1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Cumhurbaşkanının haberi olmadan asla!

Eskiden Rektörlerin atanması belirli bir prosedüre bağlıydı.
üniversitede ortaya bir sandık konulur, Rektör adayları ortaya çıkar, öğretim üyeleri oy kullanırdı.
Yapılan seçim sonrasında en çok oyu alan 6 isim YöK’e bildirilir, YöK bu 6 isimle birer mülakat yapar, ardından, aldıkları oy oranına bakmaksızın bu sayıyı 3’e düşürerek, bu 3 ismi Cumhurbaşkanına bildirirdi.
Cumhurbaşkanı da bu 3 isim arasından, yine aldığı oy oranına bakmaksızın birini Rektör olarak atardı.
Bazen en çok oyu alan Rektör olurken, bazen de 3 kişi arasında en az oyu alan rektör olarak atanırdı.
Zaman zaman bu yöntemin çok da adil olmadığı düşünülse de, en azından üniversite öğretim üyelerinin en çok tercih ettiği üç isimden birinin Rektör olarak atanması gibi bir gerçek vardı.
***

Sonra, yapılan yasal düzenleme ile üniversitede yapılan seçimler kaldırıldı.
Yerine şöyle bir sistem getirildi;
Rektör adayı olmak isteyenler YöK’e müracaat ediyor, YöK bu müracaatlar arasından 3 isim belirleyip Cumhurbaşkanına sunuyor, Cumhurbaşkanı ise bu 3 isimden birini ya da dışarıdan başka bir ismi Rektör olarak atıyor.
Aslına bakacak olursanız, getirilen sistem;  Cumhurbaşkanının şartları uygun olan istediği ismi Rektör olarak ataması şekline dönüştü.
***

Sistem bu şekle dönüşüp, tek karar verici Cumhurbaşkanı olunca, Rektör olmak isteyenler tarafından özellikle AK parti ve Cumhurbaşkanına yakın çevreler üzerinde müthiş bir PR çalışması başlattı.
Araya, Milletvekilleri, Bakanlar, Cumhurbaşkanına nazı geçen çevreler girdi…
Herkes Rektör olmasını istediği bir isimle Cumhurbaşkanının yanında aldı soluğu.
Bu arada Cumhurbaşkanına “Şu isim Rektör olsun” telkini kadar, “Şu isim kesinlikle rektör olmamalı” telkinleri de yapılmaya başlandı.
İşin çığırından çıktığını gören Cumhurbaşkanı, Rektör atamaları konusunda son noktayı koymak durumunda kaldı ve hem parti, hem hükümet hem de yakın çevresine açık açık “Bana rektör atamaları için gelmeyin kardeşim” talimatını verdi.
öyle de oldu…
Bu talimattan sonra, ne kadar yakın olursa olsun Cumhurbaşkanının yanına  “Şu isim rektör olsun” ya da “Şu isim Rektörlükten alınsın” teklifiyle gidemedi.
Sistemin değişmesinin ardından atanan tüm Rektörler Cumhurbaşkanının kişisel tercihi ile atandı.

***

Bildiğiniz üzere Anadolu üniversitesi Rektörü çomaklı geçtiğimiz Cuma günü, sağlık sorunlarının olduğunu belirterek görevinden istifa etti.
Her ne kadar “İstifa ettim” dese de, bu istifanın kamuoyundaki karşılığı “İstifa ettirildi” şeklinde algılandı.
çomaklı gerçekten sağlık nedenleri yüzünden istifa ettiyse sıkıntı yok.
Ancak…
Kamuoyunun büyük bölümünün de tahmin ettiği gibi istifa ettirildiyse, yukarıda anlattıklarımız ışığında bu durumun,  Cumhurbaşkanının haberi olmadan yapılması mümkün değil…
çomaklı’nın istifasının ardından, öğrenmek için soruyorlar ya hani “kim ve hangi sebepten ötürü istifa ettirildi?” diye…
Sebebini bilmiyoruz ama kimin istifasını istediği çok açık değil mi?


.....


Pes doğrusu...


Sosyal medya üzerinden yapılan bir paylaşımda rastladık fotoğrafa.
Porsuk çayı üzerinde bir şeyler yüzüyor.
Yüzenler ördek falan olsa çok güzel bir görüntü oluştururdu.
çöp olsa çok kötü bir görüntü çıkardı ortaya.
Maalesef, Porsuk çayı üzerinde yüzenler çöpten de fena bir görüntü oluşturmuş.
Hatta.
Suyun üzerinde yüzenleri yakından görenlerin adeta nutku tutulmuş.
çünkü...
Suyun üzerinde yüzenler maskelermiş.
Yani...
İnsanların kullandıktan sonra çıkartıp porsuğa attıkları maskeler.
Yetkililer salgın başladığı günden bu yana "Kullandığınız maske ve eldivenleri kesinlikle yere atmayın" diye uyarıyor.
Hatta.
Kullanılan maske ve eldivenlerin virüs yaymaması için özel olarak bir torbaya konulup, ağzı kapatılarak, çöpe öyle atılmasını önemle tavsiye ediyor.
Hal böyleyken, insanlar kullandıkları maskeleri çıkartıp porsuğa atıyor.
"Pes doğrusu!" demekten başka bir şey aklımıza gelmiyor...


.....


Kızılderililerin Onur Yasaları…


1- Dua etmek için güneşle birlikte kalk
2- Cehalet, kibir, öfke, kıskançlık ve açgözlülük, kayıp bir ruhtan kaynaklanır. Yollarında kaybolanlara anlayışlı ol; rehberlik bulmaları için dua et
3- Kendini, kendin araştır ve keşfet. Senin yolunu başkasının belirlemesine izin verme. O sadece senin yolundur. Diğerleri o yolu seninle birlikte yürüyebilir; fakat senin için yürüyemez.
4- Misafirlerine evinde saygıyla davran. Onlara en iyi yiyeceklerini ve en iyi yatağını ver; onlara saygı ve onurla muamele et.
5- Herhangi bir kişiden, bir topluluktan veya bir kültürden olsun, senin olmayan şeyi alma. O ne kazanılmış, ne verilmiştir; senin değildir.
6- İster insan, ister bitki olsun; yeryüzündeki her şeye saygılı ol
7- Diğer insanların düşüncelerini, isteklerini ve sözlerini onurlandır. Başka birinin sözünü asla kesme, alay etme ya da taklidini yapma. Herkese kendini ifade etmesi için fırsat ver
8- Başkalarına asla kötü bir şekilde konuşma. Evrene bıraktığın negatif enerji, sana katlanmış olarak geri döner.
9- Herkes hata yapar ve tüm hatalar bağışlanabilir
10- Kötü düşünceler, zihinsel, bedensel ve ruhsal hastalıklara neden olur. İyimser ol.


.....


Keşke dememek için…


Salgın tehlikesi geçmiş değil ve halen ilk günkü kadar ciddi boyutta insan yaşamını tehdit ediyor.
Ancak…
Görünen o ki insanların endişeleri ilk günkü gibi değil…
Hala günlük veri sayılarında 2 bine yakın yeni vaka çıkmasına rağmen insanlar aldıkları kişisel tedbirleri yavaş yavaş gevşetiyor.
Evde kapalı kalmanın yarattığı sıkıntı ve dışarıya çıkamamaktan kaynaklanan endişe, insanları ister istemez “lanet olsun. Ne olacaksa olsun!” noktasına getiriyor.
İşte asıl en tehlikeli nokta da burası sanki.
Yani…
İnsanların virüse karşı vermiş olduğu mücadelede teslim olma anı…
Mücadele süresinin uzamasıyla yaşanan yılgınlık, telafi edilemeyecek sıkıntılar yaşanmasına neden olabilir…
O yüzden biraz daha sabır gerekiyor…
Şu anda belki “lanet olsun. ne olursa olsun. İşim gücüm kalıyor. Para kazanamıyor batıyorum” düşüncesi noktasına gelenler, sırf bu yaptıkları yüzünden yarın büyük ihtimal  “Keşke bütün paramı kaybetseydim de sağlığım yerinde olsaydı” noktasına gelecek.
Sonuç olarak…
Tehlikeden uzak bir yaşam istiyorsak, tehlike dolu şu süreci biraz daha tedbirli yaşamak durumundayız.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi