1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Biraz hassasiyet lütfen!

Şehit: vatanını veya milletini müdafaa yolunda ölen herkes için kullanılan bir tanımlamadır.
-Profesyonel veya vatanî görevini yapmakta olan askerlerden görev başında herhangi bir şekilde yaşamını yitirenler…
-Herhangi bir terörist saldırı sonucu yaşamını yitiren eğitim, sağlık, güvenlik vb. görevliler…
-Görev başında yaşamını yitiren polis, itfaiyeci vb. diğer görevliler…
İşte…
Bu kimseler, inançlarına bakılmaksızın, "şehit" olarak nitelendirilirler…
Sonuç olarak…
Nasıl, Nerede, Ne şekilde şahadete ulaştığına bakılmaksızın, hepsinin ortak tanımı “şehit”dir.
Ve nasıl, nerede, ne şekilde şahadet şerbeti içme mertebesine ulaşan şehitlerin tümüne, kalanlar tarafından saygı, minnet ve vefa borcu vardır.
Aynı amaç uğruna, vatanını ve milletini müdafaa yolunda can vermiş bu ülkenin kabrlerii öpülesi her şehidi, aynı saygıyı, aynı minneti, aynı vefayı ve aynı değeri görmelidir.
öncelikle bu yazıyı niçin yazma gereği duyduğumuzu anlatalım:
önceki gün, Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç’ın Muharip Gaziler Derneği ile Harp Malulü Gaziler Şehit Dul ve Yetimleri Derneği üyelerine vermiş olduğu yemeğe iştirak ettik.
Şehit aileleri ve yakınları ile sohbetler etme imkanı bulduk.
Sohbet ettiğimiz her şehit ailesi ve yakınının, şehitler arasında yapılmak istenen ayrımdan dolayı üzüntülü ve tepkili olduklarını gözlemledik.
Hatta.
Bazı şehitlerin, diğer şehitlerin önüne geçirilmesi gibi bir duruma içerlediklerine şahit olduk.
Yukarıda da söylediğimiz gibi…
Şehit: vatanını veya milletini müdafaa yolunda ölen herkes için kullanılan bir tanımlamadır.
Aynı amaç uğruna, vatanını ve milletini müdafaa yolunda can vermiş bu ülkenin kabirleri öpülesi her şehidi, aynı saygıyı, aynı minneti, aynı vefayı ve aynı değeri, aynı eşitlikte görmelidir.
Aksi bir davranış, toplum vicdanını da ortak değerleri de yaralar…
Bu meselede biraz hassasiyet lütfen!
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,

Bir kişi daha görse mutlu oluruz…

Kılıçdaroğlu’nun Sivrihisar’da yaptığı miting sonrasında Sivrihisar belediye Başkanı Hamid Yüzügüllü ile konuştuk.
Mitingi sorduk önce.
-“şimdi benim bir şey demem doğru olmaz” dedi önce.
Ardından da…
-“Miting için Sivrihisar’a gelenler oldu. İçlerinde ilk defa gelenler vardı. Biz İlçemizi tanıtmak için yoğun çaba sarf ediyoruz. İlçemizi bir kişi daha fazla görse mutlu oluruz” dedi.
Ardından…
Miting için Sivrihisar’a hayatında ilk kez gitmiş olan bir-iki kişiyle de konuştuk.
Onlar da Sivrihisar’ı görmekten, İlçenin önemli tarihi unsurlarını tanımaktan ve sokaklarında gezmekten son derece keyif aldıklarını söylediler.
Dün yazmıştık.
-“Sivrihisar mitinginin CHP’ye katkısı olur mu bilemiyoruz ama Sivrihisar’a katkısı olacağından şüphemiz yok” demiştik.
Galiba söylediğimiz doğru çıktı…


***


Böyle mi yapmak lazım?
Litvanya’nın başkenti Vilnius’ta, Belediye Başkanı Arturas Zuokas askeri bir tankın üzerine binmiş.
Araçlarını yanlış yere park den şoförlere bir ders verme adına, bisiklet yolu üzerine konulan son model bir aracın üzerinden “Sen misin bunu buraya koyan” diyerek geçivermiş.
üzerinden geçip dümdüz ettiği son model aracı çektirdikten sonra da kırılan camlarını, eline aldı süpürge ile bir güzel temizlemiş.
İnternette anlattığımız olayın videoları mevcut.
Gelelim Eskişehir’e.
Durulmaz tabelası altında park etmiş araç var.
Kaldırım üzerine park etmiş araç var.
Yolun ortasına bırakılıp giden araç var.
özürlüler için ayrılan yere park eden araçlar var.
Otoparkta bile, iki kişilik yere çapraz park eden araç var.
Sokak dönüşlerine, çocuk oyun alanının ortasına, yeşil alan üzerine park eden onlarca araç var.
İnsan bunları görünce “Acaba Litvanya Belediye Başkanı gibi biri tank üzerine binip, bu araçların üzerinden geçse mi?” diye düşünmüyor değil hani…
,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,
Şimdi bu hikaye çok anlatılıyor.

Süleyman Demirel bir seçim öncesi Bursa’ya gider.
Etrafına bakınıp durur gün boyunca.
Birilerinin dikkatini çeker bu durum.
Sorarlar Demirel’e “Ne arıyorsunuz efendim?” diye.
Demirel “İhsan Sabri çağlayangil’i göremedim. Nerelerde o?” diye sorar en sonunda.
Kanada’dan davet aldığını ve o ülkeye gittiği söylenince, Demirel elini çenesine götürür ve “Seçimlerde oyu Kanadalılar vermeyecek ki. Bursalılar verecek.” der.
Şu sıralar Eskişehir’deki AK parti çevresinde bu hikaye anlatılıyor.
Hikayenin “Referandum kapıya gelip dayandı ama…” dedikten sonra anlatılması, galiba ince de bir mesajı içeriyor…


***


Biraz da gülmek lazım

Trafik polisi Temelin kullandığı arabayı durdurur ve:
-Sizi tebrik ederim beyefendi, bu günkü kontrollerimizde emniyet kemeri takan tek sürücü sizsiniz bu yüzden size üçüyüz milyon lira ödül vereceğiz, ne yapmayı düşünüyorsunuz, demiş. Temel:
-Hemen cidup bi ehliyet alacağım demiş.
-Ne! senin ehliyetin yok mu? demeye kalmadan yandan Fadime söze girmiş:
-Siz ona bakmayin memur bey içince hep böyle sapıtıyi
Polis iyice sinirlenmeye başlamış.
Derken arkadan dursun:
-Ula ben size demedim mi çalıntı arabayla yola
çıkmayalım başımıza bi iş gelir diye.
Trafik polisi iyice zıvanadan çıkmış ve bagajdan idris
atlamış:
-Noldi uşaklar geçtik mi siniri?

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi