Tatil rehavetinden çıkıp derslere odaklanmak ve evden ayrılmak pek çok çocukta adaptasyon sorunlarına vesile olabiliyor.

 Özellikle mini mini birler için süreç biraz daha zorlu geçeceğe benziyor. Şu an kaygılarının çok yüksek olduğunu tahmin etmek ise hiç zor değil. Oysa doğru ve kaliteli bir iletişimin üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur. 

Çocukların yaşadıkları belirsizlikler kaygılara neden olur. Belirsizliğin olmadığı yerde kaygı kendisine yer bulamaz ve gider. Kaygının ve belirsizliğin ortadan kalkması ise bizim kuracağımız iletişime bağlıdır. Çünkü kaygılarından arınmış çocuklar daha özgüvenli ve problem çözme disiplini gelişmiş çocuklardır.
            
             İlk günlerde çocuklar ailelerinden ayrılma konusunda sıkıntı yaşayabilirler. Hele ki; ilk kez okul deneyimi yaşayan bir çocuksa bu süreç biraz daha sıkıntılı geçebilir. Ancak bu durumun gayet normal olduğunu kabullenerek başlayabiliriz. Çocuğunuz bu ayrılık noktasında ağlıyorsa ya da sizden ayrılmak konusunda tepki gösteriyorsa sizin ilk yapmanız gereken durum tepki göstermeden, anladığınızı ifade etmek. Onu anladığınızı, sizden ayrılırken kaygılandığını gördüğünüzü ve yanında olduğunuzu söyleyebilirsiniz.. Hatta, ilk gün teneffüslerde onu dışarıda bekleyebilirsiniz. Onu terk etmediğinizi görmesi, çocuğunuzun içini rahatlatacaktır. Diğer günlerde aşamalı olarak bekleme süresini kısaltıp, okula alışma sürecini kolaylaştırabilirsiniz. Ancak bu durum 3,4 haftadan fazla sürerse mutlaka bir uzmandan yardım alın.
Önceki dönemle bu döneme kıyaslamayın! Geçen dönemlerde notları çok iyi olmayan bir çocuğa bunları hatırlayacak cümleler kurmaktan kaçının.Çünkü bu gibi cümleler motive etmek dışında daha da olumsuz etkiler sunabilir. Bunun yerine; “bu dönem daha iyisini yapabilirsin. Performansını arttırmak adına neler yapabileceğini düşünmelisin. Bizden bu konu da ne istersin?” Gibi yapıcı cümleler işinizi kolaylaştıracaktır.

Öğretmenlerin vereceği geri bildirimleri önemseyin. Var olan bir öğrenme güçlüğünü veya dikkat eksikliğini öğretmenler daha iyi tespit edebilmekte ve bu gibi durumlar söz konusuysa vakit kaybetmeden neler yapabileceğinizi düşünmelisiniz ve bu konuda mutlaka bir uzmandan destek alın. Unutmayalım ki, bu konuda ne kadar erken adım atılırsa, hem çocuk hem de ebeveynler için hasar çok daha az oluyor.

Tüm bunlara ek sizin çocuğunuzla vakit geçirmeniz ise en önemli etken. Çocuğunuzla o günü konuşmak, neler yaptığını sormak hem aranızdaki bağı güçlendirecek hem de çocuğunuzun bir problemi varsa bunu geç olmadan farketmenizi sağlayacak. Okul sadece ders yapılan bir yer değil, aynı zamanda sosyalleşme becerilerinin öğrenildiği en kıymetli yerdir. Çocuğun gün içinde başından geçen iyi-kötü pek çok olay vardır ve bunları bizimle paylaşabilmesi için onları dinlememiz ve önemsediğimizi belli etmemiz gerekir. Mutsuz olan bir çocuğun akademik hayatında da başarılı performanslar sergilemesi biraz zordur.

Unutmayalım ki, Doğru ve kaliteli bir iletişimin üstesinden gelemeyeceği hiçbir şey yoktur.