1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hay kafama şey edeyim!

 


 


 


 


İşsizlik çok fena…


 


Daha da fenası genç işsizlerin oranı…


 


çok daha da fenası, bu oran içinde üniversite mezunu işsizlerinin çokluğu…


 


çocuk üniversite kazanıyor, dört yıl okuyor, mezun oluyor, ama iş bulamıyor…


 


İş kapılarında deyim yerinde ise sürünüyor.


 


İşyerlerine CV atmaktan bitap düşüyor.


 


-“Biz sizi arayacağız” sözünü duymaktan midesi bulanıyor.


 


-“Ama hiç tecrüben yokmuş” denilmesinden artık gına geliyor…


 


Sonuç olarak, işsizlik herkese ve  her an kendisini bir şekilde hissettiriyor.


 


Biz de kendimizce bunu günün her anında hissedenlerdeniz.


 


Bilgisayarımızı açtığımızda ve maillere baktığımızda hemen her gün birkaç iş başvurusu ile karşılaşıyoruz.


 


Hemen her gün elinde bir CV ile kapımızı çalıp “Bana uygun bir pozisyonunuz var mı?” sözleri ardından, masamızın üzerine usulca bırakılan CV’lere tanık oluyoruz.


 


Eş dost akrabanın “benim şöyle bir yakınım var. Eğer sizin orada” diye başlayan sohbetlere sk sık tanık oluyoruz.


 


Ne yazıktır ki, bunların hiçbirine çare olamıyoruz.


 


çünkü…


 


İşsizlilik konusunda herkes gibi biz de eli kolu bağlı ve  çaresiziz…


 


 


 


xxx


 


 


 


Görebildiğimiz kadarıyla, işsizliğin getirdiği çaresizlik artık insanları teslim almış vaziyette.


 


Ne demek mi istiyoruz?


 


çoğu, artık eğitimlerini aldıkları alanda iş bulamayacaklarını düşünüyor ve bu gerçeğe teslim olmuş durumda.


 


Bunu nereden mi anlıyoruz?


 


Son günlerde iki ayrı kişiden duyduk ilginç sözleri…


 


Biri uzun süredir iş arayıp da bir türlü bulamayan üniversite mezunu bir gence aitti.


 


Diğeri ise…


 


Yine üniversite mezunu olup, iş bulamayan bir gencin babasına ait sözlerdi.


 


üniversite mezunu genç “Keşke 4 yıl üniversite okuyacağıma, bir yıl yurtdışında dil kursuna gidip, Rusça öğrenseydim. Böylece hem Türkiye’de hem de Rusya’da iş bulma şansım daha fazla, dil biliyor olmam da okuduğum bölüm diplomasından daha geçerli olurdu.” Dedi.


 


Aynı gün, üniversite mezunu olan çocuğunun uzun süredir  iş bulamaması üzerine bunalan baba’dan duyduk benzeri sözleri…


 


-“Keşke çocuğu üniversitede okutmak yerine, yurt dışındaki akrabanın yanına göndermiş olsaydım. Hem dil hem meslek öğrenirdi. Akrabalar ısrar etti. Ben her defasında ‘Okuyacak’ diye direttim. Hay kafama şey edeyim. Şimdiki aklım olsa bunu yaparım. İş bulacağım diye kapı kapı gezip perişan olmazdım. Ama artık iş işten geçti.”dedi.


 


Her ikisi de aslında iş bulamamanın yılgınlıklarını ve boş yere üniversite okumanın pişmanlıklarını dile getiriyorlardı…


 


İşin en acı tarafı ise, her ikisin de, bu şekilde düşünmelerinde haklık payları vardı!


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


 


 


CHP’de il kongresi gidişatı…


 


 


 


-CHP, Büyük önder Mustafa Kemal Atatürk öncülüğünde, "Halk Fırkası" adı ile 9 Eylül 1923 de yani bundan 94 yıl önce kurulmuştur.


 


-Anadolu ve Rumeli Müdafa-i Hukuk Cemiyetinin devamıdır.

-Sonra "Cumhuriyet Halk Fırkası", 1935 yılında da "Cumhuriyet Halk Partisi" ismini almıştır.
-Cumhuriyetçilik, Milliyetçilik, Halkçılık, Devletçilik, Laiklik ve Devrimcilik ilkeleridir.
-Ambleminde bulunan 6 Ok bunu temsil eder.
-CHP Sola açılmış, kendisini Ortanın Solu olarak konumlandırmış bir partidir.
-öncelikleri ise: insan, Demokrasi, İnsan hakları, Hoşgörü, Katılımcılık, Onurlu çalışma hakkı, Dengeli kalkınma, Herkese Eğitim, Herkese Sağlık, çağdaş kültür’dür.
-Yoksullukla mücadele, Cinsiyet eşitliği, yenilikçilik ve çevre duyarlılığı vazgeçilmezidir.
-Sosyal Demokrasi’nin evrensel ilkelerini benimsemiştir.
-Sosyal Demokrasi ise: kapitalizmin neden olduğu eşitsizlik ve adaletsizlikleri demokratik sistem içinde kabul edilebilir düzeye indirmeyi amaçlayan siyasi bir ideolojidir.
-Toplumsal ve siyasal yaşamda erdemli olmak, erdemliliği savunmak, korumak ve gerçekleştirmek Cumhuriyet Halk Partili olmanın ön koşuludur.
-CHP olmak demek herkesin zor dediğine kolay demektir.
- Herkesin imkansız dediğini “mümkündür, olabilir” demektir.
-CHP demek “devlet kurmak” demektir.
-CHP birlik iradesi, kardeşlik andıdır. Kimseyi ayırmadan kucaklamak, ayırmadan sevmektir.
-CHP demek, özgürlük ve bağımsızlık benim karakterimdir demektir.
-CHP demek kısaca Mustafa Kemal Atatürk demektir.
Sonuç olarak:
Cumhuriyet Halk Partisi’nin bir anlamda Anayasası olan tüzüğünde de açıkça belirtildiği gibi:
CHP sosyal demokrasi ilkelerine sonuna kadar bağlı olan demokratik sol bir partidir.
Bunun diğer bir anlamı, CHP’nin faşist düşünceyi reddeden bir parti olmasıdır.
Parti içinde yaşanan faşizan ve antidemokratik her uygulama, bu partiye zarar verir.


 


Doğrudur, yanlıştır bilemeyiz.


 


Herkesin kendince CHP’ye ve izlediği politikalara karşı mutlaka olumlu ya da olumsuz bir bakış açısı vardır.


 


Ancak…


 


CHP tanımı yapılırken, yukarıda saydığımız kriterlerin tamamı, CHP’nin kuruluş ve varoluş kriterleri olarak tanımlanır.
Dolayısıyla, CHP’nin bu kuruluş ve varoluş kriterleri çerçevesinde davranması, bunlara ters düşecek davranışlar içinde olmaması önemlidir.


 


O nedenle…


 


CHP’nin, Eskişehir’de yapacağı il kongresinin bu kriterler çerçevesinde tamamlaması gerekiyor diye düşünüyoruz.


 


Şimdi kalkıp “Aksine gerçekleşebilecek bir durum mu sezdin de bunu söylüyorsun?” diye düşlenebilirsiniz.


 


Hemen söyleyelim:


 


Evet… Böyle bir gidişat var CHP’de…


 


 


.....


 


Aynı konuda, aynı cenahtan gelen iki ayrı açıklama…


 


 


 


Deprem sonrasında, toplanan deprem vergilerinin akıbeti sorgulandı ister istemez…


 


Vergilerin nerede ve nasıl kullanıldığına ilişkin sorgulama yapanların hain ilan edilmesi bir yana, dün konu ile ilgili hükümet kanadından iki ayrı açıklama yapıldı.


 


Cumhurbaşkanı Erdoğan Deprem vergileri hangi amaç için toplanmışsa bugüne kadar o gaye için harcandı. Onun dışında bir yere harcama tavrı içinde olmadık, olmayız.” Dedi kısaca…


 


Açık ve net bunu söyledi.


 


Aynı saatlerde AK Partili Naci Bostancı TBMM de şunu söyledi: "Bütçede paralar toplanır ihtiyaca göre de harcanır. Deprem vergileri toplanacak ve depreme gönderilecek diye bir şey yok”


 


Aynı konuda, aynı cenahtan gelen iki ayrı açıklama…


 


Birbirini pek tutmuyor gibi sanki…


 


Zannedersem, vergilerin ne olduğunun sorgulanmasına biraz da bu tür çelişkili açıklamalar neden oluyor gibi…


 


:::::::::::::::::::::::::::::::::::::


 


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM


 


İzmir’den trene binen yaşlı teyze, kondüktöre Ege şivesiyle "Menemene gelence beni haber et yavrıım, unutma" der. 
Gecenin ilerleyen saatlerinde kondüktör Menemen’i geçer geçmez yaşlı teyzenin Menemen’de ineceği aklına gelir, hemen makiniste gidip haber verir.


 


Makinist de: ’’gecenin bu saatinde teyzeyi buralarda indiremeyeceğimize göre geri geri gideceğiz, soran olursa ’tren makas değiştiriyor’ deriz der. 
Bir yarım saat geri geri giderek Menemen’e gelinir ve kondüktör gidip teyzeye haber verir:


 


 "Hadi teyze Menemen’e geldik" diye.


 


Teyzem: "Sağol yavrıııııııııım" der ve çantasını açıp ilacını içer…


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi