Cumhurbaşkanlığı meselesini soruyoruz Yılmaz Büyükerşen’e.
-"Sizi uzun zamandır bu göreve yakıştıranlar var" diye.
-"Benim meselem değil" diyor önce.
Ardından da…
-"Hiçbir zaman böyle bir niyetimin ve isteğimin olduğunu söylemedim. Şimdi de söylemiyorum. Ama benim dışımda bunu arzu edenler oluyor ve bunu söylüyorlar. Onlara da benimle ilgili bu düşüncelerinden ötürü teşekkür ediyorum ama benim gündemimde, niyetimde ve planlarım arasında kesinlikle böyle bir adaylık yok" diyor.
-"Sizin olmayabilir. Ama parti çıkıp sizin isminizi ortaya atarsa?" diyoruz, yine aynı sözleri tekrarlayıp, "Benim meselem değil" diyor.
Bu kez, meclisteki AK parti çoğunluğunu hatırlatıp;
-"Zaten Cumhurbaşkanlığına aday olmanız halinde görevinizden ayrılmanız gerekiyor. Bu kez, Büyükşehir belediyesi meclis çoğunluğu olduğu için muhtemelen AK partiye geçer. öyle değil mi?" dediğimizde ise Büyükerşen:
-"Valla şimdiden ne konuşsak boş. Gerçek olan benim böyle bir düşüncem olmaması ve bu güne kadar da böyle bir düşünce ortaya koymamış olmamdır. öte yandan, siyaset Türkiye’de bıçak sırtında. Bakarsanız bu günden yarına tüm siyasi dengeler birden değişiverir" diyerek tamamlıyor sözlerini.
Bu konuşma bugünün konuşması değil.
Bundan önce yapılan Cumhurbaşkanlığı seçimi arifesinde yani 2014 yılında yazmışız bu diyaloğu.
üzerinden 3 yıl geçmiş.
Ama gelin görün ki bugün yine Cumhurbaşkanlığı seçimi ve Büyükerşen’in aday olup olmayacağı konuşuluyor.
Bugün aynı konu sorulsa Büyükerşen’in aynı cevapları vereceği de muhtemel.
Anlayacağınız…
3 yıl geçmiş yukarıdaki yazıyı yazmamızın üzerinden ama gündem 3 yıl önceki gündemle tıpatıp aynı…

.....

“Sana ne bizim
partiden” diyorlar ya…

önceki gün CHP’yi yazdık.
CHP’nin nasıl kurulduğundan başlayıp, kuruluş amacının ne olduğunu, bu gün bu amaca uymayan davranışların neler olduğunu sıraladık kendimizce.
Mahalli seçimlerdeki başarının genel seçimlerde niçin gösterilemediğinin tahlilini yaptık.
Kendi tespitlermiş doğrultusunda nerede hata yapıldığını, yapılmaması gereken hataları sıraladık.
Ertesi gün ise AK Parti’yi yazdık.
Eskişehir’de tarihsel süreç içinde niçin her geçen yıl daha da düşüş içinde olunduğunun şifrelerini çıkarttık.
Yapılmaması gerekirken, buna rağmen her seçim öncesinde yapılan ve adeta alışkanlık haline gelen yanlışları anlattık dilimiz döndüğünce.
Yönetimsel hataları, tavır ve davranışlardaki yanlışları, dava denilen olgunun bir türlü sahiplenilemediğinin ortaya çıkarttığı olumsuzlukları sıraladık.
İki gün üst üste hem CHP’yi hem de AK parti’yi anlattık dilimiz döndüğünce.
Her iki parti cenahından da yazmış olduğumuz yazılara ilişkin olumlu tepkiler almadık değil.
Ancak…
Her iki yazı ile ilgili olarak her iki parti içinden aldığımız olumsuz tepkiler doğrusu bizi bir hayli şaşırttı.
Sakın yanlış anlaşılmasın.
Yaptığımız tahlilleri yanlış buldukları için değildi gösterilen tepkiler.
-“sana ne bizim partiden” tepki ve eleştirisiydi yapılan.
İşte bizi de asıl şaşırtan konu da bu oldu.
Keşke her iki parti içinden yapılan eleştiri ve tepkiler “Sen o konuda yanılıyorsun. Yaptığın tahlil şu yüzden yanlış” falan şeklinde olsaydı.
Belki o zaman biz de yanıldığımızı anlar, yapılan eleştiri ve tepkiden kendimize bir ders çıkartırdık.
Böylece…
-“sana ne bizim partiden?” eleştirisi de “O parti sizin olduğu için başarısız oluyor işte” yorumu ortaya çıkmamış olurdu…

.....

Susuzluk kapıda mı?

Eskişehir’e kullanma suyu sağlayan tek kaynak Porsuk Barajı…
Barajda kış aylarına girilirken barajdaki su oranı yüzde 64 civarındaymış.
Şu anda oran yüzde 67 olmuş.
Yani…
Sadece 3 puanlık bir artış söz konusu.
Bu şu demek: Yeterli yağış olmamış.
Bu Eskişehir açısından büyük bir sıkıntının habercisi…
Haberi veren Büyükşehir Belediyesi genel sekteri Engin çakmak.
-“Mutlaka alternatif su kaynağı bulmak durumundayız” diyor.
Bu konuda ciddi çalışmaları olmuş belediyenin.
Gökpınar’da bir su kaynağı tespit edilmiş ve suyun Eskişehir’e getirilmesi için önemli bir mesafe alınmış.
Yaz aylarında susuzluğun tehlike oluşturabileceğini söyleyen çakmak, vahşi sulama yapılmaması için şimdiden gerekli tedbirlerin alınması gerektiğini söylüyor.
Ne diyelim?
Umarız Yaz ayları öncesi yağışlar artar,baraj dolar da, endişeler de yazın çekeceğimiz sıkıntılar da ortadan kalkmış olur.

.....

Biraz da gülmek lazım

Yaşlı adam ameliyat olacakmış. Ameliyatı cerrah olan oğlunun yapması için ısrar etmiş. çok daha uzman olan doktorlar olduğu halde, bu ısrarının nedenini soranlara ’Onun bu ameliyatı çok iyi yapmasını sağlayacak formülü biliyorum’ diyormuş.
Ameliyat günü gelmiş, ameliyathaneye giderken oğlunu yanına çağırmış ve şöyle demiş:
- Oğlum, zor olduğunu biliyorum. Bana bir şey olursa sakın üzülme. Zaten gelmeden annenle de konuştuk. Eğer bana bir şey olursa, eşyalarını alıp sizin yanınıza yerleşmesine karar verdik. Seninle ve geliniyle daha mutlu olur. O nedenle rahat ol.