1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Vay bürokratın haline!

Son günlerde AK Partililerin paylaşımlarına bakıyorum da, hemen hepsinde bürokrat düşmanlığı başlamış.
Parti sayesinde makam sahibi olan bürokratlar iş yapmayarak ya da yanlış işler yaparak iktidarı sabote ediyorlarmış.
“Nasıl olsa makamı kaptık” deyip, etliye sütlüye karışmıyor, iktidarı savunma pozisyonu almıyorlarmış.
O yüzden bu bürokratların hepsi görevlerinden alınmalı, reise gönül bağı olan insanlar acilen makamlara getirilmeliymiş.
Aksi halde, AK parti sayesinde makam sahibi olanlar AK Partinin sonunu getirecekmiş falan filan...
***
Hemen her paylaşımın altında sıkça görmeye başladık bu gibi paylaşımları.
Bir hayli takmışlar anlayacağınız bürokratlara...
Olan, biten, yaşanan, ne kadar sorun ve sıkıntı varsa sorumlusunun bürokratlar olduğuna inandırmışlar kendilerini.
İktidar sayesinde göreve gelip, iktidarın bürokratı olmadıkları gerekçesiyle de verip veriştiriyorlar...
Gelin görün ki;
Aynı bürokratlar için diğer cenahtan da, “İl ve İlçe teşkilatlarının emrine girmişler”, İl ve ilçe başkanlarının  bir dediğini iki etmiyorlar”, “Milletvekillerinin adeta emir eri olmuşlar”, “Devletin değil de AK Parti'nin bürokratı olmuşlar” suçlaması geliyor.
Anlayacağınız, iki taraf da vuruyor bürokratlara...
Bu iktidar döneminde makama gelmiş, geldiği günden itibaren de parti teşkilatının her istediğini “eyvallah” diyerek yerine getirmiş ve getirmekte olanlar için fark etmiyor.
Onlar zaten devletin değil de partinin bürokratı olmaktan çok da gocunmuyor.
Fakat...
Bu iktidar döneminde makama gelmiş ama parti teşkilatlarının isteklerini yerine getirmekten ziyade yasa, yönetmelik ve çalışma esaslarına uyarak devlete hizmet etmek isteyen bürokratın hiç şansı yok...
çünkü...
Bir taraf “Partinin bürokratı” diye, diğer taraf ise “partinin bürokratı olamadı.” diye vurdukça vuruyor...


....


Büyük oyunun farkında olan, asıl tabloyu gören müthiş vatandaş!


Adam, renginin atmış olmasından da günlerdir kullandığı apaçık belli olan maskesini indirmiş boynuna.
Kahvehanenin önüne atmış sandalyeyi.
Ayak ayak üzerine atmış, bir de sigara yakmış.
Dünyadaki tüm istihbarat faaliyetlerine son derece hakim, ülke üzerinde oynanan tüm oyunların farkına çoktan varmış bir şekilde anlatıyor yanındakilere...
“Yok arkadaş!” diyor.
“Corona aşısı gelirse ben katiyen vurdurmam! Aileme de kesinlikle yaptırmam!”
Nedenini soruyor etrafındakiler.
“Elin gavurunun bulduğu aşıyı neden yaptırayım ki? Aşı yerli ve milli olsa neyse!” diyor önce.
Ardından, bu olup bitenlerin büyük bir oyun olduğunu söylüyor ciddi cidi.
Dış güçlerin yeni yönteminin aşı olduğunu belirtiyor aynı bilgiç tavırlarıyla.
“Bizi haritadan silmek istiyorlar. Aşı ile bunu yapacaklar. Hasta olmayalım diye vuracakları aşı sayesinde canımızdan olacağı. Katiyen vurdurmam” diyor.
Biri oradan atılıyor;
“İyi de senin dediğin gibi olsa adamlar kendi halkına da vuruyor. Onları da mı öldürmek istiyor bu dış güçler?”
Bizimki cevaplıyor;
- “Büyük ihtimal aşı adı altında hepimize çip takacaklar. Kendi ülkelerinden bizi yönetecekler. Ne diyorlarsa çip sayesinde bizi inandıracaklar. Bu yüzden aşı yaptırmam. Ben salak mıyım vücuduma çip taktıracak ve onların istediği gibi insan olacağım. Katiyen olmaz.”
Kenardan dinliyoruz...
Etrafındaki birinin de çıkıp “Ulen adamların senin gibilerine çip takmasına ne gerek var ki? Sen zaten cep telefonuna gelen bir mesaj ile, sosyal medya hesabı üzerinden gönderilen bir paylaşım ile, Hayran olduğun siyasetçinin televizyonda söylediği bir söz ile hiçbir sorgumla gereği duymadan inanıyor, onların istediği gibi biri zaten oluyorsun. Adamlar senin gibiler için niye çip harcasınlar ki?” demesini bekliyoruz ama hiçbiri söylemiyor.
Büyük resmi gören! Batının tüm planlarını ifşa eden! Ve Oynanmak istenen oyunu tek başına bozan! Bizimkisi, içtiği ve sonuna gelen sigarayı atıp, üzerine bastıktan sonra “Şurada son bi 20 liram kalmış. Gideyim şununla bir at yarışı kuponu yapayım. Hadi bana eyvallah. Akıllı olun ha! Gözlerini iyi açın. Oynanan oyunu görün. Yoksa ömür boyu bu dış güçler tarafından güdülürsünüz.” diyerek ayrılıyor ortamdan.
Bu arada maske hala boyunda...


.....


Bir kişi yüzünden onlarca kişi gece gündüz çalışıyor iyi mi?


 


Yaşlı kadın rahatsızlanıyor.
Nefes almakta zorlanıyor, halsizlik, baş ağrısı ve bir dizi şikayet.
Bir yakını götürüyor hastane acil servisine.
Hemen test yapıyorlar.
Test sonucu pozitif çıkıyor.
Alıyorlar adresini.
Kiminle kaldığını, kimlerle teması olduğunu isim isim çıkartıyorlar.
Sonra bir ekip anında gidiyor eve.
Evde bulunan herkese test yapıyorlar.
Test sonucu çıkıncaya kadar önleyici 5 hap veriyorlar ve “bunu için diyorlar”
Ardından aile hekimi arıyor.
Demek ki ona da anında gitmiş bilgi.
Evde bulunanların ne yapması gerektiğini anlatıyor.
Gecenin bir yarısı eve iki polis görevli geliyor.
Gelmelerinin nedeni, karantina altında olması gereken ev halkının gerçekten evde olup olmadığını tesğit etmek. Evde değillerse ve karantinayı ihlal ettilerse, gereğini yapmak.
Testler pozitif çıkarsa, sağlık ekibi yeniden geliyor eve.
Muayene ve sonrasında kullanması gereken ilaçlar ile yapması gerekenleri anlatıyorlar uzun uzun.
Durumun kötüye gitmesi halinde ne yapılması gerektiğini de anlatıyorlar.
Testler negatif çıkması halinde de, yine arayıp, karantinanın kalktığını bildiriyorlar.
Sonuç olarak...
Bir kişinin testinin pozitif çıkmasıyla birlikte, filyasyon ekibinden tutun da aile hekimine, testleri takip edip sonucu bildirenlerden tutun da emniyet görevlilerine kadar bir dolu insan gece gündüz, üstelik büyük bir risk altında görev yapıyor.
Ve...
Tüm bu insanlar, bir kişi maske takmaması nedeniyle virüse yakalandığı ya da başkalarına virüsü bulaştırdığı için oluyor...


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


    Bir adam uçağıyla Afrika’nın üzerinde gezerken birden uçağı arızalanır ve ormanlık bir alana düşer.
Adam ne yapayım diye düşünürken bir Afrika kabilesinin ona doğru yaklaştığını görür.
Adam içinden “Bo..u yedik” der. O anda nur yüzlü dedenin sesini duyar:
– Hayır evladım bo...u yemedin.
– Peki şimdi ne yapmam gerek?
– Şuradaki mızrağı görüyor musun?
– Evet…
– Al onu öndeki renkli giysili adamın tam kalbine batır.
Adam mızrağı alır ve adamın tam kalbine batırır. Bunun üzerine nur yüzlü dede:
– Evet evladım, işte şimdi bo..u yedin.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi