1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Küçük esnaf da açık olsun, AVM gibi HES kodu ile müşteri alsın o zaman...

Hiç şüphe yok ki salgının en mağdur ettiği kesimlerin başında küçük esnaf geliyor.,
Açık olanların işi yüzde 10’lara, 20'lere düşmesine rağmen yine de şanslılar.
Zira...,
çoğu kapalı.
Lokantalar, kafeler, çay ocakları, gazinolar ve benzeri...
Kapalı olmalarına rağmen kira ödüyorlar, vergi ödüyorlar, çalışanlarının maaşlarını ödüyorlar.
Bunun karşılığında para kazanamıyorlar.
Ancak...,
Onlar kapalıyken AVM'ler açık.
AVM/lerin içinde aynı işi yapan esnaf da açık.
Neymiş? AVM'lere insanlar HES kodu ile girip alışveriş yapacakmış.
AVM'nin içinde esnaf açıksa...
AVM'lere HES kodu ile girilecekse...
Diğer esnafları neden kapatıyorlar ki?
Onlar da açılsın, müşterilerini dükkânına HES kodu ile alsın...
Madem HES kodu çözüyor meseleyi...
AVM’lerin içindekiler açıkken, dışarıda bulunan ve kapatmak zorunda kalan esnafın suçu ne?


.....


Partiler üyelerle doldu mu acaba?


çok değil, bundan 2 ay öncesiydi…
Şehir merkezinde şöyle bir yürüdüğünüzde, neredeyse her adım başı bir stant çıkıyordu karşınıza…
Siyasi partiler tarafından açılan ve partilerinin bayraklarıyla süslenen bu stantlarda,  üye kayıtları yapılıyordu.
AKP-CHP-İYİ Parti-SP…
Hepsinin açtığı stantlarda partili görevliler, yoldan gelip geçenleri çevirip “Partimize üye olun” diyor, olmak isteyenlere de anında üye formu doldurularak, ayaküstü partiye üye yapılıyorlardı.
Yaklaşık bir 15 gün-bir ay devam etti bu furya…
Sonrasında ise stantlar kalktı.
Hangi parti ne kadar üye yaptı?
Stantların üye kaydı yapılmasında partilere bir faydası oldu mu?
Ya da…
Bu stantlarda ayaküstü parti üyesi olanlar, o günden sonra partiye gittiler mi?
Veya…
Yeni üye olanlara partiden herhangi bir mesaj ya da haber geldi mi?
Bunların hiçbirini bilemiyoruz…
Bildiğimiz tek şey;
Eskişehir’de, siyasi partiler arasında bir anda üye yapma furyası başladığı…
Ve…
Aynı furyanın bir anda sona erip ve bir daha da gündeme gelmediği…
O yüzden…
Partiler bu furya neticesinde ya “Parti üye ile doldu. Artık bitirelim” dediler.
Ya da…
“Bu iş böyle olmuyor” deyip stantlar aracılığıyla başlattıkları üye yapma furyasını bitirmeye karar verdiler anlaşılan…


.....


Dertler de büyüyor, ekonomi de!


İşçi emeklileri “Geçinemiyoruz arkadaş!” diyor. İnsanca yaşayacak bir maaş bekliyor.
İşçiler “Ay sonunu getiremiyoruz” diyor, Asgari ücretin insanca yaşayabilecek bir seviyeye getirilmesini bekliyor.
İşsizler, iş imkanı yaratılmasını bekliyor.
HBYS personeli “Hala taşeron olarak çalışıyoruz. 4-B kadrosuna alınmıyoruz” diyor. Kadro bekliyor.
EYT’liler  “bizim haklarımız gasp ediliyor. Niçin haklarımızı vermiyorlar!” diyor. Emekli edilmeyi bekliyor.
Esnaflar “Kredilerin geri ödemeleri niçin ertelenmiyor?” diyor.
Belediye işçileri “Bize niçin kadro verilmiyor?” diyor.
Mahkum yakınları “Af yayası niçin çıkmıyor?” diyor.
Memurlar “Söz verilen 3600 ek göstergeden niçin haber yok?” diyor.
Engelli vatandaşlar ve yakınları “Kamuya alımlarda yüzde 3 olan oran niçin yükseltilmiyor. Biz insan değil miyiz?” diyor.
Piktes öğretmenleri “Bize niçin yıllardır kadro verilmedi?” diyor.
çiftçiler “borçlarımızı niçin ötelemiyorlar. Silmiyorlar?” diyor.
üniversite öğrencileri  “KYK için Af niçin gelmiyor?” diyor.
İşçi makinistler “bizi niye memur yapmıyorlar?” diyor.
Sanayici  “Salgın bir yana bir de vergi müfettişleriyle uğraşıyoruz” diyor.
Tüccar  “İş yerlerimiz kapalı. Biz taş mı yiyeceğiz?” diyor.
Veliler “Evde ne internet ne bilgisayar var. çocukların hali ne olacak?” diyor.
İş adamları “çeklere hapis cezası niçin kaldırılmıyor?” diyor.
KHK’lılar “suçsuz olduğumuz kanıtlandı ama hala mağduruz” diyor.
Nereye dokunsanız ortaya bir yakınma, bir dert çıkıyor...
üstelik bu dertler her geçen gün büyüyor.
öte yandan açıklanan rakamlara bakarsanız, ülke de büyüyor!
Dertlerin de ekonominin de büyüdüğü başka bir ülke yoktur herhalde?
Ne diyelim?
Ya dertler dert değil, ya da büyüme büyüme değil…


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


Kedi; Tanrı’dan, bir günlüğüne sahibinin yerine geçmek ister. Tanrı, kedinin isteğini kabul eder.Sabah uyandığında kendini evin erkeği olarak yatakta bulur ve günü insan olarak yaşamaya başlar. Akşam olduğunda Tanrı, kediyi çağırır, sorar:
- Ee..günün nasıl geçti? İnsan olmak hoşuna gitti mi?
Kedi yüzünü buruşturup başlar anlatmaya:
- Sabah tam kalktığımda yalanmak yerine aynanın karşısında bıçakla hiç gereği yokken elimi yüzümü kestim. Yetmiyor gibi otobüste yer olmadığı için yarım saat ayakta kaldım. Oysa kedi olsaydım bir yerlere sığışabilirdim. Sonra işyerinde patronum beni azarladı. Ama hiçbir şey yapamadım. Kedi olsaydım tırmığım ile haddini bildirirdim. öğle yemeğinde ise haşlanmış sebze vardı. Tuvalete girmek için dakikalarca bekledim. Hâlbuki bir köşede işimi hemen halledebilirdim..
Tanrı şaşırır:
- Peki hiç beğendiğin bir şey olmadı mı?
Kedi, kötü kötü gülmeye başlar:
- Olmaz mı?! Komşunun köpeğini arabaya attığım gibi kentin öteki ucuna götürdüm, okkalı bir tekmeden sonra orada bıraktım lavuğu!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi