Salgın sürecinde özellikle esnaf ve tüccarın içine düştüğü sıkıntıyı hafifletebilme adına uygun faizli ve uygun vadeli krediler dağıtıldı.
Dağıtılan kredilerden yararlananlar elbette oldu.
Ancak büyük bir bölüm bu kredilerden yararlanamadı.
Dün Eskişehirli bir işadamı ile konuştuk.
-”Hiç kimse üzerinde durmuyor ama şu kredileri kimse yazmıyor, çizmiyor, konuşmuyor” dedi.
Ne demek istediğini sorduğumuzda ise şunları söyledi.
-”Uygun faizli ve uygun vadeli krediler verildi verilmesine de, bu kredileri ihtiyacı olandan çok ihtiyacı olmayanblar aldı. Bankalar, kredilerin geri dönmesini garanti altına alabilmek için tanıdıkları ne kadar zengin ve paraya ihtiyacı olmayan kişiler varsa kredileri onlara verdi. Onlar da bu aldıkları kredi ile dolar aldı, altın aldı. Bu işten ciddi de para kazandılar. Gerçekten ihtiyacı olanların ise kredileri çıkmadı. Bu dururmdan yararlanamadı” dedi.
İspatının olup olmadığını sorduk “Valla benim kredim onaylanmadı. öte yandan kredi talebinde bulunmadığı halde, bankalardan aranarak adeta zorla kredi verilen birkaç kişi tanıyorum” dedi.
Ne dersiniz?
Olabilir mi böyle bir şey?
Yoksa, mesele de yok zaten.
Ama doğruysa bu söylenenler, yazık-günah gerçekten...

...

21’nci yüzyıla ismini taşıyabilen tek lider…

Yıl 1976, UNESCO üyelerine bir öneriyle gelir. öneri paketinde şöyle bir cümle yer almaktadır; “Bu gün UNESCO’nun üzerinde çalıştığı bütün projelerin isim babası Mustafa Kemal’dir. UNESCO’nun 152 ülkenin devletleri aynı anda kutlasın”.
Birden İsveç delegesi ayağa kalkar ve şöyle söyler: “Ne yani dünyada bu kadar devlet adamı var hepsinin doğum gününü böyle kutlayacak mıyız?”
Rus delegesi ayağa fırlar yumruğunu masaya vurur ve 152 ülkenin delegelerine aynen şöyle söyler; “Genç delege arkadaşım hatırlatmak isterimki ATATüRK öyle dünyadaki herhangi bir lider değildir, bırakın onu bir yıl anmayı her ülke her problemimizde çare olarak aramalıyız”
Sonra nemi olur?
UNESCO tarihinde ilk ve tekdir.  Hiç negatif oy yok, hiç çekimser oy yok 152 ülke şu metne imza atar; Hani İsveç delegesi var ya “ne yani” diye. O İsveç delegesi bu imzanın atıldığı gün mikrofona gelir ve aynen şunları söyler;
“Ben ATATüRK’ü inceledim bütün ülkelerden özür diliyor ilk imzayı ben atıyorum”
İşte o muhteşem belgede şu yazar:
“ATATüRK KİMDİR;
ATATüRK ULULARARASI ANLAYIŞ, İŞBİRLİĞİ, BARIŞ YOLUNDA çABA GöSTERMİŞ üSTüN KİŞİ, OLAĞANüSTü DEVRİMLER GERçEKLEŞTİRMİŞ BİR İNKİLAPçI, SöMüRGECİLİK VE YAYILMACILIĞA KARŞI SAVAŞAN İLK öNDER,  İNSAN HAKLARINASAYGILI, DüNYA BARIŞININ öNCüSü, BüTüN YAŞAMI BOYUNCA İNSANLAR ARASINDA RENK, DİL, DİN, IRK AYIRIMI GöSTERMEYEN, EŞİ OLMAYAN DEVLET ADAMI,  TüRKİYECUMHURİYETİNİN KURUCUSU”
Prof. İlknur GüNTüRKüN KALIPçI’nın da söylediği gib Mustafa Kemal ATATüRK dünya döneminin liderleri içerisinden 21 nci yüzyıla geçebilen tek liderdir. üstelik diğer liderler kendi halkları tarafından yok edilmenin acısını yaşamışken, o hala halkının ve dünyanın nabzında en büyük canlılığıyla, sevgisiyle, saygısıyla hala yaşayabilen dünyadaki tek liderdir.
ölüm yıldönümünde saygı ve sevgi ile anıyoruz…

.....

Şöyle de bir tespit var...

TüBİTAK geçenlerde 2020 yılına ait  Yenilikçi üniversite Endeksini açıkladı.
Endeks sıralamasında Eskişehir Teknik üniversitesi 19, Anadolu üniversitesi 25 ve Osmangazi üniversitesi de 32'nci sırada yer aldı.
Tabloyu ve belirlemede öne çıkan kriterleri inceleyen bir akademisyen şöylesine bir tespit yapmış.
- “Eğer Anadolu üniversitesi 3'e bölünmemiş olsaydı, Türkiye'nin ilk 3 üniversitesinden biri olurdu. Rakamlar bunu gösteriyor.”

Ve devam ediyor...
- “Eskişehir'deki bu 3 üniversitemiz dünyanın ilk 500 üniversitesini bırakın ilk 1000 üniversitesi arasında da değil. Bir zamanlar dünyanın ilk 700 üniversitesi arasında bulunan Anadolu üniversitesi böylelikle ilk 500 üniversite arasında yerini almış olurdu”
Ne diyelim?
Bu da bir görüş sonuçta...

.....

Mükemmel gazetecilik!

Hazine ve Maliye Bakanı Berak Albayrak’ın sosyal medya hesabı üzerinden istifa ettiğinin duyurulması…
Sosyal medya bu haberle adeta yıkılırken gece boyunca bu konuda herhangi bir yetkili ağızdan açıklama yapılmaması…
Daha da önemlisi…
Halk TV ve TELE-1 gibi kanallar dışında hiçbir kanalın bu konu hakkında bir yorumda bulunmaması…
Aynı saatlerde birçoğu canlı açıkoturum yayını yapan TV kanallarında istifa çalkantısına ucundan dahi değinilmemesi…
Devletin ajansı dahil birçok ajansın konu ile ilgili tek bir satır haber geçmemesi…
Aslında bize Ana akım medya ile ilgili şu gerçeği gösterdi;
İstifa etmek için izin gerekmiyor ama istifa haberini vermek için izin gerekiyor!
Not- Bu arada Berat Albayrak’ın istifa haberinden çok, bu istifa haberinin söz konusu medya tarafından verilip verilmediğini öğrenmek için sabah kalkar kalkmaz televizyonlarını açanlar, mükemmel gazeteciliğin bir örneğine daha şahit oldu…
Zira…
İstifa ile ilgili yine hiçbir şeyin olmadığı TV’ler salgınla mücadelede Türkiye’nin başarısını anlatıyordu…