1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehir'de, ismi bir yerlere verilmeyi hak ediyor...

 


Bazı insanlar, aldıkları kararlar ve yaptıklarıyla bazı şehirlerin kaderini değiştirir.


Geçtiğimiz günlerde vefat eden Suna Kıraç da, Eskişehir’in kaderini değiştiren isimlerden biri olduğunu öğrendik…


Şöyle ki;


Suna Kıraç Vehbi Koç’un kızı ve Koç holdingin başkan vekili.


Eşi Can Kıraç Eskişehirli olduğu için, aynı zamanda Eskişehir’in de gelini.


Arçelik buzdolabı fabrikası için yer arandığında, üretim yerinin Eskişehir olması için Suna Kıraç büyük rol oynuyor…


Sonunda babası Vehbi Koç’u ikna ediyor ve Arçelik buzdolabı fabrikası Eskişehir’de kuruluyor.


öyle ki, Arçelik buzdolabı fabrikası kurulduğunda Eskişehir’de doğru dürüst Sanayi Bölgesi dahi yok.


Sonrasında Mümtaz Zeytinoğlu ve arkadaşları ilk Sanayi Odası ile birlikte ilk organize sanayi bölgesini de oluşturup, Arçelik buzdolabı fabrikasını bölgenin içine dahil ediyorlar.


Hatta…


Vehbi Koç bir açıklamasında “Biz fabrikayı Eskişehir’e kurduk ama ben Eskişehir’de sanayi var biliyordum. Meğer bir hayli zayıfmış” diyerek özetliyor durumu.


xxx


Arçelik buzdolabı fabrikasının kurulması ve bugüne kadar  faaliyet gösteriyor olmasının ne denli önemli olduğunu anlatmaya gerek yok herhalde.


Organize sanayi Bölgesinde faaliyet gösteren fabrikaların yüzde 30’unun Arçelik’e iş yaptığı hesap edildiğinde, Arçelik fabrikasının Eskişehir için ne kadar önemli olduğu zaten ortaya çıkıyor.


O nedenle…


Eğer Arçelik fabrikası Eskişehir’e kurulmuşsa, Eskişehir sanayisinin önemli bir bölümü bu fabrikaya iş yapıyorsa, binlerce işçi çalışıyor, katma değer yaratılıyorsa, Eskişehir  bunu bir anlamda , geçtiğimiz günlerde vefat eden Suna Kıraç’a borçlu…


Sonuç olarak…


Eskişehir’in vefasını göstermesi açısından Suna Kıraç isminin(cadde olur-yapı olur-park olur) bir yerlere vermesi gerektiğini ve böylelikle Eskişehir’in kendi tarihine bir “ Suna Kıraç “ notu düşmesi gerektiğini düşünüyoruz…


Umarız şehri yönetenler de bunu düşünür de, şehrin tarihine o not biran önce düşülür…


....


ölü yatırım da olabilirdi değil mi ama!


 


AK pati milletvekili Günay “İnönü’ye 60 milyon liralık yatırım yapıyoruz” dedi ya…


Yapılacak yatırımın da cezaevi olduğunu söyledi ya…


Biz de; “Madem cezaevi yatırım olarak görünüyor, o halde çifteler’de bulunan cezaevi niçin kapatıldı? Cezaevini madem bir yatırım olarak görüyorsunuz, o halde çifteler’in suçu neydi ki var olan yatırım ilçeden alındı? Hazır cezaevini kapatıp, başka ilçeye yeni cezaevi yapmak nasıl bir yatırım anlayışıdır ki?” demiştik ya…


Bir okur aradı…


-“Niye öyle diyorsun ki? cezaevi bal gibi de yatırım işte!” dedi.


-“Nasıl yani?” diye sorduk…


İçinde yatanlar olduğunu söyledi…


Bir an ciddi ciddi söylüyor zannettik…


Hemen ardından; “Sen dua et cezaevi yerine mezarlık da yapabilirlerdi. Gerçi o zaman ölü yatırım olurdu.” deyince, ironi ve espri yaptığını anladık…


.....


Hesap sordu mu acaba?


 


Sizi bilmem ama ben;


İstanbul’da, Ekrem İmamoğlu’nun kazandığı seçimin iptal edilmesi kararının Erdoğan’ın isteği üzerine, Erdoğan’ın kararıyla olduğunu zannetmiyorum.


Siyasi tecrübe sahibi herkes, o ortamda yenilenen seçimin dönmeyeceğini az çok kestirir.


Sonuçta onayı olmadan seçimler iptal edilmez, ikinci bir seçim yapılmazdı.


Yakınındaki birileri büyük ihtimalle, kendisinin İstanbul Belediyesinin çok önemli olduğunu, İstanbul’u kaybedenin iktidarı kaybedeceğine ilişkin sözleri olduğunu, seçimler iptal edildiğinde İstanbul’un kazanılacağını empoze etti.


Sonuçta seçimler yenilendi ve ilk seçime oranla ikinci seçimde oy farkı 800 bini aştı.


AK parti İstanbul’da ilkinden daha ağır bir yenilgiyi yenilenen ikinci seçimde yaşadı.


xxx


Sizi bilmem ama ben;


Büyük tartışmalara neden olan çoklu Baro sistemine geçilmesinin kararının tek başına Erdoğan’a ait olduğunu da zannetmiyorum…


Yakınındaki birileri muhtemelen mevcut baroların iktidar muhalifi olduğunu kendisine empoze ederek, bu oyunun bozulabileceğine ikna ettiler.


Sonuçta onay verdi ve meclisten çıkartılan karar ile çoklu baro sistemine geçildi.


Şimdi…


Meclisten yasanın çıkmasıyla birlikte İstanbul’da ikinci bir baro, yani iktidara yakın bir baro kurulması için çalışmalar başladı.


Ama gelin görün ki, ikinci bir baro için gereken 2 bin avukat imzası toplanamadı ve hala da toplanamıyor.


Xxx


Sonuç olarak; İstanbul seçimlerinin yenilenmesi de, çoklu baro sistemine geçilmesi de bir işe yaramadı.


Merak ettiğimiz ise;


Erdoğan’ın her iki konu ile ilgili olarak kendisine bunları empoze edenlerden hesap sorup sormadığı…


Yani…


İstanbul seçimlerinin iptal ettirilmesini isteyenlere “Hani alıyordunuz seçimi?”, çoklu baro sistemini empoze edenlere de “Ne oldu sizin baroya?” diye sorguya çekip çekmediğini gerçekten merak ediyorum.


Bir de…


Şu sıralar birilerinin, Türk Tabipler Birliğinin kapatılması gerektiğini kendisine empoze etmeye çalıştığını düşünüyorum…


Neyse…Ben niye düşünüyorsam?


.....


BİRAZ DA GüLMEK LAZIM
Adamın 6 çocuğu vardır. Bu başarısından
fazlasıyla da gurur duymaktadır.O denli gurur duyuyor ki; karısını, onun
tepkisine rağmen;
— 6 çocuğumun annesi, diye çağırmaya
kadar götürüyor.
Karısı bu duruma çok bozuluyor, sinirleniyor, uyarıyor ve içerleniyor;
— Benimle bu tür konuşma! Benim bir adım var!
Ayrıca bunları 9 ay sen taşımadın karnında!!
Eşinin bu çıkışları karşısında adeta zevk alıyor,
içten içe gülüyor, mutlu oluyor adam. Bir gece partiye gidiyorlar. Adam eve dönme
vaktinin geldiğine karar verdiğinde, karısının da gitmeye hazır olup olmadığını öğrenmek
için olanca sesiyle bağırıyor;
— Eve gidelim mi, 6 çocuğumun annesi?
Kadın, kocasının bu dangalaklığından son derece rahatsız, aynı şekilde bağırıyor;
— Ne zaman istersen, 4 çocuğumun babası!

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi