1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Verilen destek nereye kadar devam eder?

15 Temmuz darbe girişimi ve sonrasındaki süreç ile ilgili olarak çoğu kişi Cumhurbaşkanı Erdoğan ve AK parti iktidarına destek çıktı.

Destek çıkanlar arasında Erdoğan'ı sevmeyen, iktidar partisine hiç oy vermemiş insanlar da vardı.

Bu insanlar vermiş oldukları desteğin nedenini "demokrasi" ile açıkladılar.

Seçimle gelen insanın seçimle gitmesi gerektiğini savundular.

Erdoğan ve iktidar partisine bu yönde verilen destek hala devam ediyor.

Doğrusunu söylemek gerekirse, hem Erdoğan hem de iktidar partisi gerek söylemleri ve gerekse uygulamalarıyla, bu desteğin devam etmesini bir ölçüde sağlıyor.
Dün, sol görüşlü olmasına rağmen gerek Erdoğan ve gerekse iktidar partisine destek verdiğini söyleyenlerden bir ile konuştuk.

B desteğin sürekli olup olmayacağını sorduk kendisine...

-"Onlara bağlı" dedi önce...
Ardından da ilginç bir örnek verdi...
-"Hani sigara ve içki içtiği için ölümle burun buruna gelen. İyileşmek için ameliyat masasına yatmak zorunda kalan insanlar vardır ya. Bu insanlar bir daha içmeyeceklerine dair tövbe edip, gerçekten ilk zamanlar bunu içmemeyi sürdürür ya. İşte biz de böyle bir süreç yaşıyoruz. Tıpkı bu örnekte olduğu gibi bekleyip göreceğiz. Eğer yaşananlara rağmen her şey eskiye dönerse, bu destek ortadan kalkar. Ancak, eski orada unutulur ve verilen desteğe uyun söylemler ve uygulamalar devam ederse, destek de devam eder" dedi.

Yukarıda da söyledik.
Pek çok kişi, fikren Erdoğan ve iktidar partisine çok uzak olsa da, 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında desteklerini verdi ve vermeyi sürdürüyor.
Bu desteğin ne kadar süreceği ise yine Erdoğan ve iktidar partisinin geçmiş söylem,tutum ve uygulamalarına dönüp dönmemesine bağlı gibi...
.....
Yasağa uyan yok kardeşim!
Bir yandan 15 Temmuz gecesi yaşanılan darbe girişiminin insanlar üzerinde yarattığı korku, bir yandan da her gün gelen şehit haberlerinin yarattığı üzüntü sürerken, şu düğünlerde atılan havai fişeklere deli olmamak mümkün değil. Yap kardeşim düğününü, gecenin geç saatlerine kadar göbek at dur. Ama şu havai fişekleri atıp da hem insanların yaşadığı ruh hallerini bozup, hem de insanların korkudan yüreklerini ağızlarına getirme" diye bir yazı yazdık.
10 gün sonra valilik olarak bir karar alındı.
Havai fişek atılmasının yasaklandığını ve izne bağlandığının kararını vilayet olarak açıklandı.
İnanın, alınan bu karar herkesi sevindirdi.
Vilayetin bu hassas süreçte ve bu hassas konuda almış olduğu karar son derece isabetli bir karardı.
-"Nihayet şu havai fişek rezaleti sona eriyor" diye düşünüp sevindik ister istemez.
Fakat...
Bu sevincimiz bir hafta bile sürmedi.
Zira...
Hafta sonu Eskişehir merkezinde bulunan tüm düğünlerde çatır çatır ve dakikalarca devam etti.
Aldığınız karara rağmen, Eskişehir merkezinde havai fişek atmayan düğün adeta yoktu."
Vilayetin almış olduğu karar sonrasında bu yazıyı yazmış ve yasağa rağmen havai fişek atımının devam ettiğinden yakınmıştık.
Bu hafta sonu da neredeyse tüm düğünlerde atıldı havai fişekler.
Ve biz, böyle devam ederse haftaya da bu yazıyı bir kez daha yazacağız anlaşılan.
.....
Suçu olmayan bu
hain hareketin cezasını çekmemeli
Fetö terör örgütü, Ordu'da, Emniyette,Üniversitelerde, Yargıda, kısaca tüm kamu kurumlarında rahat hareket edebilmek ve Atatürkçüleri bu kurumlardan diskalfiye edebilmek için birbiri ardına kumpaslar kurdu.

Ergenekon, Balyoz gibi sayısız aslı astarı olmayan operasyonlar ve sahte delillerle görevlerine bağlı,vatanını seven Atatürkçü insanları hapse tıktı.
Bunu yaparken öylesine gözü dönmüş bir şekilde yapıldı ki bu kumpaslar,Ergenekon iddianamesinde itirafçı olanları Balyoz iddianamesinde mağdur, başka bir iddianamede tanık yaptı.
Böylece koca bir torbanın içine ne kadar günahsız ve suçsuz insan varsa tıktı.
İddialar, deliller ve ifadeler öylesine gayrı ciddiydi ki, yapılan operasyonlara,ileri sürülen suçlamalara ve yapılan yargılamalara kimse inanmadı.
İşin suyu çıktı anlayacağınız.
Toplumun büyük bir kesimi inanmadı bu olup bitenlere.
17-25 Aralık süreci ve en son olarak da 15 Temmuz darbe girişimi ile zaten bilinen foya tam anlamıyla ortaya çıkmış oldu.
O güne kadar yapılan tüm saçma sapan suçlamaların bir darbe girişiminin ön hazırlığı olduğu gün gibi anlaşıldı.

Şimdi:
15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bir süreç yaşanıyor.
Söz konusu süreç, geçmişte bu iftiraları yapan ve 15 Temmuz'da da darbe girişiminde bulunan terör örgütüne yönelik mücadeleyi kapsıyor.
Bu aşamada kamu kurumlarında bulunan terör örgütüne mensup oldukları belirlenen insanlar tek tek toplanıyor.
Tutuklamalar, göz altına almalar, açığa alınmalar ile memuriyetten çıkartılanlar var.
Bu aşamada yapılanlar kamuoyunda tıpkı bu örgütün geçmişte yaptığı gibi bir torbanın içine herkesin konulması şekliyle anlaşılıyor.
Kamuoyu'nun aslında bu aşamada tek bir endişesi var.
O da, suçu,günahı ve örgütle alakası olmayanların bu süreçte zarar görebileceği endişesi.
Yani, kurunun yanında yaş'ın yanmaması.
Aslına bakarsanız bu doğru bir endişe.
İlerde telafisi mümkün olmayacak sonuçlar yaratabilecek de bir endişe.
O yüzden...
Bu ayrımın son derece titiz yapılmasında, suçlu ile günahsızın ayrılmasında, her ismin, her ihbar edilenin ve bu örgüt ile geçmişte ucundan kıyısından temas etmiş herkesin bir torba içine konulmamasında büyük yarar var.

Zira...
Ülkenin rejimini bile değiştirmeye kalkan bu örgütün zaten yeterince yol açtığı mağduriyetler sürüyor.
Bir de bunlara yeni mağduriyetler eklenmemeli.
Örgüte hizmet eden gerçek suçlular cezasını elbette çekmeli.
Hem de en ağır şekilde çekmeli bu cezayı.

Fakat...
Günahı ve suçu olmayan da onların kalkıştığı bu hain hareketin kurbanı olmamalı.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi