1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bizim meclisi de kapatsak ne kadar kar ederiz?

İsviçre'de Federal Meclisi'in üst kanadı Eyaletler Meclisi gündem yokluğu nedeniyle kapılarını açmamış.


üstelik…


Meclis, daha önce de kapılarını tartışılacak gündem olmadığı için açmamış.


Eyaletler Meclisi Başkanı Karin Keller-Sutter, İsviçre medyasına göre, meclise danıştıktan sonra oturumu açmanın gereksiz olacağına karar vermiş.


İsviçre'de meclis gündem olmadığı halde kapılarını açmak yerine kapalı kalarak aynı zamandan harcamalardan tasarruf etmiş.


çünkü…


46 üyeli meclisin her bir üyesinin meclise günlük maliyeti 735 İsviçre frangıymış.


Bu yıl iki kez kapılarını kapatan meclisin 67 bin İsviçre frangı tasarruf sağladığı ortaya çıkmış.


İsviçreli bazı parlamenterler tasarruf ile sonuçlanan bu uygulamadan sonra gelecekte meclisin önemli bir meselenin olmadığı bütün günlerde benzer şekilde kapalı tutulması görüşünü savunmuş...


Haberi okuyunca aklımıza 2 soru geldi…


1-Bizim ülkemiz de gelecekte böyle olur mu?


2-Bizim Meclisi de kapatsak ülke olarak kim bilir ne kadar kar ederiz?


***


Ne olacak bu eğitimin hali?


 


Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Haydar Urfalı ile Türk sağlık Ben Şube başkanı Hüseyin Kararman geldi gazeteye başsağlığı için…


üzüntümüzü paylaştılar önce…


Ardından, Eğitim ve Sağlık alanında yaşanan sıkıntılara ilgili bir süre sohbet ettik…


Tahmin edileceği üzere, Eğitim sendikası başkanı Haydar Urfalı’nın en çok karşılaştığı soru “Ne olacak bu Eğitim’in hali?” sorusuymuş.


-“Neredeyse her gün birkaç kez bu soru ile karşı karşıya kalıyorum” dedi.


Soranların hepsine aynı cevabı veriyormuş Urfalı…


Yani…


-“öğretmen kökenli biri Milli Eğitim bakanı koltuğuna oturmadan, Eğitim düzelmez, düzelemez” cevabını veriyormuş…


Urfalı bu söylediklerini destekler mahiyette:


-“Hekim olmayan birinin sağlık Bakanı olduğunu duydunuz mu? Ya da Hukuk okumayan birinin Adalet Bakanı olduğunu biliyor musunuz? Bilemezsiniz. çünkü yok. Ama milli Eğitim Bakanlığını yıllardır üstlenenlerin hiçbiri öğretmen kökenli değil. Avni Akyol’dan bu yana hiç olmadı. Belkide eğitim sisteminin yaşadığı sıkıntıların temel çıkış noktası burasıdır” Diyerek sözlerini tamamlıyor…


Siz nasıl değerlendirirsiniz bilemiyoruz ama…


Haydar Urfalı’nın yaptığı tespit bize doğru geldi…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Demokrasi disiplindir…


 


CHP geçtiğimiz gün tüzük kurultayı yaptı.


Kurultaya Eskişehir’de katılanlardan biri olan Tepebaşı Belediye Başkanı Ahmet Ataç ile konuştuk neler olup bittiğini…


Anlattı alınan kararları…


Gençlik kotasının arttırılmasından, yüzde 85 önseçim yapılmasına, Cumhurbaşkanı adayı ile belediye başkan adaylarının PM tarafından belirlenmesinden, genel başkan adaylarının toplayacağı imza oranının yüzde 5’e düşürülmesine kadar alınan kararların olumlu olduğunu söyledi önce…


Ardından…


Yine kurultayda, Esas ve Destekçi üye modeli ile 2 kez seçim kaybeden genel başkanın görevden ayrılması konularının kabul edilmediğini ifade etti.


Hem kurultaylar öncesinde, hem de kurultaylarda, özellikle genel başkana yöneltilen ağır eleştiriler biraz canını sıkmış Ahmet Ataç’ın…


-“Elbette eleştiri yapılacaktır. Biz özellikle AK Parti gibi değiliz. Bizden kimse biat beklememeli. Ancak parti içinde, eleştirinin de bir dozu, nezaketi ve zerafeti mutlaka olmalı” diyor…


Devamında da:


Bir takım eleştirilerin haddini aşan suçlamalara dönüştüğünü belirterek “ Demokrasi aslında disiplindir. Uzun yıllar demokrasi bu tanımla anıldı, anlatıldı. Biz ne yazık ki bu tanımı unuttuk. Unuttuğumuz için de demokrasiyi, herkesi her şekilde eleştiririz olarak yorumlamaya başladık. Bu aslında doğru değil. Eleştireceğiz ama bu eleştirimiz sınırları kesinlikle aşmayacak” diyerek tamamlıyor sözlerini…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


2 dönem önergesine destek verdim…


 


CHP tüzük kurultayında Muharrem İnce ile arkadaşlarının vermiş olduğu bir önerge vardı.


-“üst üste 2 seçim kaybeden genel başkan görevden ayrılsın” maddesi…


Kurultayın, CHP tüzüğünde yer alması istenen belki de en önemli maddesiydi bu.


Söz konusu madde 120 oy alabildi.
Yani…


Bu önergeyi verenler dahi sahip çıkmadı maddeye.


Odunpazarı Belediye Başkanı Kazım Kurt ile konuştuk…


Kazım Kurt’un tüzük kurultayında, yukarıda sözünü ettiğimiz önergeyi desteklediğini duyduğumuzda şaşırdık.


-“Destekledim elbette” deni önce…


Ardından da:


-“Genel başkanı destekleyen, genel başkanın yakınında olan biri olarak ben, bu maddenin tüzükte yer alması için destek ve oy verdim. Her alanda başarısız olanların, bu genel başkan için de il başkanı için de geçerli olacak şekilde görevlerinden ayrılması gerektiğini düşünüyorum. Fakat gelin görün ki, önergeyi verenler verdiği önergelerine sahip çıkamadılar” diye konuştu…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


Biraz da gülmek lazım


 


Kilisenin papazı, her pazar kasabadaki ahalinin günah çıkartmasını dinler ve de onlara yol gösterirmiş. Bir gün başka bir kasabadan hafta sonu için çağırmışlar. Papaz hem gitmek istiyor, hem kiliseyi kime bırakacağını bulamıyormuş. Sonunda kilisenin tam karşısındaki sinagoga gidip, kasabanın hahamına demiş ki:
- Haham efendi, bu hafta sonu bir yere gitmem gerekiyor. Ben gelene kadar kiliseye de bakabilir misin?
Haham bu teklif karşısında şaşırmış:
- Nasıl olur, ben sizin kuralları hiç bilmem ki.
- Ben vaaz verdikten sonra sana öğretirim, çok kolay, bir iki kere beraber günah çıkartanlara nasıl cevap verdiğimi görsen hemen anlarsın.
Haham da Tanrı katında bir din adamına yardım edeceği için boynu bükük kabul etmiş. Pazar günü papaz ile haham birlikte odaya girip günah çıkartmaya gelen birinci kadını dinlemişler:
- Muhterem peder.
- Evet yavrum.
Papaz ile kadın arasındaki konuşmaları sessizce dinleyen haham not alıyormuş. 
- Muhterem peder, ben tam üç kez zina işledim, ama çok pişmanım. Bana bir yol göster de bu günahtan arınayım.
- Yavrum, Kudüs tarafına dön ve Meryem anaya bir dua oku, çıkarken de kumbaraya 100 dolar at, günahından arınmış olursun.
Ve kadın papazın dediğini yapmaya gitmiş. Derken bir başka kadın gelmiş:
- Muhterem peder.
- Efendim kızım?
Haham yine dinliyor ve not alıyormuş.
- Muhterem peder, ben tam üç kez zina işledim, ama çok pişmanım. Bana bir yol göster de bu suçlardan arınayım.
- Yavrum, Kudüs tarafına dön ve Kutsal bakire Meryem anaya bir dua oku, çıkarken de kumbaraya 100 dolar at, günahından arınmış olursun.
Kadın teşekkür edip, papazın dediğini yapmaya gitmiş. Papaz, not alan hahama dönerek sormuş:
- Anladın değil mi haham efendi?
- Anladım papaz efendi.
Papaz arabasına binip, yola çıkmış. Haham papazı uğurladıktan sonra, kiliseye bir günahkar kızın geldiğini görünce, papazın yerine oturmuş. Günah çıkarmaya gelen kız seslenmiş:
- Muhterem peder.
Haham da papazdan öğrendiği gibi cevap vermiş:
- Evet yavrum.
- Muhterem peder, ben bir kez zina işledim, ama çok pişmanım. Bana bir yol gösterin de bu suçlardan arınayım.
Haham biraz düşündükten sonra demiş ki:
- üzülme yavrum, şu anda bir kampanyamız var. Sen git, iki zina daha işle, sonra gel, Kudüs tarafına dön ve Meryem anaya bir dua oku, çıkarken de kumbaraya 100 dolar at, günahından arınmış olursun!..


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi