1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Ben böyle gördüm...

 


Organize Sanayi Bölgesi seçimleri yapıldı önceki gün.


Kazananı, kaybedeni, kazananın nasıl kazandığını, kaybedenin niçin kaybettiğini falan yazmayacağız elbette.


Belki de çoğu kişinin fark etmediği bir durumu anlatacağız size…


Seçimlerde Celalettin Kesikbaş ve ekibi ile destekçisi olan sanayiciler KIRMIZI renk kravat takmıştı.


Nadir Küpeli ve ekibi ile destekçisi olan sanayiciler ise SİYAH renk kravatla geldiler salona…


Yani…


Seçimin yapıldığı genel kurul salonunun her köşesinde Eskişehir’in renkleri vardı.


Her ne kadar iki taraf ve bir yarış söz konusu olsa da…


Aynı salonun içinde Siyah Kırmızıyı, Kırmızı Siyahı tamamlıyordu adeta…


Aslında bu iki rengin bir araya gelmesiyle anlamlı oluyordu mesele…


Tamam. Bir kazananı bir de kaybedeni vardı seçimin ama…


Bu şehir için önemli ve gerekli olan, kazanan ve kaybedenden öte, o iki rengin bir araya gelmesi, gelebilmesiydi.


Evet…Bir seçim bitti (Organize sanayi Bölgesi seçimi), yeni bir seçimin süreci başladı(Sanayi Odası Seçimi)


Ne diyelim?


Gönül istiyor ki Sanayi Odası Seçimlerinde her iki tarafın da kravatları KIRMIZI-SİYAH olur…


.....


 


Şu sıralar bir hayli çoğaldılar.


 


Onları; bir partinin adayı konuşma yaptığı sırada, ya da siyasi bir tartışmanın olduğu ortamda,  bir köşede sessizce otururken görebilirsiniz.
Ya da, bir mitinginde veya siyaset konuşmaları esnasında, kalabalıktan kendilerini soyutlamış, sadece konuşulanları dinliyor halde de görebilirsiniz.


Ellerinde her hangi bir partinin bayrağı kesinlikle yoktur.
Partili ya da partinin destekçisi gibi algılanmamak için ön sıralarda da olmazlar.
Gördükleri ve dinledikleri isimlerle ilgili herhangi bir yorumda asla bulunmazlar.
Siyasi içerikli konuşmalar sırasında söylediklerini hiçbir tepki vermeden dinlerler.
Söylenen sözler karşısında, ne onay verdikleri görülmüştür ne de tepki verdikleri.
Sadece olup biteni izleyip, sadece söylenenleri dinlerler.
Elbette kendilerince bir siyasi fikirleri vardır.
Beğendikleri, takdir ettikleri görüşler ve liderler vardır.
Ama asla renk belli etmezler.
Korktukları için ya da tartışma başlatacak olmaktan çekindikleri için değil, siyaseti kendi içlerinde, kendi doğrularıyla yaşamak için böyle davranırlar.
Siyasette "Sessiz çoğunluk" diye adlandırılan kesimden bahsediyoruz.
Hani şu her siyasi aktiviteyi kenardan ve sessizce izleyenlerin oluşturduğu topluluktan…
"Kararsız" mış gibi görünürler dışarıdan bakıldığında.
Her birinin her şeyden haberi vardır aslında…
Söylenenlere hak vermiş gibi görünürler ama kesinlikle hak vermezler.
Onaylıyormuş gibi davranırlar ama asla onaylamazlar.
En önemlisi de…
İkna edilmiş gibi davranırlar ama ikna olmazlar.
Hemen her seçimde, seçimin anahtarı onlardır.
Seçimleri kimin kazanıp kimin kaybedeceğine onlar karar verir.
Birbirlerinden tamamen bağımsız ve bağlantısızlardır sonuçta ama, benzeri düşünen ve düşüncesini kendi içinde yaşayıp kesinlikle dışarıya sızdırmayanlarla aynı davranış içinde oldukları için, büyük bir oy kitlesini oluştururlar.
Sonuç olarak…
Seçim öncesi filmin ön tarafında, sokak sokan gezip kapı kapı dolaşanlar ve meydanlarda toplanıp ellerinde bayrakları, ağızlarda parti sloganları olanlar vardır…
Ama filmin kaderini, arka planda gözlerden uzak durmaya gayret gösteren, olup biteni dinleyen, gözleyen ve asla renk vermeyen insanlar belirler.
Bu elbette bizim tespitimiz ama…
Sanki şu sıralar bu sessiz insanlar daha da bir çoğaldı.
Sanki şu sıralar, bu sessiz insanlar daha da bir sessiz gibi.


.....


Gelecekse tam demokrasi gelsin.


 


Şüphesiz partiler içinde demokrasiyi en çok uygulamaya sokan parti CHP.


Ancak…


Hiçbir CHP’liye bu yetmiyor.


Demokrasi uygulanacaksa tam uygulansın istiyor büyük bir çoğunluk.
Bunu istemekte son derece de haklılar.


Şöyle ki:


Partinin üyesine milletvekili adayı tespit ettirilmiyor.


Partinin üyesi Belediye başkan adayı da belirleyemiyor.


“Neden?” diye sorulduğunda ise “Sağlıklı bir üye yapısı yok” deniliyor.


Fakat…


Bu salıklı olmadığı söylenen üyelerin belirlediği delegeler genel başkanın kim olacağını belirliyor.


Kurultayda, genel başkan seçilirken yöntem olarak çarşaf liste yöntemi kullanılıyor.


Yani…


Delegeler adaylar arasından istediğini yazıyor.
Ne kadar demokratik aslında değil mi?


Ama gelin görün ki, çarşaf liste gibi bir demokratik  yöntemin uygulandığı seçimde anahtar liste gibi çok da demokratik olmayan uygulamalar yer alıyor.


Sonuç olarak…


Yukarıda da söyledik CHP, diğer partilere oranla demokrasiyi parti içinde az da olsa uygulayan bir parti.


Ama…


Az olması yetmiyor işte…


“Olacaksa tam olmalı” deniyor…


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi