1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

31'nci vaka!

Güney Kore’de çok ilginç bir salgın hikayesi var.
Bu hikaye aslanda, başta bizim ülkemiz olmak üzere tüm ülkelerin ders alacağı ibretlik bir hikaye niteliğinde.
Efendim olay şöyle;
Güney Kore’de, bir ay boyunca, virüsün bulaştığı sadece 30 vaka tespit ediliyor.
Aradan 3 hafta, yani 20 günü aşkın bir süre geçmesine rağmen vaka sayısında hiç artış olmuyor.
Hatta…
O tarihte Güney Kore, salgını kontrol altına almayı başaran ve salgınla mücadelesinde en başarılı olan ülke olarak herkesin konuştuğu ve takdir ettiği bir ülke konumuna geliyor.
Bu arada, geçen 20 günü aşkın süre içinde ilk başta var olan 30 vakanın çoğu da iyileşiyor.
3 haftanın ardından 31’nci vaka çıkıyor ortaya.
İnanışı gereği hastaneye gitmeyi reddediyor bu 31. Vaka…
Tedavi olmayı da aynı şekilde reddediyor.
Doğruca kiliseye gidip, 3-4 ayine birden katılıyor.
Sonuç olarak:
O 3 haftanın sonunda ortaya çıkan 31. Vaka sayesinde virüs öyle bir yayılıyor ki, birkaç gün içinde 10 bini aşan vaka sayısı ile 100’e yakın ölüm meydana geliyor.
Yapılan tüm çabalar, verilen bütün mücadeleler o 31. Vaka sayesinde uçup gidiyor.
Sadece bir kişi, koca ülkeyi resmen salgının içine yeniden sürüklüyor.
***
Geçtiğimiz Mart ayını hatırlarsınız.
Türkiye’de hasta sayısı 1 kişiyle başladı…
Bir kişide virüs tespit edildiğinde Sağlık Bakanı ilk kez Televizyona çıkıp, ülkeyi bildiğiniz alarma geçirdi.
Sadece 1 kişinin Salgından dolayı ölmesi, ülkede olağanüstü tedbirlerin alınacağı bir dönemi başlattı.
Şimdi gelelim bu güne…
1 kişinin ölmesiyle birlikte, gün be gün olağanüstü tedbirlerin alındığı ülkede, şimdi her gün salgından 100’e yakın insan ölürken, ülkede tedbirler gevşetiliyor…
AVM’ler açılıyor, Futbol sezonu başlıyor, Turizm beldeleri tatil için hazırlanıyor…
Bir yandan normal bir sürece geçiş hazırlıkları yapılırken, aslında farkında olmadan salgının gelecek diğer dalgalarına mükemmel bir zemin hazırlanıyor…
Doğrusunu söylemek gerekirse…
Bir kişinin koca ülkeyi salgının kucağına attığı Güney Kore örneği önümüzde dururken, tedbirleri gevşetme kararıyla aslında büyük bir risk alınıyor…

Son söz;
Birkaç vaka üzerine kapattığımız her yeri, binlerce vaka olmasına rağmen açmaya başlıyoruz ya, bravo bize!


.....


İçkiye, kumara harcasak “hak
ettik” diyeceğiz…


Elimizdeki parayı içkiye, kumara harcasak, gazinolarda falan sabahlasak, hatta her gece günümüzü gün edip, çalıp eğlensek vallahi içim yanmayacak.
Hatta…
Şu mübarek ayda tüm bu saydıklarımızı yaptığımız için “Allah belamızı verdi işte!” diyeceğim.
Ama elin görün ki;
Evimizde, oturduğumuz yerde resmen yoksullaşıyoruz.
Akşam yatıp sabah kalkıyoruz sadece…
Eve hırsız falan da girmemesine rağmen akşam yatıp sabah kalktığımızda cebimizdeki paranın azaldığına şahit oluyoruz.
Evden bile çıkamıyoruz ama durduk yere yoksullaşıyoruz.
Para harcamıyoruz eme oturduğumuz yerde fakirleşiyoruz.
Burnumuzu pencereden dahi çıkartmıyoruz ama cebimizden bile çıkartmadığımız paranın eridiğine şahit oluyoruz.
Oturduğu yerde hiçbir şey yapmadan zenginleşenlere bakıp, her gün oturduğumuz yerde fukaralaşıyoruz!


.....


Fedakarlık sırası onlara
hala gelmedi mi?


ülkeyi yöneten iktidar her kesime “Bu salgını birlikte atlatacağız” diyor…
Bunun için yine her kesimden çeşitli fedakârlıklar beklediğini söylüyor.
Sanayiciye, tüccara, esnafa “bu günler geçecek. Biraz daha sabır” diyor.
İşçiye, işsize, emekliye “merak etmeyin atlatacağız” diye tavsiyede bulunuyor.
Bankaları, marketleri, tedarikçileri uyarıyor.
Ama gelin görün ki…
ülkeyi yöneten iktidar nedense şu doğalgaz ve elektrik dağıtan kurumlara herhangi bir tavsiyede bulunmuyor.
Her nedense, onlardan da böylesine olağanüstü bir sürecin yaşandığı günlerde herhangi bir fedakarlık beklediğini dile getirmiyor.
Tavsiye alan, fedakarlık beklenen ne kadar kesim varsa buna mecburen uyarken, doğal gaz ve elektrik dağıtımı yapan şirketler hiç de üzerlerine bir şey alınmıyor.
Şöyle bir bakın faturalara?
Hem elektrik hem de doğal gaz faturaları, kış aylarındaki rakamların da kat be kat üzerinde…
Ne dersiniz?
Artık ülkeyi yöneten iradenin biraz da elektrik ve doğal gaz dağıtım şirketlerine tavsiyede bulunma ve onlardan da fedakarlık bekleme zamanı gelmedi mi?


.....


Aç ve yoksul olabilmek için…


Hükümete yakınlığıyla bilinen Memur Sen, geride bıraktığımız Nisan ayı Açlık-Yoksulluk araştırmasının sonuçlarını açıklamış…
Araştırma uzun ama araştırma içinde en önemli kısım, 4 kişilik bir ailenin açlık ve yoksulluk rakamları.
4 kişilik bir ailenin açlık sınırını 2 bin 492 lira olarak belirlemiş Memur Sen yaptığı araştırmada.
Yoksulluk sınırını ise 6 Bin 986 lira olarak tespit etmiş.
Şimdi…
Asgari ücret 2 Bin 324 lire olduğuna göre…
Evine asgari ücret giren 4 kişilik aileler de bulunduğuna göre şöyle bir durum çıkıyor ortaya…
Asgari ücretle 4 kişilik ailesini geçindiren bir insan, “aç” kategorisine girebilmek için her ay 168 lira, “yoksul” kategorisine girebilmek için ise her ay 4 Bin 662 lira bankadan kredi çekmek zorunda…
Eğer bunu yapmazsa, aldığı asgari ücret miktarıyla bırakın yoksul olmayı, aç bile olamıyor!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi