdiğimiz ve günlük yaşamda sık sık karşılaştığımız olayların bu denli çok olduğu bir şehirde mutlu olabilmenin imkanı yoktur…


.....


Biraz da gülmek lazım


Adam bakmış, küçük oğlu Hz. İsa`nın resmi önünde dua ediyor.
- Tanrım anneme, babama, büyükbabama uzun ömür ver. Güle güle anneanne..

Bir anlam verememiş bu duaya. Ancak ertesi gün acı haber gelmiş. Anneanne sizlere ömür. Ertesi hafta adam bakmış çocuk yine duada :
- Tanrım anneme babama uzun ömür ver. Güle güle büyükbaba. Ertesi gün büyükbaba vefat eder.
Bir hafta sonra adam bakmış küçük çocuk yine duada :
- Tanrım anneme uzun ömür ver. Güle güle baba...
Adam ertesi sabah bir hastaneye gitmip yatmış. Tetkikler, tahliller, kalp elektrosu, röntgen çekimleri. Sapasağlam. Eve döndüğünde bakmış karısı iki gözü iki çeşme ağlıyor.
- Ne oldu hanım.
- Bizim postacı, demiş hanım. Ne iyi adamdı. Bugün haber aldım.ölmüş!!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi