öncesini bilmeyiz ama, 1985 yılından sonrasını iyi hatırlarız.
çünkü mesleğe başladığımız ilk yıllarımızdı.
Bir sabah kalktığımızda, şehrin müthiş bir haberle çalkalanmaya başladığına tanık olmuştuk.
Eskişehir'de petrol bulunmuştu.
İnanılır gibi değildi haber!
Bulunduğu söylenen petrol şehrin orta yerinde, Bayat pazarında bir dükkânın bodrum katından çıkmıştı.
Dönemin Eskişehir'li Enerji Bakanı, şeçim bölgesinde petrol bulunmasının da verdiği gururla, petrolün çıktığı söylenen dükkana gelmiş, yerden çıkan sıvıyı önce baş ve işaret parmağının arasında bir süre ovalamış, sonra da burnuna götürüp kokladıktan sonra "Evet petrol bu! Yaşadık!" diye sevinçten bağırmıştı...
***
Eskişehirliler buna gerçekten inandı iyi mi?
Kimsenin aklına "Yahu dükkanın altından petrol mü çıkar? Bu işte kesin bir yanlışlık vardır. Güldürmeyin insanı?" demek gelmedi.
"Petrol çıktı" denilen yerin çevresinde ev ve işyeri bulunanların adeta yürüyüşleri değişti.
Petrol zengini havasına girdi pek çoğu.
-"Eskişehir ihya oldu" naraları atıldı koca şehirde.
Tam havai fişek gösterisi yapılacaktı ki, dükkan altından çıkan ve petrol olduğu söylenen sıvının, sızıntı akaryakıt olduğu ortaya çıktı.
O bölgeden geçen NATO boru hattında kırılma olmuş, borudan sızan akaryakıt yüzeye çıkmış ve söz konusu dükkanın içinden dışarıya fışkırmıştı.
***

Sevinç anında yerini hüzne, kurulan hayaller de yerini hüsrana bırakmıştı.
Yürüyüşü değişenler, eski yürüyüş modeline dönmek zorunda kaldı.
-"Petrol bulundu" haberleriyle Türkiyenin bir anda gündemine gelen Eskişehir, bulunduğu söylenen petrolün yer altındaki borulardan sızdığının anlaşılması üzerine, bu kez dalga geçilen, espiri konusu haline gelen bir şehir oluverdi.
Velhasıl...
Eskişehir 35 yıl önce böylesine bir olay yaşadı...
Siz deyin komik, ben diyeyim tirajı komik!

.....

Sevinelim elbette ama ihtiyatlı da düşünelim!

Karadeniz'de sondaj çalışmaları sonucu önemli miktarda doğalgaz rezervi bulundu.
Cumhurbaşkanı Erdoğan önceki gün verdi müjdeyi
Haber elbette sevindirici.
Ancak...
Bir yandan sevinirken bir yandan da konuya ihtiyatlı düşünmek gerekiyor.
Zira...
Türkiyede bulunan ama daha sonra haber alınamayan doğalgaz ve petrol rezervleri var...
Birileri bunun listesini gazete haberlerine yansıyan şekliyle, şu şekilde çıkartmış;
1.Akçakoca’da doğalgaz bulundu (9 Eylül 2004)
2.Akçakoca’da doğalgazdan sonra petrol umudu (26 Kasım 2006)
3.Karadeniz doğal gazı devreye girdi (20 Mayıs 2007)
4.Karadeniz’de petrol ağa takıldı (26 Ağustos 2007)
5.Sakarya’da doğalgaz bulundu (15 Mayıs 2009)
6. Yeni doğalgaz rezervi bulundu (17 Haziran 2010)
7. TPAO’dan sevindiren Akçakoca açıklaması (29 Mart 2011)
8. Bakan Yıldız: Petrol bulduk ama çıkaramıyoruz (25 Ağustos 2012)
9.Karadeniz, petrol ve doğalgazda yeni merkez (10 Mart 2013)
10.Bakan Dönmez: Akçakoca’da bir doğalgaz keşfi oldu (29 Haziran 2020)
Gördüğünüz üzere, 2004 yılından bu yana doğalgaz ve petrol rezervlerini bulmasına buluyor ama sonra nedense kaybediyoruz.
çünkü, "bulundu" denilen her petrol ve doğalgaz rezervlerinden bir daha ses çıkmıyor.
O yüzden...
Karadeniz'de bulunduğu açıklanan doğalgaz rezervleri müjdesine bir yandan sevinirken, bir yandan da ihtiyatlı düşünmek durumunda kaldık...
Sevindik, çünkü bugün için çıkartamasak da o rezervler ülkemize ait...
İhtiyatlı düşündük, çünkü bugüne kadar defalarca bulduğumuz doğalgaz ve petrol  rezervlerinden hiç ses seda çıkmadı...

.....

Hangi ülke olduğu fark etmiyor...

İngiltere, yapımı 20 yıl sürecek bir projeyi hayata geçirme kararı almış.
Bunun için 500 milyon pound, yani bizim yeni paramızla 2,5 Trilyon, eski para ile 2,5 katrilyon para harcayacakmış.
Proje kısaca;
İngiltere’nin batısında bulunan Liverpool şehrinden, doğusundaki Hull şehrine kadar olan 190 kmlik bir çaptaki 250 kilometrekarelik bir alanda planlanan yeni ormanlık alanın, ülkede az kalmış yeşil alanları yerel ağaçlarla artırmayı hedefliyormuş…
Yani…
İngiltere’nin bir ucundan diğerine tam 50 milyon ağaçtan oluşan bir ormanlık alan yaratacakmış…
İnsan duyunca “İşte gerçek çılgın proje bu” diyor değil mi?
İlk duyduğumuzda biz de aynen bunu dedik…
Ancak, gelin görün ki, bu kararı alan hükümetin tren projesi ise 35 adet ormanın resmen içinden geçiyormuş.
Bu tezatlık karşısında ülkede yaşayan insanlar bunun, yani yeni orman projesinin, hükümetin diğer bölgelerdeki ormanlara gösterdiği ilgisizliği örtmek amacı ile yaptığını düşünmeye başlamış…
***
Demek istediğimiz şu;
Hangi ülkede yaşanırsa yaşansın hiç fark etmiyor.
“Şuraya şu kadar ağaç dikeceğiz” diyenlerin de asıl amacının, başka bir yerde kesecekleri ağaçları unutturmak olduğu sonradan çıkıyor ortaya.
Bizim ülkemizde de kasıtlı kasıtsız her çıkan yangın sonrası bu benzeri olayları yaşadığımız için  bu yazıyı yazma gereği duyduk.
O yüzden...
Büyük çaplı ağaçlandırma çalışmalarını ne zaman duyarsanız, üzerini kazıdığınızda altından başka bir yerdeki orman kaybı mutlaka çıkacaktır!.

.....

BİRAZDA GüLMEK LAZIM

Birkaç Fransız kantinde gevezelik ederken içlerinden biri sorar:
— Gütenberg kim, biliyor musunuz?
— Hayır, der ötekiler.
— Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Gutenberg`in basım makinesini bulan kişi olduğunu bilecektiniz. Ya Panmentier`i?
— Hayır, der ötekiler.
— Güzel, sizde benim gibi gece kurslarına gitseydiniz, Panmentier`in patatesi bulan kişi olduğunu bilecektiniz. Eğer gece kurslarına gitmezseniz, yaşam boyunca işte böyle herşeye bilmiyorum demekle yetinirsiniz...
Adamın sözleri üzerine gruptan bir tanesi sinirlenir ve:
— Oldu, anlaştık! Gutenberg`i, Panmentier i bilmiyoruz.. Peki, sen Totoche kim biliyor musun?
— Hayır!
—Peki, öyleyse öğren! Totoche, sen gece kurslarına giderken evine giren adam!