1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Aynı sözleri ısrarla tekrarlaması bile güzel bir gelişme...




Adaylığının açıklanmasının hemen sonrasında ziyaretimize gelmişti Burhan Sakallı.
İlk ziyaretlerinden birini yapıyordu gazetemize.
Henüz partisinin Odunpazarı ve Tepebaşı belediye başkan adayları belli olmadığı için resmen başlamamıştı seçim kampanyasına.
Ziyaretler yapıyordu gün içinde.
Uzun uzadıya sohbet etmiştik karşılıklı.
Anlatmaktan ziyade dinlemek isteyen bir hali olduğunu sezmiştik.
Sohbet sırasında Eskişehir'deki AK Parti ile ilgili bir değerlendirmede bulunmamızı isteyince, şöyle bir tespitte bulunmuştuk:
-"Kurulduğu günden bu yana Eskişehir'deki AK Partinin seçilmişleri ve aktörleri bu şehirde yaşayanların taleplerini hiç dikkate almadı. İsteklerinin gerçekleşmesi için hiç çaba harcamadı. Şehirde yaşayanların oylarıyla seçilenler, bu şehirde yaşayanların isteklerini Ankara'ya dayatma yerine, tam tersine Ankara'da bulunanların masa başında aldığı kararları Eskişehir halkına dayatmaya kalktı. O yüzden biri çıkıp 'Bu şehirde yaşayanların istemediği hiç bir şey yapılmayacak, Ankara'dan dayatılmayacak' demedikten sonra kimin seçildiğinin hiç mi hiç önemi yok "
Bu tespitimizle ilgili örnek olması açısından da, Eskişehirlilerin tepkilerine rağmen Hatboyu'nda yapılan ucube düzenleme ile yeni stadyumun bulunduğu yere yapılması isteğinin kaale dahi alınmayışını anlatmıştık.
-"Bu tespitinde haksız sayılmazsın" demişti Burhan Sakallı.
Ardından da...
-"Benim başkanlığımda, bu şehirde yaşayanlara istemedikleri hiçbir dayatma olmayacak. Bunun sözünü samimiyetle veririm" demişti.
Ertesi gün söylediklerini bu sütunlarda yazmış fakat "Bunu söyledi söylemesina ama seçildiğinde bu söylediğini yapabilir mi çok da emin değiliz" yorumunda bulunmuştuk.
Aynı sözleri, yani  "Benim başkanlığımda, bu şehirde yaşayanlara istemedikleri hiçbir dayatma olmayacak. Bunun sözünü samimiyetle veririm" sözlerini, geçtiğimiz günlerde termik santral ile ilgili sorulan bir soru üzerine tekrarlamış olmasını önemli bulduk.

Burhan Sakallı seçilmesi halinde bu söylediğiyle ilgili nasıl bir direnç gösterir bilemiyoruz.
Ankara'ya gerçekten  "Şehrimde yaşayanlar böyle istiyor. Sizin dayatmanız değil, şehir halkının istediği olacak" der mi, gerçekten bilemiyoruz
Fakat...
Bu konuda dediğini yaptıramayacak olsa bile bu konuda kararlı olduğunu sürekli dile getiriyor olması bile güzel bir gelişme olsa gerek...
....




Bu rahatlık birilerine batacak galiba…



CHP’lilerle konuşuyoruz.
Konu: Seçimler.
-"Biz çok rahatız valla. çünkü üç belediyenin de üçünü alıyoruz. Tek endişemiz, diğer ilçelerin de 5-6 sını alarak mecliste çoğunluğu sağlamak" diyor.
Ardından da ekliyor…
-"Bak Yılmaz Büyükerşen’e, belki de en az asıldığı seçim bu. Kapı kapı öyle çok gezmiyor. Zira, üç belediyenin üçünü de kazanacağını kendi de çok iyi biliyor" diyor.
Dediğinde haklı mı değil mi tartışılır.
AK partililerle konuşuyoruz bu kez…
-"Biz rahatız. Artık Belediyeler bizim. 20 yıllık büyükşehir de artık AK Belediye" diyor.
Ardından da ekliyor…
-"çok çalışıyoruz. Ama her gittiğimiz yerde gördüğümüz teveccüh bizi rahatlatıyor. Yaptırdığımız ve seçimi kazandığımıza yönelik rakamlar var elimizde. Eskişehir’de bu işi bitirdik sayılır. Seçim gününün gelmesini ve Belediye yönetimlerimizin başlamasını bekliyoruz" diyor.
Dediklerinde haklı mı değil mi o da tartışılır.
İki parti de kazanma konusunda büyük bir rahatlık yaşıyor.
Ancak…
Bu rahatlık sadece bir tarafa yarayacak gibi.
Kaybedenler için bu rahatlık pek de iyi sonuç doğurmayacak.

....

Yine bir ton para saçılacak sağa sola...


Seçim var diye…

Seçimi kazanacağız diye…

Partiler de adaylar da etrafa para saçacak her seçim olduğu gibi…

Düzenlenen yemekleri, giydirilen araçları, yapılan reklamları falan bir düşünün.

Dünyanın parası…

Ya liderlerin düzenlediği mitingler?

Hepsi bir ton para tutacak…

Kamu araçları, kamunun helikopterleri, kamunun personeli dünyanın parası…

İddia ediyorum ki, önümüzdeki seçim için partilerin ve adayların harcadıkları para ile her şehri en az 3-4 fabrika yapılır.

Belki daha da fazla…

Şimdi birileri çıkacak “İyi de o harcanan paralar piyasayı canlandırıyor. Birilerinin cebine para giriyor, çoğu insan bu işten ekmek yiyor. Olmasın mı yani? Seninki de iş mi yani?” falan diyecektir…

Doğru…

Bu harcanan paralar birileri tarafından kazanılıyor, bu işten de pek çok insan ekmek yiyor. Piyasa hareketleniyor…

Ama…

Ben yine de “Fabrika” derim “üretim” derim…

Hiç olmazsa o fabrikalar üretim yapar, üretim için istihdam sağlanır, katma değer yaratılır, ülkeye döviz kazandırılır, piyasa canlanır, para dönüşü olur.

Sürekli iş, sürekli aş, sürekli üretim olur…

30 Mart gecesi bu harcanan paraların hiçbir anlamı olmayacak…

Ancak…

üretim yapan, istihdam sağlayan, katma değer yaratan, piyasayı da canlandıran fabrikalar da olmayacak…

Uçup gittiğini anlayacağız o harcanan paraların.

üstelik bize, hepimize aitparaların...


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi