1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Bundan böyle; İki büyük hedefi olmalı ülkenin!

Yaşadığımız ve bize hayatı zindan eden virüs salgınının ancak 2 şekilde sona ereceği söyleniyor.
1-Gerekli aşı bulunacak ve hastalık bu aşı sayesinde yok edilecek.
2-Tıpkı İspanyol gribinde olduğu gibi virüs, sürü bağışıklığı süreci içinde kendi kendine yok olacak…
Aşının bulunması tahmin edeceğiniz gibi bilimin meselesi.
Zaten bilim de, virüsü yok edecek aşıyı bulabilme adına yoğun çaba ve uğraş içinde.
Gelelim, salgının yok olmasına neden olacak “sürü bağışıklılığı” meselesine…
Konunun elbette uzmanı değiliz ama uzman kişilerin söylediklerinden yola çıkarak, “sürü bağışıklılığı” denilen yöntemle ilgili şunları söylemek mümkün…
Virüs, genç ve sağlıklı bedenlerde etkili olup çoğalamadığı ve hücreleri tahrip edemediği için, yaşama imkânı da bulamayacak.
Bildiğiniz, genç ve sağlıklı bedenlerde ölüp gidecek.
Genç ve sağlıklı bedenler, virüsün çoğalmasını engelleyeceği ve öldüreceği için taşıyıcı da olmayacaklar ve böylelikle yaşlı insanlar da bir anlamda koruma altına alınmış olacaklar.
Böylece virüs birden, tıpkı İspanyol gribinde olduğu gibi kendiliğinden yol olacak ve salgın bitecek.
Şimdi!
Yukarıda belirttiğimiz üzere yaşadığımız salgının sona ermesinin 2 yolu var.
1-Aşı…
2-Sürü bağışıklığı…
Birinci yöntem, bilimin ne denli önemli bir unsur olduğunu ortaya koyarken, ikinci yöntemin ise eğitimli ve sağlıklı nesillere sahip olmanın ne denli önemli olduğunu ortaya koyuyor.
ülkemizin bundan böyle iki büyük hedefinden birinin “Bilim”. Diğerinin ise “Sağlıklı nesiller yetiştirmek” olması gerekiyor…
Bilim yerine film, sağlıklı nesiller yerine, eğitimsiz, düşüncesiz ve  sağlıksız nesiller tercih edilirse, işte o zaman toplum olarak olmayan hapı mecazen yutarız…


.....


Amaçsızca
gezen katiller!


“Ben bi dışarıya çıkayım şöyle” diyor adam.
-“Ne yapacaksın dışarıda? Otur işte evde. Bak herkes evinde çoluğu çocuğuyla oturuyor!” diyen karısının söylediklerine aldırmadan giyiyor ceketini, takıyor günlerdir cebinde olan maskeyi boynuna, atıyor kendini sokağa…
Dışarıya adımını atar atmaz, bir de sigara yakıyor.
Sokağından yürüyor şehir merkezine doğru.
Yol boyunca gördüğüyle konuşuyor.
Geliyor şehir merkezine.
Amaçsızca bir oraya bir buraya yürüyor, geziyor.
Bir şey alacağından falan değil ha, kah markete giriyor keyif için, kah simitçinin yanına oturuyor sırf laf olsun diye konuşmak için…
O sırada bir tanıdık görmeye görsün, hele bir de kendisi gibi amaçsızca dışarıya çıkmışsa, oturuyorlar bir dükkanın önüne.
Yakıyorlar sigaraları, oradan buradan, bir sohbet bir sohbet ki sormayın gitsin.
Her gün bunu yaptığı için, bir sabah kalktığında iyi hissetmiyor kendini.
Göğsü sıkışıyor, nefes alamıyor, başı ağrıyor.
Vücudu alev alev yanmaya başlıyor.
-“Galiba grip oluyorum. Bi vitamin alayım geçer” diye çıkıyor yine sokağa…
Eczaneden ilaç alıyor, simitçinin yanına uğruyor, marketin içinde yine şöyle bir tur atıyor, karşılaştığı tanıdık tanımadık birkaç kişiyle sohbet edip, geliyor eve.
Düzelmiyor rahatsızlığı.
Daha da artıyor…
Sonuç; Virüs kapmış, bildiğiniz salgına yakalanmış…
Yapmış olduğu bu sorumsuz davranışın sonucunda sadece kendisi ölüp gitse, vallahi acımayacağım…
Fakat o sorumsuz yüzünden, ülkenin yetiştirdiği en iyi Profesörler ölüyor…
Bunun gibi sorumsuz herifler yüzünden, doktorlar, hemşireler, Eczacılar ölüyor…
Amaçsızca gezdiği ve tedbir almadığı için kendi ölüp gitse var ya kılım kıpırdamayacak ama bunun gibi virüsten beter insancıklar yüzünden, çoluğu çocuğu, komşusu akrabası ölüyor…
Virüs öldürüyor elbette ama…
Amaçsızca gezen katiller virüsle bir olduğunda daha çok öldürüyor.
Hem de hiç hak etmeyen insanları!
Hem de pisi pisine!


.....


En güzel yorumdu bu…


Salgın süresince televizyon kanallarında yüzlerce, uzman, gazeteci, ekonomist vb insan konuşuyor.
Hemen hepsi, salgın bittiğinde nasıl bir dünya ve nasıl bir ülke olacağına ilişkin tahminlerini sıralıyor.
Hangi ülkelerin salgın sonrası iyi, hangi ülkelerin kötü pozisyonda olacağı konusunda yine yüzlerce yorum ve tahminler yapılıyor.
Hangi tedbirlerin alınması halinde ülkenin salgından fazla etkilenmeden çıkacağı, hangi tedbirlerin alınmaması nedeniyle olumsuzluklar yaşanacağı birbiri ardına sıralanıyor.
Yapılan bu yorumları takip ediyoruz.
Salgının başından bu yana takip edebildiğimiz kadarıyla, bu süreçte kimin ne dediğini kendimizce değerlendiriyoruz.
Bize göre, salgından sonra neyle karşılaşacağımıza ilişkin en doğru bulduğumuz ve en beğendiğimiz yorum Amerika’da görev yapan Hintli bir bilim insanından geldi…
Şöyle diyordu;
-“Şuna kalıbımı basarım ki; salgın sürecinden, siyasi tartışmaların yaşanmadığı ülkeler kazançlı ve galip çıkacak. Salgına rağmen mücadeleye harcayacakları enerjiyi siyasi tartışmaya harcayan ülkeler ise, sürecin sonunda yenik düşecek.”


.....


Milli ve Dini…


Yarın çok önemli bir gün…
Bir kere İslam aleminin en kutsal ayı olan mübarek Ramazan ayı başlıyor yarın…
öte yandan…
Yarın aynı zamanda, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nin kuruluşu ve bu önemli günün ulu önder Mustafa Kemal Atatürk tarafından çocuklara armağan edilmesinin 100’ncü yıldönümü…
Milli ve Dini açıdan en önemli iki günün aynı gün üzerinde çakışması bana kalırsa güzel bir tesadüf oldu…
Hele hele…
Salgının yarattığı tehlike, endişe ve korku yaşadığımız şu günlerde, bu iki önemli günün çakışması, muhteşem oldu!


.....


Biraz da
gülmek lazım


İki deli hastaneden kaçmışlar o kadar koşmuşlar ki şehrin ortasına geldiklerinde nefes nefese kalmışlar. Aksilik ikisinin de acil tuvalet ihtiyacı gelmiş, büyük olan oradan geçen genç bir delikanlıya:
- "Afedersiniz burada tuvalet var mı? Arkadaşla çok şıkıştık." Deli olduklarını anlayan genç ilerde cadde ortasında duran çöp varillerini göstererek:
- "İşte burası tuvalet."
Dalgasını geçer ve gider. Bizimkileri hemen çöp varillerinin üzerine çıkarlar. Büyük tuvaletlerini yapmaya başlarlar. Bu arada delileri gören halk seyretmek için etrafına toplanır. Bir kalabalık bir kalabalık büyük deli yanındaki deliye:
- "Ulan iyi ki acele etmişiz şu tuvalet sırasına, bak bizi bekliyorlar."

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi