1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP'yi batırırsa biat batıracak...

-“AK Parti ile CHP arasında ne fark var ki?” diye bir soru sorsanız, CHP’lilerin ilk söyleyeceği cümle şöyle başlardı:
-“Bir kere bizde biat kültürü yok. AK partide olduğu gibi hiç kimse kalkıp biat etmez. Bizim partimizde herkes kendi başına genel başkandır. O yüzden genel başkanı dahi yüzüne karşı eleştirebilir”
Cümle böyle uzayıp giderdi…
Bugün aynı soru sorulduğunda CHP’lilerin çoğu iki parti arasındaki ayrımı ortaya koymak için cümleye böyle başlayamıyor…
çünkü…
AK parti ile CHP’yi o keskin çizgileriyle birbirinden ayıran “biat” kültürünün artık kendi partisinde de uygulandığını biliyor.
Dahası…
-Delegeye biat etmeyen üyenin hiçbir işinin görülmeyeceğini…
-İl-İlçe başkanına biat etmeyenlerin yönetimde yer alamayacağını…
-Belediye başkanına biat etmeyenin il-ilçe başkanı olamayacağını…
-Genel merkeze biat etmeyenin belediye başkanı ve milletvekili olamayacağını.
-Genel başkana biat etmeyenin parti meclisine giremeyeceğini hem biliyor hem de görüyor.

O yüzden…
Biat CHP’yi fena bozdu.
O yüzden çoğu insana göre AK parti ile CHP arasında hiçbir fark kalmadı.
Hani bir söz var ya dilimize yerleşen:
"Memuru süslü avrat, zengini hayırsız evlat, siyasetçiyi kuru inat batırır." Diye…
CHP’yi de batırırsa biat batıracak…


.....


 


Erdoğan’ın aldığı oyu düşürenler…


 


AK partide oyu alan Erdoğan’dan başkası değil…
Erdoğan olmasın, AK Parti’nin barajı aşacak kadar oyu yok…
Her seçimde Erdoğan tek başına belli bir oyu temsil ediyor…
Buna rağmen son yapılan seçimde AK partinin oyu, Erdoğan’ın oyunun neredeyse 10 puan gerisinde kaldı…
Bunun bana göre bir tek nedeni var…
Seçmen Erdoğan’a oy verip, partisine oy vermeyerek muhtemelen “Sana söyleyecek hiçbir şeyimiz yok. Ama belirlediğin milletvekillerini, belirlediğin belediye başkanlarını, görevlendirdiğin teşkilatları beğenmiyorum. Benim nazarımda bunlar seni de bizi de temsil edemiyor. üstelik bunlar senin ismin ve karizman sayesinde, makam, mevki ve para sahibi oluyorlar. Kısacası seni temsil edemiyorlar. O yüzden sana oy veriyoruz, vereceğizde. Ancak onlara oy vermeyerek hem cezalandırıyor, hem de senin bir kez daha bunun farkına varmanı sağlıyoruz” demeye getiriyor…
Erdoğan siyaseti okumayı ve verilen mesajları almayı bilen bir isim.
Partisinin kendisinden 10 puan daha düşük oy almasıyla, artık o partinin kendi sırtında büyük bir kambur olduğunu da anlamıştır.
Verilen bu mesajın sonrasında yapabileceği tek bir şey var…
Partisini, hemen her şehirde 16 yıldır kavga edip, kamplara bölünen, hiçbir adayı beğenmeyen, yaşadığı kuyruk acısı nedeniyle seçimlerde ters çalışan partililerinden kurtarmak.
Peki bunu nasıl yapacak?
çok basit: Partili olmayan adaylarla…
Tıpkı bakanlar kurulunu oluşturan isimleri belirlediği gibi belirleyecek milletvekili ve belediye başkan adaylarını.
Şimdi yazıyı buraya kadar okuyup “AK parti kendi içinden aday bulamıyor, partili olmayan adayı nereden bulacak?” diye aklınıza bir soru geldiyse hemen söyleyelim:
Bakın şöyle çevrenize?
Ne oda başkanları, ne öğretim üyeleri ne de tanınmış ticaret erbabı insanlar var…
Partili aday yerine, bunların içinden birileri neden olmasın?


.....


 


Ekonominin geldiği süreç…


Yakın bir dostumuz anlattı bir sohbet sırasında…
Son derece ilginç geldiği için anlatalım istedik.
2016 yılında Ertaş Caddesi üzerinde bulunan apartman dairesini 180 Bin liraya satmış.
“Bir alacağa karşılık daireyi almıştım. Boş duruyordu. Talipli çıkınca da satmaya karar verdim” dedi.
Daireyi satan alan kişi, parası olmadığı için bankadan kredi çekmiş.
Kendince “yavaş yavaş öderim” demiş…
Büyük bir bölümü kredi olan 180 bin lirayı da eline saymış…
Dostumuz, daire karşılı aldığı 180 bin lira ile çocuğunun ilerideki eğitiminde kullanılmak üzere 3 bin liradan dolar aldığını söyledi.
Aradan 1,5 geçtiğinde, kendisinden daireyi satın alan kişi yine gelmiş yanına.
çektiği krediyi ödeyemediğini, bankanın kendisine son uyarıyı yaptığını, bir taksit daha ödememesi halinde ipoteğinde olan daireyi elinden alacağını söyleyerek “Bana sattın fiyata geri alır mısın” teklifinde bulunmuş.
Dostumuz normalde bunu asla yapmam. Sattığım malı hayatta geri almam. Ancak baktığımda öylesine çaresiz gördüm ki kendisini, kabul ettim. 180 bin liradan sattığım daireyi, biraz da vicdanım elvermediği için 200 bin liraya geri alacağımı söyledim.
“Doğruca bankaya gittiğimde, 2016’da, 3 bin liradan 180 bin liralık aldığım dolar, dövizin artması sonucu tam 270 bin lira olmuş. Sattığım evin parasıyla aldığım dolar, 1,5 yılda ve durduğu yerde 90 bin lira getirmiş…200 bin lirayı verip, eski dairemi geri aldığım gibi, 1,5 yılda 70 bin lira da para kazanmış oldum. Bu arada benden 180 bin liraya daire alan, dairenin parası için kredi çeken, krediyi ödeyemeyince aynı daireyi bana 200 bin liraya satan arkadaş hem evinden oldu hem de  hala bankadan aldığı krediyi kapatmak için uğraş veriyor. Tek karı 1,5 ay oturduğu eve kira vermedi” dedi.

Ne diyelim?
Ekonominin geldiği ilginç bir süreç bu…
Parası olanın hep kazandığı, olmayanın ise hep kaybedeceği bir süreç…


.....


Sanayiciler birbirini yaşatmıyor ki…


önce Sanayi Odası’ndan bir açıklama geliyor…
-“Yaşam-kent kuruluyor” diye…
Ardından Organize sanayi Bölgesi yönetiminden bir açıklama geliyor…
-“Yaşam-Kent’i biz yapıyoruz. Sağ olsun ESO da ücretsiz lansmanımızı yapıyor” diye…
Nereden baksanız garip, nereden baksanız tuhaf…
Biri diğerinin projesine ortak olmak istiyor sanki…
Ama böyle olmaz ki!
Sanayi Odası ile Organize Sanayi Bölgesi arasında, seçimlerden kaynaklan sıkıntı her geçen gün iyileşeceği yerde, her geçen gün kötüleşiyor…
Her iki tarafın temsil ettiği kesim de sanayici ama baktığınızda sanayici sanayiciye neredeyse yaşam hakkı tanımayacak bir konuma geliyor…
Sanayici, sanayiciye yaşam hakkı tanımazsa, kurulacak yaşam-kent ne işe yarayacak? doğrusu çok merak ediyorum…
Sanayicileri temsil eden her iki taraf da ne zaman çıkıp “herkes kendi işine baksın kardeşim!” diyecek, vallahi meraklardayım…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi