1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

AK Parti'nin içine kaçan CHP...

Biri iktidar, diğeri Ana muhalefet partisi.
AKP ve CHP…
Sağın ve solun iki ucunda ki iki parti.
Ne görüşleri, ne de siyaset yapış tarzları benzerdi bu iki partinin.
örneğin;
-AKP de kimin il başkanı olacağı aylar öncesinden belliyken, CHP'de ise, son gün aday olanın bile seçilme şansı vardı.
-AKP'de biat kültürü yerleşmişken, CHP'de ise, her üye adeta bir genel başkan havasındaydı..
-AKP'de il Başkanı ve Milletvekili öyle ulu orta eleştirilemezken, CHP de ise, İl başkanı ve Milletvekilinin uluorta eleştirilmediği an yok gibiydi..
-AKP'de öyle kavga gürültü olmazken, olsa bile bu dışarıya yansımazken, CHP'de ise dışarıya yansıyan kavgasız gün geçmezdi.
-AKP'de, parti içi yarış diye bir kavram yokken, CHP'de ise siyaset, parti içi yarış üzerine inşa edilmişti.
-AKP'de iş başına getirilen yöneticilere saygı duyulmak zorunluluğu varken, CHP'de ise iş başına gelen yöneticilere eleştiri ve muhalefet esastı.
-AKP'de ciddi çalışma esasken, CHP de ise çalışma pek sevilmezdi.
-AKP, İlçe ve Beldelere sık sık ziyaret düzenlerken. CHP ise aynı ilçe ve beldelere tabela asmak için bile zor gidilirdi.
-AKP en küçük bir programda bile hemen organize olurken. CHP ise en büyük organizasyonda yöneticilerin yarısını dahi bulamazdı.
-AKP de teşkilat ile Belediye Başkanları arasında göstermelik de olsa birlik görüntüsü varken, CHP de ise, Teşkilat ile Belediye Başkanları arasında ki husumet açık açık ortaya konurdu.
-AKP, Camilerde, Kahvehanelerde ve evlerde siyaset yapmayı severken, CHP’de ise siyaset mekânlarda yapılırdı.
-AKP seçim kazanmak için her yolu denerken, CHP ise seçim kaybetmek için ne gerekiyorsa yapar.
-AKP, toplantı üstüne toplantı yapmayı sever. CHP ise, "Kavga çıkar" endişesiyle toplantı yapmaktan kaçardı.
-AKP de esas olan yukarıdakilerin almış olduğu kararlarken, CHP de esas olan ise herkesin kendi kararıydı.
-AKP'de "Seçimin önü arkası olmaz. Büyüklerimiz bilir" düşüncesi varken, CHP'de ise önseçim isteği kaçınılmazdı.
-AKP'de adaylar açıklanınca, herkes o aday etrafında toplanırken, CHP'de adaylar açıklanınca ilk tepki partililerden gelirdi.
-AKP'de geçmişi kurcalama huyu yokken, CHP de ise, geçmişle ilgili bol bol kuyruk acısı vardı.
-AKP'de görevden alınan köşesine çekilip  giderken, CHP'de görevden alınan ortalığı yakar giderdi.
-AKP'de “Gelen ağam giden paşamdır” düşüncesi hakimken, CHP'de giden de gelen de makbul bulunmaz ve eleştirilirdi..
Şu son birkaç aylık sürece bakıyoruz da, AKP özelliklerini tek tek kaybetmeye başladı.
AK Partililer artık konuşuyor.
Eleştiriyor açık açık yargılıyor.
Adeta biat bir tarafa bırakılmış, kuyruk acıları orta yere serilmeye başlanmış.
Hiçbir AK Partili eskisi gibi düşünmüyor, eskisi gibi davranmıyor.
Kısaca söylemek gerekirse, AK Parti’nin içine bildiğiniz CHP kaçmış gibi adeta…


.....


Kadro var mı kadro?


İktidar partisi düşüşte,CHP özellikle mahalli seçimler sonrasında bir çıkış yakaladı.
Bunu “İktidar CHP’ye geliyor” diye yorumlayanlar var.
Bu yorumlardan hareketle CHP’nin havalara girme sürecini gözlemleyebiliyoruz.
Hadi varsayalım denilen oldu.
İktidar CHP’ye geliyor ya da geldi.
Peki CHP buna hazır mı?
Hiç zannetmiyoruz.
Zira…
CHP’de bunun hazırlığı yerine “İktidar bize geliyor” havasının yaşandığını görüyoruz.
Demek istediğimiz şu:
İktidar kadro işi…
Yarın, ayağına iktidar geldiğinde CHP’nin kabineye koyacağı bakanlardan tutun da, kurum ve kuruluşların genel müdürlerine, örneğin Malatya Tapu Müdürlüğü’ne koyabileceği isimler var mı?
Tüm kurum ve kuruluşların sadece üst yöneticilerinden oluşan bir kadro kurmaya kalksanız, elinizde 1-2 milyon sayıda bir kadroya ihtiyacınız var.
Bu var mı?
Hiç zannetmiyoruz, çünkü böyle bir hazırlık yok.
Eğer ülkeyi tüm kurum ve kuruluşlarına hakim bir şekilde yönetecekseniz, elinizde bu yönetimi gerçekleştirecek liyakatli ve yeterli sayıda kadro lazım.
Eğer o kadro yoksa, iktidar eğer gelecekse, geldiği gibi de gider.
Ne olduğunu bile anlayamazsınız…


.....


“Bana ne” diyerek intikam almak…


Eskişehir'in içinde bulunduğu ve her ortamda sıkıntısını içinde yaşadığı bazı sorunlar var.
Bu sorunlar aslında çözülemeyecek sorunlar da değil.
Ancak bu sorunlar çözülmüyor.
çözülememesinin nedeni imkânsızlıklar falan da değil.
Tek neden "Bana ne" zihniyeti.
örneğin;
Eskişehir'in yaşadığı ve her geçen gün de aran bir Trafik sorunu var.
Aslına bakarsanız bu sorun bu şehirde yaşayan herkesin sorunu.
Dolayısıyla bu sorunu çözmek için her kurumun taşın altına elini koyması lazım.
Ancak, ne böyle bir düşünce var, ne de böyle bir çalışma…
-"bana ne… Trafik belediyenin halletmesi gereken bir konu. Nasıl bu hale getirildiyse, bu hale getiren düzeltsin" denilebiliyor.
Netice olarak….
Eğer bu gün Eskişehir bazı sorunları yaşıyor ve bu sorunları çözemiyorsa…
çözülemeyen sorunlar da vatandaşa her geçen gün eziyetin daha da büyüğünü çektiriyorsa…
Bunun temelinde "bana ne" anlayışı var.
İşte bu anlayış nedeniyle bu şehirde bu çileyi çekiyoruz.
Bize bu çileyi çektirenler de, güya birbirlerinden intikam alıyorlar.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi