4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM)

TÜRK MODELİ

     Dünya, Atatürk’ ün, icraatlarını dikkate alırken, ülkemizdeki siyasiler başka toplumları, örnek almak için arayış içinde oluyor. Nitekim  İçişleri Bakanlarından Sayın Beşir Atalay, “Biz İspanya veya İngiltere veya modellerini birebir uygulamayacağız, onlardan yararlanarak, dünyaya, örnek olacak bir “TÜRK MODELİ” geliştireceğiz.” Diyerek, yeni bir tartışma başlatmıştı..
                Oysa dünyada, pek çok ülkeye model olmuş, olmaya da devam eden “TÜRK MODELİ” ortadadır.. Atatürk’ün, kurduğu bu model, ırkçılığa, ayrımcılığa dayanmayan, demokratik, laik, sosyali hukuk ve ulus devlet modelidir. Bu modelde, dil, din, ırk ve cinsiyet farklı değildir.
                Ayrıca ATATÜRK, Türk tarihini ve dünyada,  pek çok milletlerin tarihinin akışını değiştirmiştir. Türk toplumuna, çağ atlatan, büyük lider. Asya ve Afrika’ da birçok ülke, onun mücadelesini örnek alarak, bağımsızlıklarını ilân etmişlerdir
                  Bugün de Atatürk’ ün, fikir ve düşünceleri yanında, icraatı da dünya ülkelerine örnek oluyor.
              Nitekim ABD ve AB ülkeleri, dünyada meydana gelen son ekonomik krizi, Atatürk’ ün yöntemi ile çözdü. Yani Atatürk’ ün, "mutedil devletçilik" politika ve stratejileri, tıpkı 1929’ da olduğu gibi, bugün de dünyada, meydana gelen  ekonomik krizlere de çözüm oluyor.
                Yine COVİD-19 ve açlık korkusuyla, Köy Enstitüleri de dünyanın, yeni umudu oldu. ABD, Hindistan, Venezuela, Kore, gibi 100’ün üzerinde ülke "Atatürk Modeli" diye tüketimden, üretim toplumuna geçiş için, enstitüleri örnek alan uygulamalara başladılar
                 Atatürk’ün ulus projesinde, “ Türk, Gürcü,  Boşnak Kürt, Laz, Çerkez, Arnavut, Arap gibi farklı etnik kökenleri öne çıkaran bir model değildir. Aksine, bütün etnik kökenleri ve kültürleri, “Türk ulusu” üst kimliği altında birleştirir. Nitekim Büyük Önder Atatürk “ Diyarbakır’ lı, Van’ lı, Trabzon’ lu, İstanbul’ lu, Trakya’ lı ve Makedonya ’lı hep bu ırkın evlatları, hep aynı cevherin damarıdır” demiştir.
                    Bugün gelinen noktada, pek çok sebep var. En önemli sebep, Türk toplumu olarak, Atatürk’ü, yeteri kadar, ne anladık ne de anlatabildik. İnsanımıza da,  resim ve heykel olarak tanıttık. Onun fikir ve düşüncelerini, hayata geçiremedik.                 
                  Diğer yandan Atatürk, ekonomik, siyasal, sosyal ve kültürel alanlarda, etkili, köklü devrimler yaptı. Bilimsel ve akılcı düşünceyi, devlete ve topluma egemen kıldı. İnsanlık ve yaşamayla ilgili her şeyin en doğru yolunun ilim ile bulunabileceğine olan inancında oldu.
           Nitekim ATATÜRK, ” Dünyada her şey için hayat için, muvaffakiyet için, en hakiki mürşit ilimdir. Fendir. İlim ve fennin haricinde mürşit aramak gaflettir, cehalettir, delalettir” demiştir.
                  ATATÜRK,  “Egemenlik kayıtsız ve şartsız milletindir.”  demesine rağmen, ortama “POLİTİK” ve “ELİT” güçler hakim oldu. Türk Millet yıllarca, aynı isimlere, layık ve mahkûm oldu. Siyasi iktidarlar, siyasi çıkar için, feodal yapıya göz yumdu. Ağalar, halk adına karar verdi. Milletvekillerini genellikle de parti liderleri belirledi.
                  Oysa Kemalizm de, parlamento üyelerini halk, doğrudan doğruya ve hiçbir aracı olmadan kendisi seçecektir.  Üyelerin seçiminde aracılığı, ne devletin yürütme kurumu olan hükümet,  ne de partiler yapabilir. Çünkü halk, değer verdiği ve kendisinden de hizmet beklediği kişileri, bizzat kendisi seçecektir.
                    Bugün öyle mi?
                    Şu bir gerçek ki, yıllarca Atatürk, hep gündemde oldu. Her başı sıkışanda, ona inanmadığı halde, kalkan yaptı. Gerçek anlamda O’nu anlayan,  çok az insan oldu. Çünkü Atatürk’ün, fikir ve düşüncelerini yorumlarken, nesnel, gerçekçi ve bilimsel olmak gerekirdi.
                     ATATÜRK, milliyetçi biir insandı. Ancak, O’nun milliyetçi düşüncesinde, ırkçı,  ümmetçi,  kafatasçı, gibi kavramlara yer yoktu. Bilakis, O’nun düşüncelerinde, Türk halkını birleştirici, bütünleştirici, bilimsel, akılcı ve gerçekçi kavramlara yer vardı.
                     Yine Atatürk’ e göre, bir toplumun barış içinde yaşayabilmesi için, o toplumda hiçbir ferde ve zümreye üstünlük vermemek gerekir. Bir toplumun içinde üstün ve düşkün kişi ve zümrelerin bulunması, o toplumun, sosyal ve ekonomik yapılarının sınıfların varlığına dayandığını gösterir.
                ATATÜRK, dinin, siyasete ve çıkarlara,  alet edilmesine de şiddetle karşı çıkmış, Türk toplumunu yanlış yola sevk edenlerin, din perdesine bürünerek,  saf ve temiz halkımızı,  hep din kuralları sözleriyle aldata gelmişlerdir demiştir...
                   Kim ne düşünürse düşünsün,  20. Yüzyılın dahi lider Mustafa Kemal Atatürk’ün, değeri zamanla azalmıyor; bilakis, kendi çağını aşan, siyasî vizyonu, günümüz politikasına, ışık tutmaya devam ediyor
                 Türk ulusu, bugünkü bağımsızlığını ve sahip olduğu, ekonomik, kültürel, sosyal gelişmişliğini, çağdaşlaşmayı,  O’ na borçludur
                 Ayrıca Türk toplumu,   ATATÜRK’ ün, ilklerine,  her alandaki fikir ve düşüncelerine,  dün olduğu gibi, bugün ve gelecekte, daha da muhtaçtır..
                

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
4-Mustafa KANTARCI (GÖZLEM) Arşivi