1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Dua ederken kim daha fazla bağırıyorsa o ebedi günahkardır

Hitler’in ünlü propaganda bakanı Gobbels’in bir sözü var tarihe geçen…
-“Dua ederken kim gereğinden fazla bağırıyorsa, o en büyük ebedi günahkardır” der…
Bu o kadar doğru bir teşhis ki, örneklerine sürekli şahit olmak mümkün…
Hırsızlıktan en çok dem vuran hırsız çıkıyor…
Uyuşturucuya kendi çapında savaş açtığını bağırıp-çağırarak ilan eden uyuşturucu taciri çıkıyor.
Sağda-solda fakir-fukara edebiyatı yapanlar işyerlerinde kaçak işçi çalıştırıyor.
Her ağzını açtığında Ahlak’tan bahsedenlerin yaptığı ahlaksızlıklar, sonradan bir bir orta yere dökülüyor…
Kısacası…
Kim hangi konuda gereğinden çok bağırıyorsa, bağırdığı konuda en büyük suçu işlemişliği çıkıyor ortaya…
Etrafında “Rüşvetçi” diye suçlamadığı kalmayan, en büyük rüşvetçi çıkıyor iyi mi?
Liyakatsizlikten sürekli yakınanların, bütün netliksiz  akrabalarını torpille işe sokturduğu anlaşılıyor.
“Demokrasi” diye bağıran, demokrasiyi katlediyor.
“Hak yeniyor” diye feryat eden, bildiğiniz hak yiyor.
“Adalet yok” diye kapı kapı gezen, adaleti mahvediyor.
Bu kadarla da kalsa iyi…
“Fetö’cü” diye bağıran, fetöcü çıkıyor.
“Elhamdurullah” diyenin ortaya çıkmadık rezilliği kalmıyor.
O yüzden siz siz olun, hangi konuda olursa olsun gereğinden fazla bağıranlara dikkat edin.
çünkü…
Suçluluğu bastırmanın en kolay yoludur bağırmak.
Ve şunu unutmayın…
En suçlu olanlar her zaman en çok bağıranlardır.


......


CHP il başkan
adaylarına tavsiyeler!


İl Başkanı şehrinde Genel Başkanı temsil eden en yetkili kişidir.
Şehir sınırları içinde Milletvekilleri ve Belediye Başkanlarının da üzerinde yer alır.
Parti tüzüğü ve programı çerçevesinde aldığı kararlara, şehir merkezi sınırları içinde bulunan tüm partililer iştirak etmek zorundadır.
O yüzden…
İl Başkanı etkili ve aynı zamanda yetkili bir makamdır.
Sorumluluğu ise partinin üst organlarına karşıdır.
Böylesine önemli bir görevle donatılmış il başkanı birilerinin kuklası olamaz…
Tam tersine…
İl başkanı kapıkulu gibi ellerini ovuşturan değil, partisi ve şehrin kaderi ile ilgili verilecek kararlarda etkili olmalıdır…
Birilerinin adamı olarak anılmamalıdır örneğin…
Milletvekillerinin oyuncağı olmamalı, belediye özel kalem kapılarında sürünmemelidir…
Parti içi demokrasiyi hayata geçirebilme adına tek hedefi önseçim ile aday belirleme olmalıdır mesela…
Başkan olmadan önce çarşaf liste diye bağırıp, başkan olduktan sonra blok liste tercih etmemelidir.
Partiye zarar verdiğini gördüğü anda, milletvekilleri ve belediye başkanlarına ayar verebilmeli, gerekiyorsa hesap dahi sorabilmelidir.
Velhasıl, İl Başkanlığı önemli bir makamdır…
O yüzden, CHP’de bu önemli makamın gereğini yerine getiremeyecek olanlar şimdiden “Ben bunları nasıl yaparım?” diyerek adaylıktan çekilmelidir…
Zira…
İl başkanı seçilen ve görevin gereğini yerine getiremeyenler il başkanından çok,  milletvekillerinin sekreterliğini, belediye başkanlarının şantiye şefliğini yapacaktır…


.....


çalı misali dolaşınca da olmuyor işte!


Eskişehir’in en önemli caddelerinden biri olan Atatürk Caddesi’nden giderken, karşınıza Tren Garı çıkıyor…
Yol Gar binasını bir şekilde atlayabilse direkt Bursa yolu ile buluşacak, trafik ve ulaşım sıkıntısı ortadan kalkmış olacak.
Eskişehir’in en önemli caddelerinden biri olan Ali Fuat Güven Caddesi’nde giderken, karşınıza Tülomsaş’ın duvarı çıkıyor.
Yol Tülomsaş’ın duvarını aşabilse, direkt çevre yolu ile buluşacak trafik ve ulaşım sıkıntısı ortadan kalkmış olacak.
Eskişehir’de şehir içi trafiğin rahatlaması, ulaşımın daha kolay hale gelmesi, her iki caddenin de karşısına kale gibi çıkan Gar ve Tülomsaş binaları yüzünden mümkün olmuyor.
Yeni Gar binası bulunduğu yere değil de, başka bir yere yapılsaydı belki Atatürk Caddesi direkt Bursa yoluna bağlanabilecekti.
Tülomsaş arazisi içinden yol geçirilseydi, belki Ali Fuat Caddesi de Bursa yoluna bağlanacaktı…
Şimdi birini Tülomsaş’ın duvarı kesiyor, diğerini ise Gar binası…
çalı misali etrafından dolanınca da olmuyor. Trafiğin içinden çıkılamıyor.


.....


 


Umurumuzda bile değil!


Türkiye’yi ayağa kaldıran tacizler, tecavüzler, cinayetler oluyor.
3-4 gün başka bir şey konuşmuyoruz.
Sonra unutuluyor.
Yolsuzluk, rüşvet, zimmet oluyor…
Bir-iki gün konuşuyoruz, yine unutuyoruz.
Deprem oldu bir hafta önce…
Bugün konuşan bile yok. Unutuldu gitti.
İki gün önce 8 şehit verdik.
Bugün aklına gelen bile yok.
Nasıl bir ruh hali sahibi olduk. Buna nasıl alıştık, alıştırıldık?
Hiçbir şey umurumuzda değil.
Artık hiçbir şey şaşırtmıyor bizi.
Artık hiçbir şeyin önemi kalmadı sanki…


.....


Biraz da gülmek lazım


Genç adam, yaşlı karı-kocanın evlerine misafir olur.
75 yaşındaki amca karısından bir fincan daha çay isterken:
-'çiçeğim, bir bardak daha verir misin?' der.
Sonra da:
-'Peteğim, şekersiz lütfen' diye ekler.
65 yaşındaki tatlı karısının getirdiği tavşan kanı çayı alırken de:
-'Bebeğim, sana çok zahmet oldu' diye ekler.
Genç adam, yaşlı amcanın karısı için kullanıldığı sevgi sözcüklerinden çok etkilenir: -'Amcacığım, kaç yıllık evlisiniz?' diye sorar.
Yaşlı ama dinç adam:
-'40 seneyi geçtik evladım' der.
Genç adam: 'Vallahi maaşallah, Allah muhabbetinizi arttırsın. Sürekli çiçeğim, peteğim, bebeğim gibi güzel sözlerle hitap ediyorsunuz galiba?'
Yanakları pembeleşen teyze:
-'Doğru, birkaç yıldır hep bana böyle hitap ediyor' deyip mutfağa doğru yöneldiğinde yaşlı amca genç adamın kulağına doğru eğilerek:
-'Şiiişşşt, çaktırma! 2 sene önce adını unuttum, hâlâ hatırlayamıyorum..

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi