1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Eskişehirli Eskişehirliyi sevmez ki, Eskişehir'i sevsin...


Eskişehirlinin hayatta en sevmediği kişi, başka bir Eskişehirlidir.
Şimdi çoğunuzun "Haydaa! Bunu da nerden çıkarttın?" dediğini duyar gibiyim.
Aslında bir yerlerden çıkarttığım falan yok.
Zira…
Bu söylediğimizi, şahit olunan olaylara bakarak görmek çok zor olmasa gerek.
öncelikle şunu söyleyelim…
Eskişehir’de birbirini sevenler tabii ki var.
Ancak bu sevgi bedava değil.
Şunu söylemeye çalışıyoruz:
Eskişehir’de iş yapan biri, bir diğer Eskişehirliyi seviyorsa, aralarında kesinlikle, ticari anlamda bir alışveriş, bir menfaat vardır.
Yani…
Malı ondan alıyorsa, o iyi adamdır.
Onun malını almıyorsa, ondan kötüsü yoktur.
çoğu zaman, iyi olanların aniden kötü olduğu durumlara da çok sık rastlanır Eskişehir’de.
Bunun da nedeni de, o güne kadar devam eden mal alma işinin, yani alışverişin, büyük ihtimalle o gün sona ermiş olmasıdır.
Alışveriş sürdüğü müddetçe dünyanın en iyi adamı, alışverişin bitmesi ile bir anda "yaramaz adamın teki" olup çıkıverir aynı kişi.
Şöyle bir inceleyin Eskişehir’de var olanları.
Eskişehir’in iş dünyasında belirli bir isim yapmış kişiler, nedendir bilinmez birbirlerini sıkı biçimde takip eder.
Kim nerede yatırım yapmış?, Kim ne marka araba almış?, kim hangi işe giriyormuş?,kimin borcu varmış?, kim batmış?, kim çıkmış?, kısacası herkesin her şeyden haberi olur.
Sadece bu da değil…
Kim zor durumdaymış?, kim neyini satmış?, kimin çekinin arkası vurulmuş anında duyulur.
Etrafta olup bitene karşı bu denli meraklı olmanın da arkasında, kendisine yönelik çıkar beklentisi vardır.
çünkü: birinin yaptığı yeni yatırım, kendisi için de bir kapı olma ihtimali taşır.
çünkü: birinin işlerinin bozulması, ondan uzaklaşmanın da fırsatını oluşturur.
Sonuç olarak…
Eskişehir’de büyük bir çoğunluk "Kendi işimi iyi yapayım" dan çok, "Başkalarının işini daha iyi yaparım" sevdası taşır.
İşin kötüsü.
Fırsat doğduğunda, daha iyi yapacağını söylediği o başkalarının işinin yanından bile geçmek istemez.
Dahası…
O işe talip olan bir başka Eskişehirlinin de paçasından çekmek için ne gerekiyorsa yapar.
İşte o yüzdendir ki, Eskişehir dışından gelip bu şehre yerleşenlerin ticari anlamda gösterdiği başarının altında böylesine bir şans yatar.
İşte o yüzdendir ki, Eskişehir dışından gelenler yıllarca ticaretin nasıl yapılacağını göstermelerine rağmen, bizim Eskişehirliler yıllardır var olan tapularını deldirir durur…
Sonuç olarak:
Eskişehirli, Eskişehirliyi pek sevmez…
Eskişehirliyi sevmeyen Eskişehirlinin, Eskişehir’i de sevmesi haliyle mümkün olmuyor.
Eskişehirli Eskişehirliyi ve Eskişehir’i sevseydi, bu şehirde en çok konuşulan mevzu, karşılıklı “Engelleniyoruz” muhabbeti kesinlikle olmazdı.
öyle değil mi?
.....

Bu şehirde çıkacak sonuç?

Eskişehir’de seçim sonuçları, Türkiye geneli hakkında bir fikir edinilmesini sağlar.
örneğin…
Refah Partisi ilk kez Eskişehir’de milletvekili çıkarttığında, Türkiye’de ilk kez, koalisyonla da olsa iktidar koltuğuna büyük ortak olarak oturmuştur.
MHP Eskişehir’de ilk kez milletvekili çıkarttığında, barajı aşarak meclise giren bir parti olabilmiştir.
Eskişehir’de çıkan sonuç Türkiye’de çıkacak sonuca büyük ışık tutar.
örneğin…
Eskişehir’de iktidar partisinin oy oranı, Türkiye genelinde aldığı oy oranının 6-8 puan altındadır.
Eskişehir’de CHP’nin oy oranı ise, Türkiye genelinde aldığı oyun 9-10 puan üzerinde olur.
Yapın işte buna göre hesabınızı…

......


Paçalardan akan cahillik…

Etrafınızda hemen her şeyi bilen, daha bildiğini zanneden insanlar vardır değil mi?
Etrafınızda, menfaatleri her şeyden önce gelen insanlar da vardır mutlaka…
Fikrini, yanlış olmasına rağmen şiddetle savunanlar da vardır kesin.
Ya sürekli kendilerinden bahsedenler de vardır eminiz…
Hiç düşünmeyip çok konuşanlarla da doludur çevreniz…
Hiçbir değişime açık olmayan insanlar yok mu sanki çevrenizde?
Siz ne kadar alanınızda başarılı olursanız olun sizin uzmanlığınızın beş para etmediğini düşünen ve bunu umursamayan insanlar yok mu?
Kendisine dayatılan ve ezberlediği düşünceleri size dayatmaya kalkanları görmediniz mi hiç? Mutlaka görmüşsünüzdür.
Bir durum tespiti yaptığınızda belli bir birikimi ve donanımı olmadığı için iki laf edemeyip, bunun yerine “Boşverr.. çok da kurcalama. Kafaya takmaya değmez” cümlelerini kuranlar da çevrenizde vardır herhalde…
İşte bu özelliklere sahip insanları bilim “cahil” olarak tanımlıyor…
Bu özellikte olan insanlar etrafımızın dört bir yanını sarıp sarmaladığına göre…
Hiç kimse kusura bakmasın ama paçalarımızdan resmen cahillik atıyor…
Aklını resmen kiraya vermiş, okumayan, üretmeyen ve düşünmeyen insanlarla birlikte yaşıyoruz ne yazık ki…
Hani derler ya:”öldüğünde; öldüğünü sen bilmezsin. Bu sadece yakınların için zor bir durumdur. Aynı şey cahiller için de geçerlidir.” diye…
İşte o misal…
Cahil olduğunun farkında olmayan cahiller ile sınanıyoruz bu dünyada adeta…
Hem de hiçbir kabahat işlememiş olmamıza rağmen çekiyoruz bu ızdırabı…
Sonuç olarak…
İnsan ne kadar derin düşünce içinde olursa olsun, sonunda kendini sığ bir geri zekalıya laf anlatmaya çalışırken buluyor…


......


Biraz da gülmek lazım

Karadeniz sahilinde bir kahvede inatçılık şampiyonası düzenlenmiş. Yarışmacılar başlarından geçen birer olayı anlatacak, kahve sakinleri de şampiyonu seçecekmiş. Yarışmaya üç kişi katılmış ve birinci yarışmacı söz almış: 
- Bir akşam işten eve döndüm, kapıyı çaldım. Hanım, "Kim o?" dedi. Kim olacak bu saatte? Kapıyı başka kim çalar ki? Kızdım, kapıyı bir daha çaldım. Hanım ısrarla "Kim o?" dedi. Bu sabaha kadar böyle devam etti. Sabah oldu ise gittim. 
İkinci yarışmacı söz almış: 
- Ağrıyan dişimi çektirmek için, dişçiye gittim. Dişçi, "Hangi dişin ağrıyor? diye sordu. Madem koskocaman dişçi, ağrıyan dişimi o bulsun diye inat ettim. Dişçi bütün dişlerimi çekti. Sıra ağrıyan dişime gelince, "Yine ağrıyor" demedim ve ağzımdaki bu tek diş inadımdan kaldı. 
üçüncü yarışmacı söz almış: 
- Evlendiğim ilk gece hanım, "Bana dokunma" dedi. Ben de inadım tuttu. Aradan 17 yıl geçti, hâlâ dokunmadım. 
Şaşıran jüri başkanı sormuş: 
- Ama senin üç tane kocaman çocuğun var, nasıl olur? 
- İnadımdan onların bile nasıl olduğunu sormadım.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi