1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Fena bir yolda etrafı kıra döke gidiyoruz

 


 


ülkenin siyasal ve düşünce anlamında ikiye bölünmesi ve bu durumun sürekli körüklenmesi, toplumda fena bir hastalığın yayılmasına neden oldu.


Bu hastalık şu sıralar yoğun bir biçimde sosyal medya’da gösteriyor.


Oldukça masumane paylaşımlar bile sosyal medya üzerinde linç sebebi haline geldi.


Bir fikrinizi söylemeye falan kalkmayın…


Anında sizi aforoz edecek birileri mutlaka çıkıyor.


Söylediğinizin doğru ya da yanlış olduğuyla hiç kimsenin ilgilendiği bile yok.


İnsanlar “biri bir paylaşımda bulunsa da bütün hırsımı ondan çıkartsam” diye klavye başında bekliyor


örneğin:


Sosyal medyada öylesine ruh hastaları var ki, o gün morali bozuksa, herkesin moralinin bozuk olmasını istiyor.


Morali düzgün birine tahammülü dahi olmuyor.


xxx


İşte sözünü ettiğimiz bu durumu son günlerde bizim meslekte de yaşamaya başladık.


CHP ile ilgili bir eleştiri yapıyoruz, adam ya arıyor ya da sosyal medya kanalıyla “Sana ne bizim partiden? Sen CHP’li misin? Bırak da bizim partiyi biz düşünelim” diyor.


AK Parti ile ilgili bir eleştiri kaleme alıyoruz, bu defa benzeri davranış bu cenahtan geliyor ve “Bırak artık bizim partinin yakasını. Bizim partimizden sana ne? Sanki bir oyun nasip oldu da” falan deniyor…


Onların dangalakça dile getirdikleri haklılık gerekçelerini yerine getirmeye kalksak, CHP’yi ve AK parti’yi yazmadan önce gidip her iki partiye üye olmamız lazım.


Velhasıl…


Fena bir yolda etrafı kıra döke gidiyoruz…


Bakalım bu yolun sonunda hangi duvara toslayıp, kafamızı-gözümüzü yaracağız…


 


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Adam hınç almaya gelmiş!


 


Yıllar var okumuyordum yazılarını.


Zerre kadar da okuma isteği duymadım bu süreçte.


Bir yakınımın “Okudun mu? Hıncal Uluç Ahmet Ataç’ı eleştirmiş” dediğinde açıp baktım ne yazmış diye.


Vermiş veriştirmiş aklınca…


Kullandığı kelimeler okuma-yazma bilmeyenlerin dahi kullanmayacağı türden.


Nezaket ve zarafet zaten beklemiyoruz da, ifadeleri kavgada bile söylenmeyecek sözler.


önüne geleni haşlamayı marifet sayan, bunu yaparken de, yetişmiş bir insanın kullanmayacağı hitabı adet edinmiş, bu haliyle bile hala okur bulabildiğine hayret ettiğim biri Hıncal Uluç.


Belki biliyor, belki bilmiyorsunuz ama Hıncal Uluç’un bir de kardeşi var.


İsmi öcal…


Hep merak etmişimdir bir aile çocuklarına niçin Hıncal-öcal ismini koyar diye…


Meğer bir bildikleri varmış…


Baksanıza! Adam ismine uygun olarak, tanıdık-tanımadık, bütün dünyadan hınç almaya gelmiş!


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


çalıştırıp, yürütebiliyor musun?


 


Sosyal medya sayfalarında gezinirken zaman zaman karşımıza hoş videolar çıkıyor.


Bunlardan birine denk geldik geçenlerde.


Karı-koca safariye gitmişler…


Muhtemelen Afrika ülkelerinden biri…


Araçlarının içinde safariye çıkmışlar…


Bir yandan fotoğraf çekiyorlar çevredeki hayvanları bir yandan da kameraya alıyorlar camları açık araçlarının içinden.


O sırada bir maymun geldi araçlarının yanına.


Maymunu gören çift gülerek görüntü alırken, yeni gelenlerle maymun sayısı artmaya başladı.


Sağdan-soldan, ağaçlardan inenlerle binlikte bir anda 20-25 maymun oluverdi aracın başında.


çiftin yüzünde oluşan o baştaki gülümseme aniden endişe ve korkuya dönüştü.


Zira, maymunlar camları açık aracın içine girmeye başlamışlardı.


Genç çift fotoğraf makinesi ve kameralarını dahi alamadan araçtan çıkıp kaçmak durumunda kaldılar.


Maymunların neredeyse tamamı artık aracın içine girmiş, aracı resmen ele geçirmişti.


Bir anda koltukları ve direksiyonu kemirmeye, aracın içindeki eşyaları dağıtmaya başladılar.


Belli ki yiyecek bir şeyler arıyorlardı.


Bir süre sonra bulamayınca çıkıp gittiler.


Arkalarında, içi harap olmuş, camları açık bir araç kaldı.


Aracı ele geçirmişlerdi geçirmesine…


Aracın mahvolmasını da sağlamışlardı


Her şeyi yaptılar da ele geçirdikleri araçta bir tek çalıştırıp yürütmeyi başaramadılar.


Demek ki, Oda, Dernek, Kulüp, Federasyon, Konfederasyon, ülke, neresi olursa olsun…


Ele geçirmekle bitmiyor işi…


çalıştırıp, yürütebilmek de gerekiyor.


Aksi takdirde o, ele geçirilen her neresiyse, orada tıpkı maymunların vermiş olduğu zarar gibi bir mahvolmuşluk kalıyor…


,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,,


 


Biraz da gülmek lazım…


 


Mahkemede hakim davacıya sormuş:


- "Kazadan sonra size ‘Nasılsınız?..’ diye soran otoyol polisine ‘çok iyiyim, harikayım’ demişsiniz, şimdi tam tersini söylüyorsunuz ve tazminat istiyorsunuz!"


- "Efendim atım Karataş."


- "Bırak şimdi atını matını… Olayı anlat..!"


- "Efendim, müsaade ederseniz olayı arz edeceğim, atım Karataş ile otoyolda giderken kamyonun biri bize çarpınca ikimiz de yolun kenarına fırladık, müthiş canım yanıyor ve kımıldayamıyordum, yattığım yerden atımın acı dolu feryatlarını duyuyordum tam o sırada otoyol polisi geldi, atın iniltilerini duyunca ona yöneldi, tüfeği ile tam alnının ortasından vurdu, elinde dumanı tüten tüfekle benim yanıma geldi, “Atının durumu çok kötüydü hallettim” dedi ve “Peki, sen nasılsın bakalım?.. ” diye sordu. Affedersiniz ama siz olsaydınız ne yapardınız!"


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi