1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Oy çalındığına inanmadığını söyleyen bir Hayır'cının anlattıkları...

Sonucu birbirine yakın çıkan bir referandumu geride bıraktık.


Referandumun ardından Hayır cephesinin çeşitli iddiaları oldu.


Mühürsüz oy pusulalarının kullanılması, oyların çalınması, sandık başlarında çeşitli oyunların döndüğüne ilişkindi bu iddialar.


Görünen o ki, söz konusu iddialarla ilgili Anayasa ve İnsan Hakları Mahkemelerine kadar gidecek iş…


Söz konusu mahkemelerde nasıl bir sonuç alınır bilemiyoruz ama genel kanaat referandum sonucunun değişmeyeceği yönünde.


Eskişehir’de yaşayan, bu gibi toplumsal ve siyasi olayları güzel okuyan ve görüşlerine de değer verdiğimiz bir isim var.


Kim olduğunu söyleyemeyeceğiz çünkü kendisinden izin almadık.


Referandumun hemen sonrasında, hem ortaya çıkan sonuç hem de iddialarla ilgili bu isimle konuşma ihtiyacı duyduk.


-“referandumda ortaya çıkan sonuçlara ve oyların çalındığına dair iddialara ne diyorsun?” diye sorduk.


-“Seçimde oy çalındığına çok inanmıyorum.” Dedi önce… 


Ardından da…


-“ Belki münferit bir iki olay gerçekleşmiş olabilir ama ben referandumda oy çalınmasına yönelik bir organize hareket meydana getirildiğine inanmıyorum. Eğer oy çalınabilseydi bu çok az oyla kaybedilen Ankara ve İstanbul gibi şehirlerde de olurdu. En azından bu illerde çalınacak oylarla sonuç Hayır yerine Evet çıkartılırdı” diye devam etti.


Kendisinin de Hayır cephesinde olduğunu ve Hayır oyu verdiğini iyi bildiğimiz için şaşırdık bu söylediklerine.


Bunu söyledik de…


-“Niye şaşırıyorsun ki?” diye lafa girdi.


Devamla da…


-“Arkadaş tutturmuşlar bir “oy çalındı” meselesi uzayıp gidiyor. Biraz önce dedim. Mesele oy çalmaysa, Hayır çıkan şehirlerde da çalınırdı bu oylar. Ben oy çalındığını düşünmüyorum ama ortada oy çalmadan, yani oy hırsızlığından daha ciddi bir mesele var ve bu meseleyi kimse görmüyor, asıl buna şaşırıyorum” dedi.


-“Neymiş o” diye sorduk?


Başladı anlatmaya…


-“Ortada bir kanun var. Bu kanun seçimde mühürsüz oyların kabul edilmeyeceğini açıkça belirten bir kanun…YSK bu kanunu referandum öncesi gönderdiği genelgeler ile hatırlatıyor. Avrupa da yapılan oylama ile ilgili bir başvuruyu “Mühürsüz oy kullanılmış” diye iptal ediyor. Hal böyleyken, sandıkların açılacağı saatte aynı YSK bir karar alıyor ve “Mühürsüz oylar da geçerlidir” diyor. ülkede kanunu meclis yapar. YSK var olan kanunu hiçe sayıyor, kendisini meclisin yerine koyuyor ve sadece meclisin yapabileceği kanun değişikliğini kendi kafasınca yapıyor” dedi.


Burada, oy çalmadan daha ciddi olan meseleyi anlayamadığımızı söylediğimizde ise şunları söyledi aynı isim:


-“Bu bana seçimi kazanmayı kafasına koymuş olanların bir B planı gibi geldi. Seçimi kazanmak isteyenler, seçimin sonucunu bilmeden böyle bir plan yapmışlar. İstedikleri sonuç çıkarsa, şimdi olduğu gibi kulaklarının üzerine yatacaklarmış. İstemedikleri sonuç çıkması halinde ise bu alınan kararın kanuna aykırı olduğunu ileri sürerek, seçimleri iptal yoluna gideceklermiş. Yani, referandumda Evet çıktı ve yapılan başvurular malum kurum tarafından kabul edilmedi ya, referandumun sonucunda Hayır çıksaydı, aynı kurum “Alınan karar kanuna aykırı” gerekçesiyle başvuruları kabul edip, referandumu iptal edebilirdi. Her ne kadar tüm bu söylediklerimi ispatlayamasak da, böyle bir durum var gibi geliyor bana. Ve bu durum bana göre oy çalmaktan da daha ciddi bir durum”


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Gençler 18 yaştan etktilenmemiş…


 


PİSA tarafından yapılan bir araştırma var.


Gençlerin mutluluk oranları bir araştırma ile ortaya çıkartılmış.


Araştırma Türkiye açısından tam bir felaket.


Zira…


OECD ülkeleri arasında en mutsuz gençleri Türkiye’de…


Türk gençleri mutluluk araştırmasında son sırada…


Yani…


En mutsuz geçler bu ülkede yaşıyor.


Araştırma ortaya çıktıktan sonra her televizyon kanalı önüne gelen gence sormuş “Gerçekten mutlu değil misin?” diye.


Hemen hepsi “Evet” cevabı vermiş. “mutsuzum”


-“Niçin mutsuzsun? Seni mutsuz kılan hangi sebepler var?” denildiğinde ise gençler sıralamış.


1-İşsizlik.


2-Gelecek endişesi.


3-Sınav kaygısı.


4-Ders çalışma stresi.


Liste uzayıp gidiyor.


Ancak, Türk gençlerinin mutsuz olmasına neden olan en büyük kaygı, gelecek kaygısı.


İşte Anayasanın değişen maddeleri arasına konulan 18 yaşındakilere de seçme hakkı verilmesi de zannedersem bu kaygıyı azaltmaya yönelik konulsa gerek.


Fakat…


İşsizlik kaygısı taşıyan gençlere “size 18 yaşınızda milletvekili olma hakkı tanıyoruz” stratejisi pek işe yaramamış görülüyor.


çünkü…


Referandum seçimi sonuçlarının tahliline bakılırsa, gençlerin yüzde 70’e yakını referandumda Hayır oyu vermiş…


***


Değişiklik gelir mi?


 


Şöyle yazmıştık referandumun bir hafta öncesinde…


“Referandum 16 Nisan tarihi’nde yapılacak…
Yapılacak olan referandumdan “Evet” ya da “Hayır” çıkacak…
Referandum sonucunun “Evet” ya da “Hayır” çıkması ülkede nasıl bir süreç başlatacak bilemiyoruz ama sonuç ne çıkarsa çıksın partilerde hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağını çok iyi biliyoruz…
örneğin:
“Evet” de “Hayır” da çıksa, MHP’yi referandum sonrası bekleyen bir iç hesaplaşma var…
“Hayır” çıkması halinde AK Parti içinde başlayacak büyük bir sorgulama var.
“Evet” çıkması halinde CHP içinde yaşanacak büyük bir kavga var.
Sonuç olarak…
16 Nisan tarihinde yapılacak olan referandumun iki farklı sonucu olabilecek ama referandum sonrası çıkacak sonuca göre partilerde farklı farklı olaylar da yaşanacak.
Referandum sonrası yaşanacak olaylar, genel başkan değişikliği dahil her türlü değişikliğin belki de bir başlangıcını oluşturacak.”


Referandum yapıldı bitti.


Söylediğimiz süreç de sözünü ettiğimiz partilerde başladı sanki.


Bu sorgulama genel başkan değişikliklerini gündeme getirir mi?


Hep birlikte göreceğiz…


***


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Yeni uzman olmuştu. Kasabada muayenehane açtı. Birkaç gün sonra biri geldi, onu doğuma çağırdı. Ertesi gün eve dönen doktoru, karısı merakla karşıladı:
- Nasıl oldu?
- Ah sorma, hiç iyi değil. çocuk ters geliyordu. Forsepsle almak zorunda kaldım. Fakat bir türlü çıkmadı, parçalandı. Bir saat sonra da annesi öldü.
- Vah vah, zavallı baba kim bilir ne kadar perişandır?
- O da öldü.
- Anlayamadım... Nasıl o da öldü?
- Forsepse dayanmış, bütün gücümle çekiyordum. çocuğun bacağı kopunca bütün ağırlığımla arkaya düştüm. Adamcağız arkada duruyormuş. Başı duvara çarptı, beyin kanamasından öldü.
Bir hafta sonra doktoru yine doğuma çağırdılar. Geç saatte yorgun argın dönünce, karısı:
- Doğum nasıl oldu? diye sordu.
Doktor:
- Gelişme var karıcığım. Bugün babayı kurtardım...


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi