1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Açıklamalar...Rakamlar..!

Sanayi Odası ile Organize Sanayi Bölgesinin farklı kişiler ve yönetimler tarafından idare ediliyor olmasının Eskişehir sanayisi bir şans olduğunu yazmıştık bu sütunlarda.
Farklı yönetim anlayışının rekabet getireceğini, rekabetin de hizmete yansıyacağını söylemiştik.
Tespitimizin doğru olduğu çıktı ortaya.
Zira...
Sanayi Odası da Organize Sanayi Bölgesi de, başkan ve yönetimlerin seçildiği günden bu yana güzel çalışmalar ve hizmetlere imza atıyor.
Aradaki rekabet öylesine güçlü ki, bazen aynı konuda her iki taraftan da gelen benzeri açıklamalar, yarışın boyutunu da gösteriyor.

üŞENMEDİK, OTURUP TEK TEK çIKARTTIK

Sanayi Odası ile Organize Sanayi Bölgesi, yaptıkları çalışmalar ve verdikleri hizmetlerin yanı sıra başkanlarının verdiği demeç ve değerlendirmelerle de kamuoyu gündeminde yer tutuyor.
İşte; biz de üşenmedik, gerek Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kasikbaş ile Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli'nin şu son 4 ayda yaptıkları açıklamalardan bazılarını tek tek çıkarttık.
Niçin bunu yaptığımızı, buna neden gerek duyduğumuzu ise yazının sonuna saklıyoruz.

***

önce Sanayi Odası Başkanı Celalettin Kesikbaş'dan başlayalım.
-Mayıs ayında "Güven endekslerinde yukarı doğru hareket var. Bu olumlu" demiş.
-Haziran ayında "Düşüş sonrası ciddi toparlanma var" diye açıklama yapmış.
-Temmuz ayında "İhracat toparlanma sinyalleri veriyor" açıklaması yapmış.
-Yine Temmuz ayında "Pozitif yönlü bir hareketlenme bekliyoruz" demiş.
-Ağustos ayında ise "PMI değeri ve kapasite oranları artıyor. Bu çok sevindirici" diye konuşmuş.

***

Gelelim Organize Sanayi Bölgesi Başkanı Nadir Küpeli'nin yaptığı açıklamalara:
-"İyi ki güçlü bir sanayimiz var" demiş dört ay önce.
-"Düşüş var ama ümitliyiz" demiş sonra.
-"Kapasite kullanımı yükseliyor. Bu sevindirici" demiş ardından.
-"İhracatımız rekor artışa geçti" diye konuşmuş iki ay önce.
-"Güven yükseliyor. Sanayimiz üretmeye devam ediyor" demiş devamında.
-"Yükselişin önümüzdeki günlerde de sürmesini bekliyoruz" demiş örneğin.
-"iyi ki güçlü bir sanayimiz var" diye açıklama yapmış en son...

***

Baktığınızda;
Her iki başkanın da süreç içinde söyledikleri benzeri moral verici, olumlu ve iyimser açıklamalar
Şimdi...
ESO Başkanı Celalettin Kesikbaş ile EOSB Başkanı Nadir Küpeli'nin yukarıda sıraladığımız açıklamalarını bir yerde tutalım.
önceki gün malumunuz olduğu üzere ekonomik rakamlar açıklandı.
Söz konusu rakamları özetlemek gerekirse;
-ülkede Ekonomi 9.9 daralmış.
-Milli Gelir 9 bin doların altına düşmüş
-ülke ekonomisi 2008 krizinden bu yana ilk kez bu kadar daralma göstermiş.
En önemlisi de...
-Sanayi Sektörü yüzde 16.5 küçülmüş

***
Sonuç olarak...
Oda başkanlarının 3-4 ay içinde yaptığı olumlu yönde açıklamalar, ülke ekonomisi ile ilgili açıklanan rakamlarla pek bağdaşmıyor sanki.
Bir taraftan başkanların iyimser açıklamalarını, diğer taraftan açıklanan ekonomik rakamları yan yana koyduğumuzda ve ortaya çıkan tezat durumu gördüğümüzde aklımıza şu iki ihtimal geliyor;
-Ya Eskişehir sanayisi ülkeden bağımsız bir şekilde çok iyi durumda ve uçuyor( umarız gerçekten böyledir.)
Ya da...
Başkanlar kötü manzaraya rağmen iyimser açıklamalarıyla, üyesi olan sanayiciler ile kamuoyuna moral ve gaz veriyor.


.....


Vatandaş da gazla çalışıyor!


“Bazı siyasetçiler var ki, mantık terazisinden yoksundur…
Ayakları yere basan bir düşünce tarzından uzaktır…
Dıştan gelebilecek her türlü etkiye olabildiğince açık karakterlidir…
Bu çeşit özelliklere sahip siyasetçilerin yağ ve gazla çalışması çok kolaydır.
Bir-iki söz yeter de artar bile yürümesi için.
Bunun yanı sıra…
öylesine siyasetçiler var ki, olabildiğince düzeylidir…
Donanım ve birikim sahibidir…
Sakin, makul, mantıklıdır…
Ama tüm bu özellikler de bir yere kadardır.
öylesine bir an gelir ki ne yağ’a ne de gaz’a direnebilir.
çünkü yağ çekilmenin, gaz verilmenin dayanılmaz ve tarif edilmez bir güzelliği vardır.
Bir anda gaz verenlerin etki alanı içinde buluverir kendini…
İşte o andan sonra kendi olmaktan tamamen çıkar…
Mantık, terazi, şakül ne varsa kayıp gider…
Bir anda bambaşka birisi haline gelir.
Tam anlamıyla gaz verenlerin istediği kişi olur anlayacağınız…
Siyasetçilere gaz verenler bu işi çok  iyi bilir.
Yıkamayacakları düşünce, sarsamayacakları kişilik, değiştiremeyecekleri tavır yoktur onlar için…
özel yöntemleri vardır ki, artık bu işin uzmanı olmuşlardır.”
***
Sağlam bir dostumuz, bizim yaklaşık 2 yıl önceki yazımızı internette ki arşivden tesadüf eseri bulmuş okumuş…
Yazı ile birlikte mail atarak şnu söylemiş;
-“Sen siyasetçilerin gazla çalıştığını yazmışsın bundan iki yıl önce. Son derece doğru tespit. Ancak, bugüne gelindiğinde görüyoruz ki vatandaş da artık gazla çalışıyor. Şu son bir ay içinde yaşananlara baktığımızda bunu sen de rahatlıkla görebilirsin”
Ne diyelim…
Okuduk. Hak verdik…
Gazla çalışan sadece siyasetçiler değilmiş…
Vatandaş da, en azından bir bölümü gazla çalışıyormuş!


.....


Farklı olacağız tabii…


Aynı ırk’a ait olmamız gerekmi-yor…
Aynı din ve mezhep’e de…
Aynı spor kulübünü tutmamız da gerekmiyor birlikte yaşarken.
Aynı siyasi partinin düşüncesini taşımak durumunda da değiliz.
Aynı yaşam tarzını da benimsememiz gerekmiyor.
Bunlar bizim farklılıklarımız, birbirimizden ayrıldığımız özelliklerimiz sadece.
Aslında bunlar bizim güzelliklerimiz.
Ama-fakat-lakin gelin görün ki, bu güzel olan farklılıklarımızı düşmanlığa çevirmek isteyenler var.
Farklı ırk’a, farklı mezhep’e, farklı spor kulübüne, farklı parti düşüncesine ve arklı yaşam tarzına sahip olduğu için diğerini ötekileştirmeye çalışanlar var.
Kendi ırkını…
Kendi mezhebini…
Kendi spor kulübünü…
Kendi partisini…
Ve…
Kendi yaşam tarzını öne çıkartırken, diğerlerini özellikle ittiren, ötekileştiren hatta aşağılayıp, yok etmek isteyenler var…
Ne yazıktır ki:
Farklılığın ortaya koymuş olduğu güzelliği yok etmek için görev üstlenmiş bir dolu insan var etrafta…


.....


BİRAZDA
GüLMEK LAZIM


çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır. Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmıştır.
Gelin adayı odaya topallayarak girer. Damat adayı çöpçatana bakar:
—Topal bu, der.
çöpçatan başıyla onaylar. Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar. Peruk elinde kalır. çöpçatana bakışlarıyla:
—Kel bu, der. çöpçatan başıyla onaylar.
Damat adayı odadaki gümüş takımlara, antikalara bakar.
Onların da sahte olmasından şüphelenir. çöpçatanın kulağına fısıldamak ister. çöpçatan:
—Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi