Bizimkiler tam yetkili…
-Parti üyesi delegeye “Beni, benim isteklerim doğrultusunda temsil et” diye yetki verir…
-Parti delegesi, parti yönetimine…
-Parti yönetimi, genel başkana…
-Oda, Dernek, Kulüp üyesi, başkan ve yönetime…
-Vatandaş, Belediye başkanları ve Milletvekillerine
-Seçmen ise ülkeyi yönetenlere yetki verirken, söz konusu yetkiyi “Beni, benim isteklerim doğrultusunda temsil et” diye verir…
Yani…
Verilen her yetkide, yetki verenin ortaya koyduğu bir şart vardır aslında…
O şart; “sana yetkiyi veriyorum ama sen bu verdiğim yetkiyi kullanırken önce benim isteklerimi, çıkarlarımı ve düşüncelerimi dikkate alacaksın” şartıdır…
Ama-fakat-lakin…
Her şey yetkiyi alıncaya kadardır bizim ülkemizde…
Yetkiyi eline alanlar, bu yetkiyi kullanırken, kendisine bu yetkiyi verenleri dikkate dahi almaz…
Yetkiyi canı nasıl istiyorsa, işine nasıl geliyorsa ve hiç kimse umurunda olmadan kullanır…
Kendisine yetki verenlere “siz nasıl düşünüyorsunuz? Ben şimdi ne yapayım? Nasıl bir karar vereyim?” diye sormayı fuzuli bulur.
Hiçbir zaman yetkiyi veren adına düşünmez…
çünkü…
O artık kendince tam yetkilidir…

.....

Kulağımıza geldi işte!

Yazıyı okuduğunuzda şimdi bana kalkıp “İşi gücü bıraktın dedikodu mu yazıyorsun?” falan diyeceksiniz ama ne yapalım? Dedikodu da olsa duyum duyumdur.
Efendim! İki ayrı konu geldi kulağımıza.
Birincisi: Bundan bir süre önce Organize Sanayi Bölgesinde bir toplantı yapılmış. Toplantı, Eskişehir’e serbest bölge kurulmasına yönelik fikir alışverişinde bulunulmasına yönelik bir toplantıymış.
Vali de katılmış toplantıya Büyükşehir belediye Başkanı da…
Büyükşehir Belediye Başkanı toplantıda biraz fazlaca konuşunca Vali kızmış ve toplantı sonlanmış.
Kulağımıza gelen ikinci konu ise; malum CHP’de kongreler süreci var.
Delege seçimleri yapılıyor.
Bu her defasında olduğu gibi bir yarış vaziyeti almış durumda.
İşte bu yarış devam ederken, bir belediye başkanına ait olduğu söylenen ses kayıtları CHP genel başkanına götürülmüş.
Söylenenlere göre belediye başkanına ait ses kayıtları Kılıçdaroğlu’na da dinletilmiş.

Başka da dedik ya…
İster “dedikodu” deyin, ister “Aslı astarı yok” deyin. Kulağımıza geldi işte!

.....

En azından ucundan kıyısından tutabileceğiz…

Yapay zekanın sözlük anlamı, bilgisayar kontrolündeki bir robotun veya bir bilgisayarın birtakım aksiyonları insana veya bir diğer deyişle zeki canlılara benzer şekilde yerine getirmesi.
Yapay zekanın geldiği son nokta ise zihin okunabiliyor ve avukatlık yapabiliyor olması.  Dahası da var…
Yapay zekanın ürünü olan robotlar masa tenisi ve platform oyunları oynayabiliyor, motosiklete binebiliyor, sekreterlik, muhasebecilik ve hatta evlerin temizlik işlerini bile üstlenebiliyorlar.
Bu konuda oldukça mesafe almış başta çin ve ABD olmak üzere çeşitli ülkeler var.
ülkemiz ne yazık ki bu konuda son derece gerilerde kalmış vaziyette.
Ancak…
Cumhurbaşkanlığı’na bağlı Dijital Dönüşüm Ofisi’nde “Büyük veri ve Yapay Zeka uygulamaları Daire Başkanlığı” oluşturulmuş.
Bu sevindirici bir haber…
Yapay Zeka konusunda ülke olarak geride kalsak da, diğer ülkeler bu konuda önemli mesafeler almış olsa da, en azından ucundan kıyısından bir şeyleri tutabilme imkanımız var…

......

Eskişehirli Orhan Barda’ya önemli görevler…

O tam bir Eskişehirli, tam bir Eskişehir aşığı…
Orhan Barda’dan bahsediyoruz.
“İstanbul” denilince Eskişehirlilerin aklına gelen neredeyse tek isim.
Eskişehirspor kongre delegesi, ESYİAD yani, İstanbul’daki Eskişehirli yönetici ve işadamları derneğinin başkanı.
Dahası…
İstanbul’da Eskişehir adına düzenlenen organizasyonları ve etkinlikleri sık sık gerçekleştiren kişi.
Yıllardır İstanbul’da, Kıyı Emniyet Müdürlüğünde görev yapmasına rağmen. Bulduğu her fırsatta kendini memleketine, yani Eskişehir’e atan Orhan barda, Cumhurbaşkanlığı kararnamesi ile, Kıyı Emniyeti Genel Müdürlüğüne, Genel müdür Yardımcılığı görevine getirildi.
Aynı zamanda, Genel müdürlüğün yönetim kurulu üyesi olarak da görevlendirildi.
Her iki görev de son derece önemli.
Yıllarını Kıyı Emniyeti Genel müdürlüğüne adamış, kurumuna önemli katkılar sağlamış Orhan Barda’nın bu görevlere gelmesine bir Eskişehirli olarak çok sevindik…
İstanbul’da, Eskişehirli ve Eskişehir aşığı bir ismin böyle önemli görevlere atanmasının, şehrimiz açısından da son derece önemli olduğunu düşünüyoruz…
Hayırlı uğurlu olsun…

.....

Biraz da gülmek lazım

Temel ve Fadime, emeklilik yıllarında bir dağ evi satın alıp orada yaşamaya başlamışlar. Ancak dağın başında gazete filan olmadığı ve Temel de her gün gazete okumak istediği için; Fadime’yi her gün arabayla kasabaya gönderip, gazete aldırtırmış. Bir gün bundan artık sıkılan Fadime, bir kerede 10 gazete birden almış; ve Temel’e her gün aynı gazetenin kopyalarını vermeye başlamış. 5. gün; Temel, Fadime’yi çağırmış. Oyununun ortaya çıktığından korkan Fadime, Temel’in yanına gitmiş. Temel konuşmuş:
-Yahu şu dünyada bazı insanlar hiç akıllanmıyor...
-Ne oldu ki Temel’im?
-Bak mesela şu herife, 4 gündür uyuşturucu kaçakçılığı yüzünden tutuklanıyordu; bugün yine tutuklanmış.