1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eğitim ve karakter. Ya ikisi de yoksa?

 


 


Eğitimin ne denli önemli olduğunu söylemeye gerek yok.


Karakterin de öyle.


Zaman zaman hangisinin daha önemli olduğu sorgulanır ya…


Bilinen bir hikayedir…



Eğitim elbette önemli.
Ama daha önemlisi galiba karakter olmalı.
Bazen, son derece eğitimli diye bilip tanıdınız biri çıkıp öylesine bir cümle kuruyor ki, yüzyılın cahili etmez o lafları.
Ya da…
Eğitimin en üst noktasına çıkmış biri öylesine bir harekette bulunuyor ki, "Zır cahil yapmaz bunu" diyorsunuz.
Diğer taraftan bakıyorsunuz eğitimsiz bir insan…
Duruşu ve söyledikleriyle hayran bırakıyor kendisini.
Ve bu örnekleri gördükten sonra;
-"Demek ki her şey eğitim değilmiş" diyorsunuz.
Hep anlatılır ya…
Padişah vezire sormuş:
vezir!
-Eğitim mi önemli karakter mi?
Vezir düşünmeden cevap vermiş:
-Karakter padişahım.
Padişah memleketin her yerine tellallar çağırtmış.
-Duyduk duymadık demeyin en iyi hayvan eğiticisine yüz kese altın en iyi hayvan eğiticisi padişahın huzuruna çıkarılmış. Padişah hayvan eğiticisine sormuş:
-Bir kediye tepsiyle servis yapmayı ne kadar zamanda öğretebilirsin?
-Altı ayda öğretirim padişahım.
Altı ay dolmuş, huzura alınmış. Padişah:
-öğrettin mi?
-öğrettim padişahım.
Saray erkanı toplanmış, kedi elinde tepsi servis yapmaya başlamış, tam vezirin önüne gelmiş; padişah yine vezire sormuş:
vezir! Demiş.
-Eğitim mi önemlidir karakter mi?
vezir padişahın sorusuna cevap vermeden önce cebinde hazır tuttuğu fareyi yere bırakmış.
Kedi tepsiyi attığı gibi farenin peşinde koşmaya başlamış.
Tabi altı aylık eğitimde boşa gitmiş.
Vezir cevap vermiş.
-Karakter padişahım.
Bu yazıyı kesinlikle birileri için yazmadık.
Amaç sadece eğitimli olanlara karakterin de lazım olduğunu anlatmak istememizdi.


Yoksa…


Bu yazıyı birilerine yönelik yazmış olmaya kalksak, hikayeyi bu şekliyle değil de, eğitimin de karakterin de olmadığının üzerine kurardık.


Zira…


Şu günlerde bırakın eğitimli ve karakterli olanları bir tarafa, sadece eğitimli ya da karakterlisini bulmak meziyet haline geldi…


 


.....


Acaba böyle mi yapmak lazım bunlara?


 


Yaşlı bir adam emekliye ayrılır ve kendine bir lisenin yanında küçük bir ev alır. Emekliliğinin ilk ayını huzur içinde geçirir ama sonra ders yılı başlar.



Okulların açıldığı ilk gün, dersten çıkan öğrenciler yollarının üzerindeki her çöp bidonunu bağırıp, çağırarak tekmelerler. Bu çekilmez gürültü günler sürer ve yaşlı adam bir önlem almaya karar verir.



Ertesi gün çocuklar gürültüyle eve doğru yaklaşırken, kapının önüne çıkar, onları durdurur ve:



– “çok tatlı çocuklarsınız, çok da eğleniyorsunuz. Bu neşenizi sürdürmenizi istiyorum sizden. Ben de sizlerin yaşındayken aynı şekilde gürültü çıkarmaktan hoşlanırdım, bana gençliğimi hatırlatıyorsunuz. Eğer her gün buradan geçer ve gürültü yaparsanız size her gün 10 lira vereceğim” der.



Bu teklif çocukların çok hoşuna gider ve gürültüyü sürdürürler. Birkaç gün sonra yaşlı adam yine çocukların önüne çıkar ve onlara şöyle der:



– “çocuklar enflasyon beni de etkilemeye başladı bundan böyle size sadece 5 lira verebilirim.”



çocuklar pek hoşlanmazlar ama yine devam ederler gürültüye. Aradan bir kaç gün daha geçer ve yaşlı adam yine karşılar onları:



– “Bakın” der, “Henüz maaşımı alamadım, bu yüzden size günde ancak 1 lira verebilirim, tamam mı?”



– “Olanaksız bayım” der içlerinden biri,



– “Günde 1 lira için bu işi yapacağımızı sanıyorsanız yanılıyorsunuz. Biz işi bırakıyoruz...”


Yukarıda anlattığımız hikaye, Tepebaşı Belediyesinin Pişmiş Toprak Sempozyumlarında yalpan ve şehrin çeşitli bölgelerinde sergilenen heykellerin vandalca bir şekilde tahrip edildiğini öğrenince aklımıza geldi.


“Acaba” diyoruz. Böyle mi yapılsa?


Şu heykelleri tahrip eden insanlar bulunup, maaşa bağlansa ve maaşları her geçen ay düşürülüp, bu işten vaz geçmeleri mi sağlansa?


çünkü…


Bu tip insanlara ne söyleseniz bir fayda etmiyor…


....


özkar’ın özokçu’ya bakışı…


 


CHP’de kongreler sürecinin sonuna gelindi.
Haftaya yapılacak olan il kongresiyle süreç sona erecek.


İl kongresi için, geçtiğimiz il kongresinde yarışan iki aday yine yarışacak.


Bu iki aday önceki gün 2 saat arayla adaylık açıklamalarını yaptı.


önce Sinan özkar, ardından da İlker özokçu aday olduklarını parti binasında açıkladı.


Bu arada…


Adayların birbirlerine çiçek vermesi ve başarılar dilemesi gibi güzel hareketler de oldu.


Fotoğrafı Esgazete muhabiri çekmiş.


İlker özokçu adaylık açıklama konuşması yaparken, adaylığını 2 saat önce açıklayan Sinan özkar, özokçu’nun yaptı konuşmayı dinliyor.


özokçu’nun yanındaki hemen herkes başka şeylere odaklanmışken Sinan özkar öyle bir bakmış ki özokçu’ya, adeta kongrede yaşanacak olan hesaplaşmanın şiddetini sanki bugünden anlatır gibi…


.....


Tribünlere oynuyorlar…


 


ABD’nin Kudüs’ü İsrail’in başkentini tanımasının ardından Türkiye’de gösterilen reaksiyonu soruyoruz Saadet partisi Genel başkanı Temel Karamollaoğlu’na.


Bu kararın ardından İslam İşbirliği Teşkilatının Türkiye’de toplanmasının iyi, bu toplantıda alınan “Doğu Kudüs Filistin’in başkentidir” kararının ise komik olduğunu söyledi.


“Neden?” diye sorduk…


-“Siz Doğu Kudüs’ün de Filistin’in başkenti olduğuna dair bir karar aldıysanız, bir anlamda Batı Kudüs’ün de İsrail’in başkenti olduğunu kabul etmiş sayılıyorsunuz. Bunun neresi iyi? Bence alınan karar yersizdir. Alınan karar Batı Kudüs’ün İsrail’in başkenti olmasını kabullenmedir. İktidar partisi işi geçiştirmiştir, tribünlere oynamıştır” diyerek tamamladı sözlerini…

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi