1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskiden seçimin gediğini temel atma törenlerinden anlardık. Şimdi ise...

 


 


Yaşı 50’nin üzerinde olanlar iyi bilir.
Eskiden, seçimlerin geliyor olmasının bazı emareleri vardı.


Bu emarelerin başında da temel atma törenleri gelirdi.


İktidarda hangi parti varsa seçim öncesi şehir şehir gezer, elinde-kazma kürek temel atma töreni gerçekleştirirdi.


Televizyon kanalını er açtığınızda, Başbakan ve bakanların sırayla attıkları temel haberlerini izlerdiniz gün boyu.


Elbette komik bir durumdu bu…


Elbette içlerinde teme atıldıktan sonra bitirilen ve çalışamaya başlayıp, üretim yapan tesisler olmuştu ama…


Atılan temellerin birçoğu, atıldığı şekliyle de kalmıştı.


Hatta çok iyi hatırlıyoruz, o dönemin muhalefet partisi milletvekillerinden biri, meclis kürsüsüne, şehrinde atılan küçük, üzerinden demirler çıkmış, beton temeli söküp getirmiş, bir yandan konuşurken, diğer yandan iktidar partisi milletvekillerine “İşte sizin attığınız temel bu” diye göstermişti.
İktidarların bu yöntemi sürekli kullanmasında, yani seçim öncesi sürekli temel atma töreni düzenlemede seçmene vermek istedikleri tek mesaj, “üretimi çoğaltmak-işsizliği azaltmak” mesajıydı.


Yukarıda da söylediğimiz gibi, iş sonradan komediye dönse de, yapılmak istenilen aslında seçmene bu mesajın verilmesiydi.


-“üreteceğiz, çalışacağız, kalkınacağız, kimseye muhtaç olmayacağız” mesajıydı.


Bugüne gelindiğinde iş tam tersine döndü…


Artık seçimlerin geldiğini temel atma törenlerinden değil, var olan devlete ait tesislerin satılmasından anlıyoruz…


Tıpkı Şeker fabrikalarının seçim öncesi özelleştirilmesi kararı gibi…


Kısacası…


ülke, seçim öncesi temel atma törenlerinden bugüne, seçim öncesi fabrikaların özelleştirilmesine geldi…


.....


 


Eleştiri CHP’nin ruhunda var…


 


Kazım Kurt yıllar önce anlatmıştı…


CHP gençlerden oluşan bir ekip kuruyor.
Bu ekip, kendine görev edinmiş.
Türkiye’nin her yerinde ki cezaevlerini dolaşıyor.
Ekibin içinde doktor, psikolog, Avukat falan da var.
Kenarda köşede kalmış, arayanı soranı olmayan insanları bulup, sohbet ediyorlar.
İşte bir Cezaevinde, Hizbullah davasından mahkum olmuş biriyle görüşmüş bu ekip.
Halini, hatırını, isteği olup olmadığını sormuş.
Uzun uzun sohbet etmişler.
Hizbullah davasından tutulan mahkûm şaşırmış tabi. 40 yıl düşünse CHP’lilerin kendini ziyaret edeceği aklına gelmez.
Almış kağıdı kalemi eline.
CHP Genel başkanına bir mektup döşenmiş.
Mektubun birinci sayfasında, niçin içerde olduğunu yazmış.
İkinci sayfada, CHP’li gençlerin bu ziyaretinin kendisinde büyük bir şaşkınlık ve hayranlık yarattığını anlatmış.
üçüncü sayfada da;
-"Ben, mücadele verdiğim fikir yüzünden buradayım. Ama benimle aynı fikre sahip olanlar bile gelip ziyaret etmedi beni. Sadece sizin partinin gençleri geldi. Ben de karar verdim, artık CHP’liyim" demiş.
Hizbullahçı,  "Madem artık CHP’liyim" diye başladığı 4’ncü sayfasından itibaren genel başkana hitaben:
-"Şunu niye partiye aldınız?, bu konuda niye böyle dediniz?, Şu konuda niçin böyle davranıyorsunuz? Niçin doğru dürüst politika üretemiyorsunuz?" diye soru ve eleştiri yağmuruna başlamış.


Bu soru ve eleştiri mektupta bir 6 sayfa daha devam etmiş.
Biz şu sıralar yoğun olarak CHP’lilerin hem kendi partilerini hem de genel başkanlarını nasıl oluyor da bu kadar yoğun eleştirebildiğini sorguluyoruz ya…


Demek ki CHP’li olmanın ruhunda bu var…


Demek ki:


Yılların CHP’lisi de olsa, bir günlük CHP’li de olsa bu ruh herkesi etkisi altına alabiliyor…


.....


 


24 M kriteri…


 


Ahmet Vefik paşa, yıllar önce ideal yöneticinin hangi özellikleri taşıması gerektiğini kaleme almış.
Bunu yaparken, yani ideal yöneticilerin nasıl olması gerektiğini ortaya koyarken ilginç de bir yöntem kullanmış.
24 tane ölçüt belirlemiş ideal yönetici vasıflarıyla ilgili.
Her vasfı da M harfiyle başlayan Arapça ve farsça kelimeler ile başlatmış.
Bu nedenle…
Söz konusu ideal yönetici vasıfları, “Ahmet Vefik Paşa'nın 24 M kriterleri” olarak tarihe geçmiş.
İşte o yöneticilerde olması gereken ve yıllar önce kaleme alınmış özellikler:

1. Muteber (Saygın),
2. Mutena (Seçkin),
3. Mutedil (Ilımlı),
4. Mu'tezim (Azimli),
5. Mutlif (Bağışlayıcı),
6. Muvakkit (Zamana Duyarlı),
7. Muvaffak (Başarılı),
8. Muzaffer (Galip),
9. Müdebbir (Tedbirli),
10. Müeyyid (Disiplinli),
11. Mütefekkir (Düşünür),
12. Müferrih (Güleryüzlü, Ferahlatan)
13. Muhibb (Sevgi dolu),
14. Mükrim (Cömert, İkramcı),
15. Mültefit (İltifat Eden),
16. Mümeyyiz (İyiyi Kötüden Ayırabilen),
17. Münevver (Aydın),
18. Mübeşşir (Müjdeleyici),
19. Mübeccel (Yüceltilmiş),
20. Muvahhit (Allah'a İnanan),
21. Mücerrib (Tecrübeli),
22. Müfarik (Fark Edebilen),
23. Müheyya (Hazır Olan),
24. Müceddid (Yenileyici).


 


.....


Biraz da gülmek lazım…


 


Son model bir Ferrari otobanda süratli bir şekilde ilerlerken, yanından daha hızlı bir şekilde bir Anadol geçmiş. Sürücü şaşkın bir şekilde onu izlemiş, ama Anadol çok kısa bir süre içinde gözden kaybolmuş. Bir süre gittikten sonra, yol kenarında Anadol şoförünün aracın altında uğraştığını görmüş. İçinden "O araçla o kadar hızlı gidersen, böyle yolda kalırsın işte!.." diyerek yola devam etmiş. Birkaç dakika sonra aynı Anadol, arkadan yetişmiş ve çok hızlı bir şekilde Ferrariyi sollayıp geçmiş. Arkada kalan Ferrarinin sürücüsü hayret ve şaşkınlık içinde bakakalmış. Bir süre gittikten sonra, Anadolu yol kenarında görmüş. Anadolun sürücüsü yine aracın altında uğraşıyormuş. Ferrari sürücüsü, "Oh olsun sana!.." diyerek, tam gaz yola devam etmiş. On dakika ya olmuş, ya olmamış, aynı Anadol yine arkadan yetişmiş ve tam gaz giden Ferrariyi sollayıp geçmiş. Ferrari sürücüsü arkadan yetişmek için gazlamış, ama Anadol gözden kaybolmuş. "Yahu bu nasıl olur?" diye düşüne düşüne giderken, Anadolu yine yol kenarında görmüş ve sürücüsü de aracın altında bir şeyler yapıyormuş. Ferrari sürücüsü arabayı durdurup Anadolun altında uğraşan adamın yanına gelmiş: 
- Kolay gelsin. 
- Sağol, teşekkür ederim. 
- Madem sürekli arıza yapıyor, neden hızlı gitmeye çalışıyorsun? Bu arabanın bir limiti var, sen de o limite uyarsan hiç bir sorun çıkmaz. 
- Yok be kardeş, arabanın problemi hızlı gitmem falan değil, sabahtan beri uğraşıyorum; nedense bu mereti bir türlü ikinci vitese geçiremedim!.. 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi