4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

KUTUPLAŞMA KAYGI VERİCİ

Türkiye' de, farklı düşünen, farklı değerlere ve farklı yaşam tarzlarına sahip olan etnik ve dinsel kümelerin olması doğaldır. Ancak ülkemizde, etnik ve dinsel fikir ayrılıklarının birbirine tamamen zıt düşmesi, karşılıklı tahammülsüzlük ve beraber yaşama isteğinin ortadan kalkması, tehlikeli bir yöne doğru gidiyor.
Dokunulmazlıklarla ilgili, anayasa değişiklik teklifinin görüşüldüğü TBMM Anayasa Komisyonu'nda, AK Parti ile HDP 'li milletvekilleri arasında yumruklu kavga bu tehlikenin ayak sesleridir.
Ülkemizde, son yıllarda, siyasette ve kamuoyunda, çok yoğun bir biçimde kutuplaşma yaşanıyor. Taraflar, ülkede olan bitenleri, konuşmaya başladığında, bir diğerinin, nasıl bir tutum ve pozisyon alacağını, biliyor, en azından öngörebiliyor.
Bugünkü, ülke bazındaki kutuplaşmayı, tehlikeli, hatta geçmişteki olaylardan daha da vahim gören, aklıselim insanlarımız da var. Nitekim KONDA Genel Müdürü ve T24 yazarı Bekir Ağırdır, şu anki kutuplaşmanın, 1970'lerden daha vahim olduğunu vurgulayarak, "Kanserin kemiğe dayanması gibi, siyasi kutuplaşma, sonuç olarak, deri kanseri gibi. Yüzeyde olan bir şey" dedi.
Yapılan araştırmalar gösteriyor ki, halk, siyasetçilerin, konuşulan meseleye bakışta, karşıdakinin tarafsızlığını ve serinkanlılığını yitirdiği görüşündedir. Taraflar, yaşanan bu gerilimin, bir kutuplaşma olduğunu inkâr etmiyor. Yalnızca tartışılan veya hararetle savunulan konularda, her kesim, aklıselim ve tarafsızlıkla meselelere baktığını ve yorum yaptığını savunurken, karşı tarafı, kutuplaşmanın aktörü olarak tanımlıyor.
Ülkemizde, iktidarla, muhalefet arasındaki gerginlik de kaygı verici boyutlara ulaştı. İktidar ve muhalefet liderleri, söylemlerinin, ne getirip götüreceğini hesap etmeden konuşuyorlar. En büyük yanlışlıkları da konuşmalarının, fikir ve düşüncelerinin, hatta tavır ve davranışlarının, insanımız, açısından bir" EĞİTİM" olduğunun farkında bile değiller.
CHP Genel Başkanı Sayın KILIÇDAROĞLU ile Cumhurbaşkanı, Sayın Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Sayın DAVUTOĞLU, MHP Lideri Sayın BAHÇELİ ve Sayın Meral AKŞENER arasındaki sert tartışmalar da, kamuoyunda kaygı ile izleniyor.
Oysa siyaset ciddi bir iştir. Türkiye' nin de çözüm bekleyen çok ciddi ve hayati sorunları var. Partiler ise sorunları çözmek yerine, yeni sorunlar üretiyorlar. Kısır çekişmelerle de toplumda, gerginliğe ve kutuplaşmaya da neden oluyorlar.
Şu bir gerçek ki ülkemizde, partiler, demokrasi gereği olarak, siyasi literatürde yer alırlar. Ancak demokrasinin, bir kurallar rejimi olduğunun unuturlar. Parti içi demokrasiyi göz ardı ederek, lider hâkimiyetini ön planda tutarlar. Ülkemizde, oluşan gerginlikleri azaltmak veya ortadan kaldırmaları gerekirken, daha da körüklerler veya yeni gerginliklerin çıkmasına da vesile olurlar.
Elbette yaşamda,istesek de istemesek de işimiz ve mesleğimiz, ne olursa olsun, yaşamımız süresince eleştiriden, tartışmadan uzak kalamayız. Hiç değilse günlük yaşantılarımızın, gereği ya eleştiririz, ya da eleştiriliriz. Ayrıca eleştirmek, tartışmak için, "iyi düşünme" nin, "İyi konuşma" nın, gerekli olduğu kuşku götürmez bir gerçektir. Ancak ülkemizde bu normları dikkate alan siyasetçi çok az.
Öte yandan, gerektiğinde kimi tartışmalara katılmak isteği, ya da zorunluluğu duyarız. Beğendiklerimiz veya benimsemediklerimiz de olur. Partiler arasında da aynı tablo yaşanabilir. Bu gelişmeler doğaldır. Ancak partilerin gerginlikleri körükleyen veya yeni gerginlikleri başlatan, onur kırıcı ve insanların, motivasyonunu bozan, eleştirilerde bulunmanın, ne mazereti, ne de kabul edilir bir tarafı vardır.
Ayrıca eleştirinin ve tartışmanın, geçmediği yer ve durum yoktur. Eleştiri ve tartışma yaşamın parçaları, daha doğrusu bütünü içindedir. Ondan da kimse uzak ve ilgisiz kalamaz. Öyleyse, HOŞGÖRÜ, BAŞKALARINA SAYGI, ANLAYIŞ... Uygarlığın temeli, yaşam biçimi budur. Demokrasi de bu temeller üzerine inşa edilir. Ama bazı politikacıların, icraatları, bu tablonun tam tersidir.
Öte yandan, demokrasi ile yönetilen ülkelerde, hiçbir iktidar, kendi meşruiyetiyle ilgili tartışmaları, anayasa ve hukuku değiştirerek ortadan kaldıramadığı gibi, gündeme bile getiremez. Siyasi iktidarlar, kendi hukukunu yapıp, buna göre ülkenin yönetimine de talip olmaz. Bu durum, demokratik kurallara ve çağdaş hukuk normlarına da aykırıdır.
Ülkemizde, kurulan siyasi partiler, Anayasa ve kanunlara uygun olarak kurulurlar. Milli iradenin oluşmasını sağlayarak, demokratik bir devlet ve toplum düzeni içinde, ülkenin çağdaş medeniyet seviyesine ulaşması amacını güden ve ülke çapında faaliyet göstermek üzere teşkilatlanan, tüzelkişiliğe de sahiptirler. Ancak varlıklarını, borçlu oldukları toplumu ve yasaları icraatlarında göz ardı ederler. Mevcut mevzuat ve siyaset bilimine rağmen de alışkanlıklarından vazgeçemiyor.Oysa siyaset sorun yaratma değil, sorun çözme sanatıdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi