1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

CHP ve kongreler...

Temelin eski bir BMC kamyonu vardır.
Yolda giderken kırmızı ışık yanar ve frene basar. Kamyon durmaz önünde giden son model BMW’ye çarpar.
Temel hemen atlar şoföre yalvarır
-Aman abi affet sen zengin adamsın seni etkilemez ama ben ömür boyu çalışsam ödeyemem-.
Adam temele acır ve affeder. Yollarına devam ederler.
İleride yine kırmızı ışık yanar. Temel kamyonu yine durduramaz BMW’yi hurdaya çevirir.
Yine atlayıp yalvarmaya başlar
-Aman abi benim çocuklarım var affet. Zaten arabana çarpmıştım hasar biraz daha büyüdü sadece.
Adam “Tamam gözüme görünme, bas git” der.
Yollarına devam ederler. Yine kırmızı ışık yanar. Temel BMW ye yine gömer.
Temel bu sefer kafasını camdan çıkarıp bağırır
-Benim abi, yine ben… Devam et!
Nereden çağrışım yaptı bilemiyoruz ama fıkrayı okuduğumuzda CHP’deki kongre ve kurultayları geliyor aklımıza.
Zira…
-Seçim yapılır, CHP seçimden oyu düşük bir şekilde yenik ayrılır, hemen ardından kongre-kurultay istekleri başlar…
Niçin başarısız olunduğunun muhasebesi dahi yapılamadan CHP’liler kendini kongre-kurultay çekişmesi içinde bulur.
-Seçim yapılır, CHP seçimlerden oyunu muhafaza ederek çıkar, daha ertesi gün kongre-kurultay talepleri dillenmeye başlar.
Oy oranının niçin artmadığı daha masaya bile yatmadan CHP’liler kongre-kurultay kavgasının içine düşüverir.
-Seçim yapılır, CHP seçimlerden oyunu arttırarak, başarılı bir şekilde çıkar (En son yapılan mahalli seçimlerde olduğu gibi), bir gün sonrasında “olağanüstü kongre-kurultay yapılsın” denilir…
Daha seçim başarısının sevinci bile yaşanmadan CHP’liler kongre-kurultay çekişmesi içine düşer.
İşin ilginç tarafı ise, kongre ve kurultay isteklerini dile getirenlerin genelde, seçimlerde orta yerde gözükmeyenler olmasıdır.
Bu durum, yani her seçim sonrası dillendirilen kongre-kurultay talebi hiç şaşmaz CHP’de.
Yapılan her olağanüstü kongre ve kurultayın yol açtığı hasara rağmen, CHP’de bu durum adeta ritüel halini almıştır.
İşin kötü tarafı, fıkradaki Temel misali herkes de bu duruma öylesine alışmış, öylesine alıştırılmıştır ki, meydana gelebilecek hasar, kimsenin umurunda bile olmayacak bir hal almıştır…
Şimdi bazı CHP’liler çıkıp bu satırlar üzerine bize “Ne demek yani! Partinin tüzüğü var, hukuk var, demokrasi var, teamüller var. Tüzük “yapılır” diyorsa kongreler-kurultaylar elbette yapılacak. Madem keyfi davranılacak o halde o tüzük ne için var?” diyecek…
Eğer bunu diyecekler arasında yıllardır tüzüğe aykırı, hukuku barındırmayan, demokrasiyi hiçe sayan, teamülleri görmezden gelen ve verilen sözlerin tutulmadığı uygulamalara başından beri hep karşı durmuşlar varsa, sonuna kadar haklılar…
Onlar için söylenecek hiçbir sözümüz yok

Fakat…
Bugüne kadar bu saydıklarımıza sırtını dönmüş olup, bugün karşı çıkma durumunda kalanlar varsa, hiç kusura bakmasınlar haklı falan değiller arkadaş!

çünkü…
Bugün haklı olabilmeleri için dün yaşanan benzeri haksızlıklara da aynı şekilde karşı durmaları gerekiyordu…


.....


Yeni uygulamayla
birlikte yaya geçitleri başında yaşananlar…


ülkenin, diğer ülkelerle kıyaslandığı ortamlarda verilen ilk örnek şu olurdu:
-“Azizim, kaldırımdan yola ilk adımınızı attığınızda bütün araçlar zınk diye duruyor, sana yol veriyor”
Ardından şöyle devam ederdi kıyaslama:
-“Adamlarda insana, yayaya saygı var. Bizde olsa adam hem üzerinden geçer hem de camdan kafasını çıkartıp bir ağız dolusu küfür eder”
Yıllardır “Bu uygulama neredeyse her ülkede var da bizde niçin yok? Her yerde olan yaya önceliği bizde niçin araçlara veriliyor?” yakınması içinde olduk…
Bu durum araç sürücülerini iyiden iyiye ceberut, yayaları da iyiden iyiye tırsık hale getirdi.
Kazalarda resmen, yolda yürüyenin potansiyel suçlu, çarpanın ise kafadan suçsuz olduğu bir hale geldi mesele…
İçişleri bakanlığı yıllar sonra yaya önceliği ile ilgili bir uygulamayı hayata geçirmeye karar verdi.
1 Mayıs tarihi’nden itibaren de bu uygulama çerçevesinde yayalara yol vermeyen sürücülere ceza uygulanacağını açıkladı…
İşte bu aşamanın ardından trafik ışıklarının bulunmadığı yaya geçitlerinde yaşanan manzaralar, bu uygulamaya ne yayaların ne de araç sürücülerinin hiç de hazır olmadığını ortaya çıkarttı.
Şöyle ki:
Araç sürücülerinin çoğu, tıpkı eskiden olduğu gibi yaya geçitlerinde gaz kesme gereği duymamayı sürdürdü…
Uygulamadan haberdar olup yayalara yol vermek için duran araçlara, arkadan gelen araçlar (önündeki aracın yol vermek için duracağına ihtimal vermediği için) gelip çarpmaya başladı.
Uygulamadan haberdar olmayan yayalar, araç önünde durup yol verse bile, yanından hızla geçecek başka bir aracın altında kalma düşüncesiyle ayağını bir türlü yola atamadı.
Uygulamadan haberdar olan yayalar ise araçların durarak yol verdiği hakkı, adeta podyumda defile sunarcasına yavaş adımlarla karşıya geçip, sürücüleri delirtti.
Tüm bunlar uygulamanın ilk günlerinde yaşananlar.
Süreç içinde tüm araç sürücüleri de durup yayalara yol vermeyi, yayalar da biran önce yolun karşısına geçip, yoldaki trafik akışını gereksiz işgal etmemeyi öğrenecekler.
O yüzden bu uygulamayı sonuna kadar destekliyoruz.
Söz konusu uygulama tam anlamıyla uygulandığında, en azından başka ülkelerde olup bizde olmadığı söylenen “Azizim, kaldırımdan yola ilk adımınızı attığınızda bütün araçlar zınk diye duruyor” örneği verilmeyecek…


.....


Ne de olsa Nasrettin Hoca’nın çocuklarıyız değil mi?


-Eskişehir Turizm merkezi olacak...
-Eskişehir çekim merkezi olacak.
-Eskişehir Hızlı Tren yapım merkezi olacak.
-Eskişehir Havacılık merkezi olacak.
-Eskişehir ülkenin 3'ncü Balon merkezi olacak.
-Eskişehir Sağlık merkezi olacak.
-Eskişehir Sanayinin çekim merkezi olacak.
-Eskişehir Raylı Sistemler Merkezi olacak.
-Eskişehir Animasyon merkezi olacak.
-Eskişehir Film platosu merkezi olacak.
-Eskişehir Eğitimin merkezi olacak.
-Eskişehir Su sporları öerkezi olacak.
-Eskişehir Yazılımın merkezi olacak.
-Eskişehir Karayollarının merkezi olacak.
-Eskişehir Termal merkezi olacak.
-Eskişehir Kargo taşımacılığının merkezi olacak.
-Eskişehir Fuar merkezi olacak.
-Eskişehir Hizmet sektörünün merkezi olacak.
-Eskişehir Kongre merkezi olacak.
Gazete arşivlerine şöyle bir göz gezdirdiğinizde, yukarıdaki sözlerin başta iktidar partisi aktörlerine, şehre gelen bakanlara, belediye ve oda başkanları ile, üniversite Rektörleri ve daire müdürlerine ait olduğunu görürsünüz.
Hemen her ağzını açan Eskişehir'in bir merkez olacağını söylemiş.
Hepsini toplayıp yukarıdaki gibi alt alta yazdığınızda, Eskişehir'in Gemi yapımı ve deniz yolu haricinde, hemen her şeyin merkezi yapıldığını rahatlıkla görürsünüz.
Baktığınızda tüm bu merkezlerin sadece lafta olduğunu da görmeniz uzun sürmez.
Bugüne kadar hemen her şeyin merkezi olacağımız söylenmesine rağmen, sahiden de merkez olduğumuz pek bir şey yoktur ortada.
Zaten önemi de yoktur bunun.
Her şeyin sözde merkezi olmak şehirde yaşayanlar olarak bizlere yeter de artar bile.
Ne de olsa "Dünyanın merkezi neresi?" Diye soranlara, bastonunu yere vurup "İşte tam burası" diyen Nasreddin Hoca'nın torunlarıyız değil mi?
Onlar "Her şeyin merkeziyiz" diyor, biz de aksini ispat edemediğimiz için yemiş gibi yapıyoruz.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi