
Buğrahan Doğangil - DUVAR
Hem ayranımız döküldü hem…
Teröristbaşı Öcalan’ın dünkü silah bırakma ve PKK’nın kendini lağvetmesi gereklidir açıklaması sonrasında, sosyal medyada tepkileri takip ederken aklıma bir atasözümüz geldi.
“Hem ayranım dökülmesin hem yoğurdum ekşimesin.”
Bu atasözünün değişik versiyonları da var. Benim aklıma gelen daha çok o versiyonlar oldu. Sonra kendi kendime dedim ki “Hem ayranımız döküldü hem istenmeyen olaylar yaşandı.”
Tam olarak başımıza gelen durum bu…
AK Parti iktidarında bakalım daha neler göreceğiz?
Sevgili hükümetimiz yanılmıyorsam 2011 yılında “Oslo Görüşmeleri” olarak tarihe geçen bir toplantı ile terörist, bebek katili Öcalan ve PKK’lılar ile temasa geçme girişiminde bulundu. O dönem bu olay kamuoyunda duyulduğunda büyük tepkiler geldi ve AK Parti’nin terör ile müzakere planları bir süreliğine rafa kalktı.
Geldik 2013 yılına…
Bu defa da AK Parti hükümeti farklı bir senaryo ile “Çözüm Süreci”nin startını verdi. 2015’in sonlarına doğru ise süreç yaşanan gerginlikler ve çıkan silahlı olayların etkisiyle bitme noktasına geldi. Haliyle bir süre sonra da altyapısı düzgün olmayan, popülist söylemler ile ilerleyen ve teröristlerin menfaatlerine hizmet eden süreç tamamen bozguna uğradı.
“Çözüm Süreci” ülke kamuoyunun bir bölümü tarafından kabul görürken, vatanperver kesim ise teröristler ile müzakere edilmeyeceğini, barış sağlanacaksa bu şekilde olmayacağını kararlılıkla savundu. Nitekim haklı çıkan da cumhuriyetçi ve vatanperver insanlar oldu.
Orta Doğu’da bir Kürt devletinin kurulmasını ısrarla arzu eden AK Parti süreç bozguna uğrasa da “İmralı Canisi” ve PKK ile barışma çalışmalarından vazgeçmedi. Oysa sevgili hükümetimiz bir yandan bunları yaparken bir yandan da “Vatan millet Sakarya” edebiyatını dilinden hiç düşürmedi. PKK hedefleri vurulurken bu taarruzlar Milli Savunma Bakanlığı kaynaklarından adeta ikinci bir Kurtuluş Savaşı edasıyla paylaşıldı. AK Parti ve geçmişte AK Parti karşıtı olan MHP yan yana gelerek bizlere bir milliyetçilik tiyatrosu izlettiler.
Uzun lafın kısası PKK ile barış sürecinde bugünlere kadar geldik…
Bakın dikkat ederseniz Kürt sorununun çözümü, Kürt halkı ile barış gibi ifadeleri bilinçli şekilde kullanmamaya özen gösteriyorum. Çünkü bu barış hadisesi asla Kürt halkı ile Türk halkının barışma çabası değil. Biz zaten bir elmanın iki yarısıyız. Bizi ayrıştıranlar, bizi ayrıştırarak Orta Doğu’da farklı senaryolar yazmak isteyenlerin ve bu senaryoların uygulayıcı maşaları arasında atılan barışma adımları bunlar.
Bir de MHP Lideri Bahçeli’nin bu planın bir parçası olması önemliydi. Çünkü Bahçeli gibi kökten milliyetçi görünümlü bir liderin yaptığı açıklamalar ile yeni sürecin başlaması kamuoyundaki “terör” gazını bir nebze aldı. Üzerine “Kaç bin yıllık devlet aklı” diye bir şey uyduruldu. Bu söylem de iyi tuttu. Devlet aklı buysa, şayet ben Türk devlet aklının bu olduğuna asla inanmıyorum ama buysa aklımız büyük sınıfta kaldı.
Başlatılan yeni sürecin can alıcı noktası ise Apo canisinin yaptığı açıklama oldu. DEM heyeti Öcalan’ın açıklamasını adeta bir ulusa sesleniş olarak televizyonlardan duyurdu. Yani bebek katili Öcalan kaç bin yıllık devlet aklına dahil edildi, televizyonlara çıkıp kundakta bebeğini öldürdüğü insanlara barış vaazı verdi. Bu kabul edilir, yenilir yutulur bir iş değil!
Terör sorunun çözümünün barıştan geçtiğine inanan bir insan olarak gidilen bu yol asla doğru bir yol değil, göreceksiniz ki maalesef zaman beni haklı çıkaracak. Daha anlatacak da çok şey var ama neyse…
Son olarak sosyal medya demiştim ya orada yazan birkaç şey gözüme takıldı.
“Dolar 35 lira olmasın diye terörist CHP’ye mi oy verelim?” dediler ama hem dolar 40’a yaklaştı hem de teröristlere af geliyor…
31 Mart Yerel Seçimleri öncesi CHP’yi montaj videolar ile Kandil’in sözcüsü ilan eden Cumhurbaşkanı Erdoğan şimdi hem Kandil’in hem de İmralı’nın sözcülüğüne hazırlanıyor…
Yani hem ayranımız döküldü hem...
Mutlu hafta sonları, sevgiyle kalın.