Zaman zaman bu köşede “AK Parti’nin içine CHP kaçmış” saptamasını boşuna yapmıyoruz.
Sahiden de AK Parti, CHP’nin yıllardır değişmeyen bazı özelliklerini kaptı iyi mi?
Nasıl ki CHP’de yıllardır siyaset yapan isimler değişmiyor, AK Parti’de de aynısı olmaya başladı.
Nasıl ki CHP’de yıllardır siyaset yapanların birbirlerine karşı kuyruk acısı oluştu, AK Parti’de de siyaset yapanlar birbirlerine karşı aynı kuyruk acısının sahibi oldu.
Nasıl ki CHP’de yıllardır siyaset yapanlar karşısındakini eleştirdiği kadar defolu, işte AK Parti’de siyaset yapanlarda da “Karşısındakini eleştirdiği kadar defolu” imajı oluşmaya başladı.
Nasıl ki CHP’de her şey 100-200 kişi etrafında dönüyor, AK Parti’de de aynısı olmaya başladı.
İşte bu yüzden AK Parti, bildiğiniz CHP gibi oldu.
ön planda olan isimler, partinin kuruluşundan beri hep ön planda olan isimler.
Delegeler, yöneticiler, temsilciler hep aynı.
Herkesin partideki bir başkasıyla yaşadığı bir sıkıntı ve bu sıkıntıdan kaynaklanan bir hesabı var.
Partideki herkes bırakın “küçük olsun benim olsun” demeyi, “Yeter ki o olmasın, ben olmamaya razıyım” düşüncesinde.
Parti içinde oluşan grupların sürekli değiştiği, herkesin birbirini şikayet ettiği, herkesin birbirine diş bilediği bir durum yaşanıyor AK Parti’de…
Kulağımıza kadar gelenlere bakılırsa bu durum, partinin genel merkezi tarafından da tespit edilmiş, raporlanmış ve müdahalede bulunulmasına karar verilmiş bir durum.
Yine kulağımıza gelenlere göre, söz konusu müdahalenin zamanı da, kongre zamanı olarak belirlenmiş…
Sonuç olarak diyeceğimiz şu ki; AK Parti’de kongrelere kadar herhangi bir müdahalede bulunulmayacağı, atanan yönetimlerin kongrelere kadar görevlerini sürdüreceği, bunun zaten tüzük gereği olduğu,  fakat kongrelere bir müdahalenin geleceği yönünde işaretler var…
İşte bu işaretler çerçevesinde AK Parti’nin başına yeni ve bilinmedik isimlerin gelmesi, en azından beni şaşırtmayacak.

Zira…
Yukarıdakiler, sokaktan çevrilen alakasız isimlerle bile, yüzde bir de olsa, başarılı olma ihtimali varken, mevcutlarla milyonda bir bile başarılı olunamayacağının farkına varmış gibi…

.....

Ahlaktan bi haber olanlar!

Almanya’da çekilmiş bir fotoğraf.
Sosyal medya üzerinde dolaşıp duruyor.
üretici, kendi mahsullerini sandıklara doldurup, yol kenarına kasalarla sıralamış.
üzerine de tane fiyatlarını yazmış.
Bir de kumbara benzeri bir kutu bırakmış oraya.
Yolda durup alanlar, parasını bu kutuya bırakıp yollarına devam ediyormuş.
Başında kimse yok anlayacağınız.
Enteresan olan, günün sonunda alınan ürünün değeri kadar kumbarada paranın birikmiş olması.
Hırsızlık yok.
Emek zayi etmek yok.
Alın terine ihanet yok.
Vallahi ne söyleyelim?
Okuyunca kul hakkı yiyenler geldi aklımıza…
Sürekli dinden imandan bahsedip, aksini yapanları düşündük.
“Allah var” diyen ama yokmuş gibi yaşayan…
Kendini dindar gösterip, ahlaktan bi haber olan tanıdıklar geçti zihnimizden.
Daha neler neler?
Camiden ayakkabı çalanlardan tutun da yardım paralarını iç edenlere, yetim hakkı yiyenlere kadar hepsi geçti aklımızdan…

.....

Eskişehirli de Eskişehirliyi kazıklamasın ama…

Eskişehir Sanayi Odası, Eskişehir’in alışverişine kazanç ve dinamizm katacak 'Eskişehir'den satın al, Eskişehir Kazansın' isimli projesini hayata geçirdi.
Projeyi kısaca özetlemek gerekirse:
www.eskisehirdensatinal.com adresi ile bir platform oluşturuldu. Bu platform tedarikçi ve satın almacıları buluşturacak.
Böylece…
Eskişehir’deki işyerlerinin her türlü ihtiyacı, Eskişehir sınırları içerisindeki üretici, esnaf ve sanayiciden karşılanacak.
Böylece para Eskişehir’de kalacak, Eskişehir kazanacak…
Buraya kadar her şey güzel.
Son derece güzel hazırlanmış ve hem şehre hem de şehir üretenlerine faydalı olacak bir proje.
Ancak…
Umarız birileri, sırf “Eskişehirli Eskişehir’den satın alsın” projesini bir mecburiyetmiş gibi algılayıp, “Nasıl olsa benden alacaklar” güvencesine kapılıp, bunun rahatlığını yaşayarak, fiyatları arttırmaya falan kalkmaz.

Zira…
Benzeri bir olayı bizzat yaşamışlığımız vardır Eskişehir’de…
Eskişehir Organize sanayi bölgesinde yatırım yapan bir dostumuz, üretimde kullanacağı bazı ihtiyaçlarını Eskişehir’den karşılamak istemiş.
Aynı bölgede bulunan birkaç firmayı aramış…
Başta ilgilenmemiş, fiyat dahi vermemişler…
Israrla arayınca da, aralarından iki-üç kat fazla fiyat çeken olmuş…
-“Mecburen başka şehirlerden, hem de Eskişehir’de verilen fiyatların yarısı fiyatında almak durumunda kaldım” demişti…

Diyeceğimiz o ki:
Eskişehirli Eskişehir’den satın alsın elbette ama Eskişehir’deki de Eskişehirliyi kazıklamasın…

.....

Ne ekonomiymiş ama…

önce seçim ekonomisi…
Sonrasında darbe ekonomisi…
Ardından Savaş Ekonomisi…
Sonra yine seçim ekonomisi…
Şimdi de faz ekonomisi…
Tüm bunlar 2-3 yıl içinde oluyor…
Başka ülkelerin 60 yılda yaşadığı olayları biz neredeyse bir-iki ay içinde yaşar olduk…
Darbe, savaş, seçim ekonomileri derken, huzur ekonomisine bir türlü geçemiyoruz ülke olarak…
O yüzden…
Ticaret yapanlara, sanayici olup, üretim yapanlara Allah gerçekten sabır versin…
Durun bir dakika!
çalışan, emekli, esnaf, köylü mü dediniz?
Onlar zaten sabır taşına döndü de, çatladığından kimse haberdar değil…