Deli doktoru

Psikoloji alanı ile ilgili yanlış bilinen bir yargıyı düzeltmeye geldim sevgili okurlarım.

Önce bu kararı vermemde etkili olan Ege kasabasında bir köy kahvaltıcısı olan Murat abiye selam olsun

Kasabaları bilirsiniz, insanlar birbirini tanır ve iletişimleri kuvvetlidir. Gelen misafir ile de konuşmak ve iletişim kurmak isterler.

Murat abi de bu şekilde bizim yanımıza geldi ve sohbet etmeye başladık. Ekonomi, deprem derken konu mesleklere geldi ve mesleklerimizi konuşurken benim mesleğim üzerine devam eden konuşma beni çok etkiledi ve sizinle de bu hafta bu konuyu paylaşmak istedim.

Murat abinin düşüncelerinden psikologlar;

‘Deli doktoru derler bizim buralarda hocam ama öyle değilsiniz bilirim. Sizler gidilmesi gereken ve her durumda insanların ruhlarını iyileştiren kişilersiniz. Bende içim sıkıldığı, kötü olduğumda psikoloğa gittim. Öncelikle ailem ve arkadaşlarım “sen deli misi, ne işin var?” diye tepki gösterdi ama ben bunun delilik olmadığını ve delilikle alakasının da olmadığını biliyordum ancak onlara anlatmakla zaman kaybetmek istemedim ve devam ettim sonrasında benim öfkem azaldı, iç sıkıntılarım geçti ve kendimi iyi hisseder oldum. Biliyo musun hocam psikoloğa gitmeden önce ben tek başıma bile kalamazdım. Sonra tek kalabilir oldum. Sıkıntılarım daha geçmemişti ama psikolog bana demişti zaten hemen geçmez diye bende zamana bıraktım ama geçti biliyo musun. Sonrasında bana laf eden herkes şaşırdı. Yavaş yavaş ön yargıları kırıldı çünkü anladılar

deliler gitmez hayatın yordukları gider. İnsan insanın zehrini alır derler ya hocam bende anlattıktan sonra zehrim kalmadı benim. Hani derler ya insanın içi soğurmuş diye benim de öyle oldu hocam. İçim soğudu, korkularım ortadan kalktı. Hayatımda gördüğüm ve yaptığım en hayırlı şey oldu psikoloğa gitmek. Sizler iyiki varsınız hocam.’

Sende de iyiki varsın Murat abi. Böyle insanlarla tanıştıkça, onların gözünden mesleğimi gördükçe daha da sıkı sarılıyorum bu mesleğe. İnsanların hayatına dokunmak, onların hayatında izler bırakmak ve farkında olmadan bile bir kişinin hayatını güzelleştiriyor olmak ne büyük şans.

Söylediklerine gelince bende ne çok kullanırım ‘insan insanın zehrini alır’ sözünü. Eskilerin söylediği bu söz günümüzde de unutulan değerlerimizi hatırlamamızda faydalı oluyor. Günümüz insanının unuttuğu iletişim aslına baktığımızda kişinin güven alanlarının azalmasından da kaynaklanmakta. Özellikle teknolojinin bu denli hayatımızda olması kişiyi hem yalnızlaştırmakta hem de psikolojik olarak problemleri beraberinde getirmekte. Kişinin yalnız olması, konuşmaması, komşuluk ilişkilerinin bile körelmiş olması aslında kişinin güven alanını daraltmakta. Bu da beraberinde ruhsal anlamda sorunların varolmasına neden olmakta.

Genel olarak toparlamak gerekirse;