4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KÖY ENSTİTÜLERİ

                                         


17 Nisan 1940 tarihinde, 3803 Sayılı Köy Enstitüleri yasası ile kurulan, Köy Enstitütülerinin sayısı 10’du. 1944 yılında, bu sayı 20’ye ulaştı. 1948 yılında, Van’da açılan Ernis Köy Enstitüsü ile sayı 21 oldu. Köy Enstitülerine, öğretmen yetiştirmek için de 1942 yılında da Hasanoğlan Yüksek Köy Enstitüsü açıldı.


                Köy Enstitüleri, dünyaya örnek bir projeydi. Ne yazık ki ülkemizde halen, önemi yeterince anlaşılamadı. Oysa  Anadolu kültürünün, tüm zenginliklerini, eğitim dizgesine katan, öğrencinin, insana dair, tüm güzelliklerle donatılması ve toplumsal sorumluluğa, sahip olmasını amaçlayan ve her yönüyle çevresinin ve bölgesinin, eğitim, kültür merkezi olan kurumlardı


              Başka ülklere muhtaç olmadan,  kendi kendine üretken,  bilgi ve beceriyle donatan, bir eğitim kurumunun adı olan Köy Enstitüleri öğrencileri, pedagoji eğitimi alırken, aynı zamanda demirci, yapıcı, ya da marangozluk gibi eğitimi de alıyordu. 


              Köy Enstitüleri, programı, çok yönlü eğitimi benimsemişti. Genel kültür ve beceriler yanında, edebiyat, resim, müzik ve spor gibi etkinlikler, her öğrencinin, doğal hakkı sayılıyordu. Her sabah, güne, jimnastik, ya da halk oyunları ile başlanırdı.


             Eğitim yaşamının tümüne, sanat, hareket ve yaratıcılık egemendi. Her öğrencinin, bir müzik aleti (genellikle mandolin) çalması, zorunlu idi. Halk kültürünün, tüm malzemesi, taşınıp işleniyordu.
             Köy Enstitülerde, her hafta bir eğlenti düzenlenir, bu etkinliğe yönetici ve öğretmenler de katılırdı. Bu eğlenti programları, piyes, müzik, gösteri, halk oyunu, orta oyunu vb. etkinliklerden oluşurdu. Bu etkinlikleri, çevredeki köylüler ve öğrenci velilerinden, konuk olanlar da izlerlerdi.
                 Köy Enstitülerinde, uygulanan eğitim ve öğretim yöntemi, “öğrenciyi merkeze” koymuş ve onun etkin kılınmasını, temel almıştı. Ekip çalışmaları ve bireysel etkinlikler, öğrenci kişiliğinin geliştirilmesi açısından, vazgeçilmez koşuldu.


           İsmail Hakkı Tonguç’un,  planlarına göre, 10 yıl içinde, Türkiye’nin, tüm köyleri öğretmene kavuşacaktı. Fakat planlar, yarım kaldı. Çünkü 1946’da Bakan Hasan Âli Yücel ve Tonguç görevden alınmıştı.


              Ülkemizin, içinde bulunduğu, zor koşullarda, tüm imkânsızlıklara rağmen, Köy Enstitüleri, Türkiye’ye, özgü bir eğitim projesi olarak uygulamaya alınmıştır. Nitekim Hasan Ali Yücel’ in, ‘Bu bizimdir, kimseden almadık; bizden alsınlar.’ diyerek, milli ve özgün bir proje olduğuna işaret ettiği, "KÖY ENESTİTÜLERİ", pek çok yabancı bilim adamının da dikkatini çekmiş, akademik çalışmalara konu olmuştur.


              Köy Enstitüleri hareketi, dünyaya örnek bir projeydi. Nitekim UNESCO tarafından, dünyaya, “Türk eğitimi”bir model örnek olarak gösterilmiştir.


                 Ayrıca Köy Enstitülerinden yetişen, yazar ve şairler, Türk edebiyatında, büyük bir kültür devrimini gerçekleştirmiştir. Edebiyatı halklaştıran, bir eğitim dizgesinin adıydı. Köy Enstitüleri;  daha çok deneme, inceleme türünde, eser veren, Köy Enstitülü yazarlar ve romancılar olmuştur.


             Eğitim-Yazar, Sayın İbrahim İPEK’ e göre de köy enstitüleri, bir insanlaşma, toplumsallaşma projesidir. Anadolu insanın, özgürlüğe-aydınlanmaya yürüyüşünün adıdır. Anadolu topraklarında, ulusaldan evrensele, yürüyüşün, özgüvenin, aşılamayan özgün bir eğitim sisteminin adıydı. 


             Bugün, eğitimde yaşananlara, tanık oldukça, Köy Enstitülerinin, değeri daha iyi anlaşılıyor.  Çünkü Cumhuriyet Türkiye’ sinin, ülke gerçeğine, kendi öz kaynaklarına dayalı olarak kurduğu, bir eğitim sisteminin adıdır Köy Enstitüleri.


           Ülkemizde, köy Enstitülerinin değeri bilinmedi ama Bugün, COVİD-19 ve açlık korkusuyla, Köy Enstitüleri de dünyanın, yeni umudu oldu. ABD, Hindistan, Venezuela, Kore, gibi, 100’ün üzerinde ülke "Atatürk Modeli" diye tüketimden, üretim toplumuna geçiş için, enstitüleri örnek alan uygulamalara başladılar.


            Köye Enstitülerinin, hayata geçmesinde, Eskişehir’ inde, önemli bir payı vardır.1940-1948 yılları arasında kurulmuş olan, 21 köy enstitüsünün,  ilk ikisinden biri olan, Eskişehir Çifteler Köy Enstitüsüdür.


             Çifteler Köy Enstitünün temelleri, 1936 yılında, Mahmudiye Köy İlkokulu’nda açılan “Eğitmen Kursu” ile atılmıştır. Bu eğitmen kursu, İsmail Hakkı Tonguç denetiminde, “etkin ve yaparak öğrenme” eğitim modelinin, ilk denendiği kurs olması dolayısıyla, yalnızca Çifteler Köy Enstitüsü’nün değil, tüm Köy Enstitülerinin temelini de oluşturmuştur.


                  Köy Enstitüsünden mezun olan, öğretmenlerimiz. vatanın en ücra köşelerinde, meslek onuru ve bilinci ile hizmet yaptılar.  Millet Mektepleri’nden, çığ gibi akıp gelen, Cumhuriyet döneminin ‘eli öpülecek’ idealist öğretmenleriydi.  Kar, tipi, çamur demeden okulunu, köylü vatandaşı ile birlikte yapan, okulunu tamir eden, yol yapan, köylümüzü, bilgisi ile ışıklandıran, onlardı.


              Köy Enstitüleri, yaşamdan ve üretimden kopuk eğitim sistemini, kökünden değiştirmeyi hedefleyen, yurttaşı yaşamla tanıştıran ve eğitim-üretim ilişkisini kuran; cehaletle savaşan, Anadolu insanını uyandırma, ayağa kaldırma, uygar bir Türkiye yaratma projesinin, adı olması dolayısıyla, gönüllerden hiçbir zaman silinmemiştir..


                Köy Enstitüleri, 81. kuruluşunu kutluyor, kuran, yaşatan insanlarımızı, saygı, minnet ve şükranla anıyoruz.


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi