1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Büyükerşen eski isimleri toplamış...

Yılmaz Büyükerşen geçtiğimiz Cuma sabahı bir kahvaltı vermiş.
Kahvaltının davetlileri ise Eskişehir'de sağ partilerin geçmişte il ve ilçe başkanlıkları ile Milletvekilliklerini yapan isimlermiş.
Eski bakanlardan İbrahim Dedelek, eski milletvekillerinden Fevzi Yalçın gibi isimlerin yanı sıra sağ cenahtan CHP saflarına katılan Bekir Sıtkı Saraç, Ayhan Boyer, Orhan Kesikoğlu gibi isimler de varmış.
Yine geçmişte Anavatan Partisi ve MHP de görev üstlenmiş isimlerin de katıldığı kahvaltıda konu elbette referandum ve referandum tarihine kadar olan iki aylık süreçte yapılacak çalışmalar olmuş.
Büyükerşen, anayasa değişikliğinin bir parti meselesi olmayıp, bir rejim değişikliği olduğunu, ülkenin rejiminin değiştirilmek istendiğini, buna engel olunması adına partisi ne olursa olsun herkesin bu anayasa değişikliğine karşı çıkması gerektiğini söylemiş kahvaltıda.
-"Bu konuda her birinizin referandum çalışmalarına aktif katkı yapmasını bekliyorum" diyerek tamamlamış sözlerini.
Kahvaltıya katılanların tamamına yakını, referandum çalışmalarında aktif olarak görev alacaklarını söylemişler.
Bir çoğu, anayasa değişikliği ve referandum ile ülke rejiminin değiştirilmek istendiği endişesini kendilerinin de yaşadıklarını dile getirmişler.
Toplantıya katılanların tamamına yakını referandum'a yönelik çalışmaların parti çatısı,amblemi ve bağrağı altında değil de, "Hayır" cephesi altında yürütülmesi önerisi üzerinde durmuşlar.
Anlaşılan o ki, Yılmaz Büyükerşen de referanduma yönelik çalışmaları breysel olarak başlatmış.


.....


 Evet...Kimse üstlenmez...


 Yapılacak olan referandumda iki farklı sonuç çıkacağını söyledik dün bu sütunlarda…

Sonuç ne çıkarsa çıksın, galibiyetin sahiplenileceğini, mağlubiyetin ise sahiplenilmeyeceğini söyleyip, Demirel’in söylediği “Galibiyetin sahibi çoktur. Mağlubiyetin ise yoktur. Yenilgi yetimdir” sözünü hatırlattık.
Referandumda kazanan tarafın bu galibiyeti kendine yamayacağını, kaybeden tarafın ise ilk önce MHP seçmenini suçlayacağını söyledik.

Yazımızı okuyan bir dostumuz bir fıkra göndermiş.

-“bu senin yazdıklarına uyuyor” demiş.
Baktık gerçekten uyuyor dediklerimize.

Daha doğrusu, kaybedilenin kimse tarafından kabullenilmemesi gerçeğine…
Aynen yayınlıyoruz fıkrayı…
Akşehir kadısı keyfine düşkün bir adammış. Akşehirde halkın yanında içki içemeyeceğini iyi bilen kadı efendi, canı içmek isteyince; şarap şişesini alıp, bağlara gidermiş. Kadı efendi bir gün şarap şişesini alıp bağlara gitmiş, kendisini kimsenin görmeyeceği bir yere varınca; şarabını içmeye başlamış. İyice sarhoş olan kadı efendi, cübbesini, sarığını bir yere fırlatıp atmış ve kendisi de sızıp kalmış.
Nasrettin Hoca'nın da bir cübbeye ihtiyacı varmış. üstündeki epey eskiymiş. Yerlere atılmış cübbeyi görünce hemen alıp sırtına giymiş. Kadı akşama doğru ayılmış, bir bakmış ki; cübbe yok. Cübbesini arayan kadı efendi, bulamayınca; çalındığını sanmış. O halde evine gelen kadı efendi, adamlarına emir vermiş:
- Yarın sabah kimin sırtında benim cübbeyi görürseniz; hemen yakalayıp getirin!..
 Ertesi gün çarşıyı pazarı dolaşan kadının adamları, bir bakmışlar ki; kadının cübbesi Nasreddin Hoca'nın sırtında. Bunu gören adamlar, Hoca'yı apar topar yakalayıp kadının huzuruna getirmişler. Kadı cübbeyi tanıyınca sormuş:
- Hoca efendi, bu cübbeyi nerden buldun?
 - Dün bazı arkadaşlarla bağda dolaşıyorduk. Bir de ne görelim? Saçı sakalı ağarmış, şöyle sizin gibi kelli felli bir adam, zil zurna sarhoş olmuş yatmıyor mu? Yanında da içilmesi haram olan koca bir şişe şarap da var. Cübbesini sarığını çıkartıp atmış. Bu halde oralardan bir hırsız geçecek olsa cübbeyi çalacak. Buna meydan vermemek için cübbeyi aldım. Sahibi çıkınca hemen çıkarıp vereceğim. Şahitlerim de var.
Kadı şöyle sakalını bir sıvazladıktan sonra biraz düşünmüş ve demiş ki:
- Sen o cübbeyi sağlıkla giymeğe devam et Hoca efendi, o cübbenin sahibi çıkmaz!...


.....


Biz her bahar geldiğinde...


önümüz Mart.
Bahar aylarına doğru adım adım yaklaşıyoruz.
Biz her bahar yaklaştığında bir öneriyi dile getiririz aslında.
Dile getirdiğimiz öneri genellikle Eskişehir halkının ihtiyacı olan bir eksikliğin giderilmesidir.
Hepinizin malumu olduğu üzere Eskişehir'de uluslararası standartlara sahip bir havaalanı var.
Bu havaalanından İstanbul'a yapılan karşılıklı uçak seferleri uzun süredir yapılmıyor.
Sadece Brüksel ve hac yolculuğu için kullanılıyor bu havaalanı.
Ve biz her bahar ayları yaklaştığında, Eskişehir havaalanından sahil kentleri olan Antalya, İzmir ve Bodrum'a karşılıklı seferler yapılmasını, bu seferlerin yaz sonu ile sınırlı tutulmasını, böylelikle Eskişehir'lilerin tatil kentlerine daha kolay ulaşmalarının sağlanması önerisinde bulunuyoruz.
Her defasında bu öneriyi yapıyoruz yapmasına da...
Her defasında bu önerimiz karşılık bulmuyor.

Nedense...
Böylesine bir düzenleme yapılmıyor, yapılamıyor.
Bahar aylarını karşılamak üzere olduğumuz şu günlerde, biz yine aynı öneriyi yapalım istedik.
Bu güne kadar bir türlü gerçekleştirilemeyen sahil kentlerine karşılıklı uçuşların, belki bu yıl yapılabileceğini umut ettik.
Belki yine hayal kırıklığı yaşayacağız...
Kim bilir?
Belki de bir sürpriz olur ve Eskişehir'den sahil kentlerine uçuşlar başlar.


.....


Biraz da gülmek lazım


Bir karı-koca çok kötü bir kaza geçirirler.
Kadının yüzü tamamen yanar. Plastik cerrahlar kadının yüzünü eski haline getirebilmek için deriye gerek olduğunu ama kadından deri alamayacaklarını söyleyince kocası deri vermeye gönüllü olur.
Fakat kocasından alınacak deri popo bölgesinden alınacaktır..
Adam bu bilginin karısına söylenmemesini ister çünkü moralinin bozulacağından çekinmektedir.
Ameliyat tamamlandıktan sonra kadın eskisinden de güzel görünür.
Her gören bu muhteşem güzellik karsısında hayrete düşmektedir.
Bir gün kadın kocası ile baş başa kaldığında ;
- "Hayatım çok teşekkür ederim. Benim bu halim senin Sayende. Sana nasıl teşekkür etsem?"
...deyince kocası cevap verir :
- "Teşekküre gerek yok hayatim. Annen seni her öptüğünde ben gerekli mutluluğu duymaktayım zaten"..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi