1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bu işin doğru ya da yanlış olduğunu söylemek için Einstein olmaya gerek yok ki!

 


Dünyanın en önemli dahilerinden Einstein’a bir gün sarışın bir kadın gelir.


-“Bazı olayları anlamakta zorlanıyorum. Mesela telefon ve telsiz nasıl çalışıyor? Bir türlü akıl erdiremiyorum. Siz bir dahi olarak benim anlayabileceğim şekilde bunu bana anlatabilir misiniz?”diye sorar.


Einstein: “Anlatayım” der ve başlar anlatmaya:


-“Bir köpek düşünün. Bu köpeğin arka bacakları Avrupa’da, ön bacakları da Amerika’da olsun. Siz köpeğin kuyruğunu Avrupa’da çekiyorsunuz köpek ise Amerika’da havlıyor. İşte telefonun çalışması böyle” diye izah ediyor.


Kadın “Hımm. Anladım. Peki ya telsiz?” diye sorduğunda ise Einstein:


-“Telsizde ise arada köpek yok” cevabını verir…


Telefon, Telsiz ve İnternetin nasıl çalıştığına dair olmasa da, bazı olayları tıpkı hikayedeki kadın gibi anlamakta zorlanıyoruz.


örneğin Termik Santral meselesini…


-“Yer altı kömür dolu” diyorlar…


-“Bu zenginlik orada öylece duruyor” diyorlar…


Bunun ekonomiye kazandırılması gerektiğini söyleyip, elektriğe kucak dolusu para ödediğimizden dem vuruyorlar.


-“Böylece işsizlere iş, aşsızlara aş sağlanacak” falan da diyorlar…


Santralin kurulmasından yana olanlar buraya kadar olanını söylüyor.


Bundan sonrasının yanından dahi geçmiyorlar.


Mahvolacak topraklara, bitecek tarım ve hayvancılığa, çevrenin bir daha iflah olmayacak haline, bacalardan zehir solunacağına falan hiç girmiyorlar…


En basit haliyle bile, kurulacak santral yüzünden yemyeşil bir bölgenin simsiyah bir hale dönüşeceğini dahi söylemek istemiyorlar.


Böyle söyledikleri için birçok kişiyi de inandırıyorlar.


Bunları dinleyenler “Termik Santral ne kadar faziletli bir şeymiş. Bu güne kadar niye yapılmamış?” demek durumunda kalıyor…


Bu işin ortaya çıkartacağı kar’dan daha fazla zararı olacağını basit bir şekilde anlamak ve anlatmak için Einstein gibi dahi olmaya da gerek yok…


Eğer doğadan ilkel bir şekilde bir şey kopartıyorsan, doğa da senden başka bir şeyi kopartır alır…


Her iki halde de doğa kaybeder, haliyle sen kaybedersin be arkadaş!


.....


 


Herkesin desteğini hak ediyor bu dernek.


 


Eskişehir’de bir avuç insan…


-“İyi-kötü her birimizin bir işi var. Geçinebilecek kadar da gelirimiz var. Ama bizlerin bunların dışında içinde yaşadığımız topluma ve bu toplumun değerleri arasında olması gereken sanata da borcumuz var” düşüncesiyle bir araya gelmiş.


Eskişehir Toplum ve Sanat Derneği’ni kurmayı kararlaştırmış.


Bu ismin baş harflerini birleştirip “ETOS”a, yani Eskişehir Toplum ve Sanat Derneğine hayat vermişler.


Bu takdir toplayan birliktelik güzel bir tesadüfü de ortaya çıkartmış.


Zira…


Derneğin kısaltılmış ismi olan ETOS’un aynı zamanda “Bir toplumun kendine özgü kişiliği” anlamı taşıyor olması, derneğin uğraş alanı ile anlamının birebir örtüşmesini de sağlamış.


Dernek, kısa süre içinde gerek toplumsal gerekse sanata ilişkin önemli etkinliklere imza atmaya başlamış.


Süreç ilerledikçe, düzenlenen her etkinlik bir öncekinin daha iyisi, daha güzeli ve daha geniş kitlelere ulaşanı haline gelmiş.


İşte sözünü ettiğimiz ETOS, 22-26 Kasım tarihlerinde yapılacak, yine büyük ve güzel bir organizasyonun hazırlığında.


İnşaat mühendisleri Odası ile birlikte, Eskişehir’de “Sürdürülebilir Yaşam Film Festivali”ni gerçekleştirecek.


Festival boyunca 12 ülkeden 22 belgeseli Eskişehirli sanatseverlerle buluşturacak.


Kısacası…


Sanatı sevenleri 5 gün boyunca ücretsiz gösterimler izleyeceği müthiş bir festival bekliyor olacak.


İzlenilen filmlerin öncesi, arası ve sonrasında ilginç sürprizler da yer alacak.


Sonuç olarak…


Kaçırılması halinde “Tüh” denilecek bir festivali ETOS Eskişehir’de gerçekleştirecek.


ülkenin gündemine ve gündemde ön plana çıkan olaylara baktığımızda sık sık kendimize “yahu bu ülkede hiç mi iyi bir şey yok?” diye sık sık hayıflanıyoruz ya…


Aslında iyi şeyler olmuyor değil…


Bunun en somut örneği de Eskişehir ölçeğinde ETOS’un yani Eskişehir Toplum ve Sanat Derneğinin üstlendiği rol olsa gerek…


Tamamıyla özveriye dayalı, para ve zaman harcanmak suretiyle, fedakarlıklarla yürütülen ve neticede bir çıkar hesabı olmayan bu dernek, bu şehirde yaşayan herkesin desteğini sonuna kadar hak ediyor…


.....


Biraz ittirin de şu Hamam bitsin…


 


Daha önce de bu köşede dile getirdik.


Sivrihisar’da 630 yıllık bir Hamam var.


İsmi: Kumancık Hamamı…


-“100 yıl öncensin bir kalıntısı bulunduğunda “Asrın keşfi” ilan edilirken, Sivrihisar’da bulunan,  tamı tamına 630 yıllık olan ve üstelik yarı ayakta duran bir mirasa kimse dönüp de bakmıyor. Bu umursamazlık da bizi rahatsız ediyor” diye…


O günden bu yana, bu duruma gönül vermiş birkaç “İyi adam” sayesinde bazı mesafeler alındı söz konusu Hamam için.


örneğin:


Hamamın istimlak işlemleri yapılıp tamamlandı.


Ancak…


Kumancık Hamamının tam anlamıyla ayağa kalkması için söz konusu Hamam kalıntısının Kültür ve Turizm Bakanlığı tarafından restorasyon programına alınması gerekiyor.


Bunun için de birilerinin Kültür ve Turizm Bakanı ve bürokratlarını ittirmesi hatta taciz etmesi gerekiyor.


Taviz görevi de başta iktidar partisinin Eskişehir’de bulunan milletvekilleri, parti yöneticileri ve Sivrihisar belediye başkanına düşüyor.


Bu yapılır ve Hamam restorasyon programına alınırsa…


Ardından da restorasyon çalışmalarına biran önce başlanırsa, Sivrihisar ve dolayısıyla Eskişehir 630 yıllık geçmişi olan önemli bir mirasın sahibi olur.


Yok, 630 yıldır yapıldığı gibi üstüne gidilmez ve kendi haline bırakılırsa, bir gün geldiğinde ve restore edilmek istendiğinde, ortada hamamın ne taşı kalır ne tası…


Bizden söylemesi…


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi