1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Ha gayret Eskişehir!

çok değil; bundan bir ay önce Eskişehir vaka artışında korkunç bir durumdaydı.
Eskişehir haritası kıpkırmızıya boyanmıştı adeta.
Sağlık Bakanı günlük vaka sayılarını açıklarken Eskişehir'in de aralarında yer aldığı 5 ili sıralarken, “Bu illerimizdeki artış bizi korkutuyor” demiş ve uyarmıştı.
O süreçte Eskişehir'deki günlük vaka sayısı 1200'lerin üzerine çıkmış, hastanelerin yoğun bakım servisleri olağanüstü bir yoğunluk yaşamaya başlamıştı.
Gelinen noktada Eskişehir için o korkutucu süreç geride kalmış gibi görünüyor.
Zira...
O süreçte günlük 1200'lerde olan günlük vaka sayısı, önceki gün itibariyle günlük 234’'lere kadar düşmüş Eskişehir’de.
Bi sonraki gün de 304 olmuş.
Bununla birlikte, hastanede ve evlerinde tedavisi devam eden hasta sayısında da önemli bir düşüş olurken, iyileşenlerin sayısındaki artış da dikkat çekici orandaymış.
Bu arada...
Eskişehir’de bu güne kadar görülen vaka sayısı ise 51 binlerde seyrediyormuş.
Bu rakamlar elbette Eskişehir adına sevindirici rakamlar.
Ancak...
Rakamlar, vaka sayısı yok denecek kadar azalmadığı müddetçe rahatlık yaratmamalı.
Hele hele, bir kişinin 6 ila 10 kişiye virüs bulaştırabildiği hesap edildiğinde, bu iyimser rakamlar insanlarda gevşemeye kesinlikle neden olmamalı.
Güzel güler biraz daha sabır, biraz daha özveri ve biraz daha dikkat gerektiriyor...


.....


Ne hale geldik?


Dün bir dostumuzla bir telefon konuşması yaptık.
Oradan buradan derken salgına geldi konu.
Dostumuz “Valla öyle bir hale geldik ki, yapabildiğimiz en büyük etkinlik markete gidip alışveriş yapmak oldu” dedi.
Ardından da şunu söyledi;
-“Valla dışarıya çıkacağım ve markete gideceğim için bildiğin heyecanlanıyorum. Bir gece önceden alacaklarımın listesini yapmaya, dışarıya çıkacağım için giyeceğim elbiseleri hazırlamaya falan başladım. Eskiden tatile, şehir dışına, hatta yurtdışına gitmeden önce yaşadığımız heyecanı, bir gün markete gitmek için yaşayacağımı söyleseler kahkaha ile gülerdim.”
Sahiden de hepimiz bu durumdayız…
Her birimiz resmen;
Yapacak başka bir iş olmadığı için market market gezen, her ürünü başka bir marketten alan, aslında amacı dışarıda ve vakit doldurmak olan emeklilere döndük!


.....


Tam tersi oldu iyi mi?


Televizyonların siyah-beyaz olduğu, çocuk yaşlarımda izlemiştim filmi.
çocuklara da uygun enteresan bir filmdi.
Adını hatırlamıyorum ama sahneleri hala zihnimde.
Filmde Dünya uzaylıların istilasına uğruyor.
Uzaylıların gemileri iniyor yeryüzüne.
Gemilerin gelişmiş silahlarıyla ne var ne yok yakıp yıkıyorlar.
Sonra aynı gemilerden metal robotlar iniyor.
İnsan avına başlıyorlar yeryüzünde.
Buldukları ve gördükleri her insanı, her canlıyı öldürüyorlar.
Direniş fayda etmiyor.
Taş, kurşun,top,tüfek, hiçbir şey tesir etmiyor.
Uçaklar, Tanklar, gemiler imha oluyor.
Sonunda Dünya teslim olmak zorunda kalıyor..
Kalan insanlar uzay gemilerinin önünde ellerini kaldırıp teslim oluyorlar.
Bunun üzerine uzay gemilerinin kapıları açılıyor.
Uzay gemilerinin merdiveninden koca kafalı, koca gözlü, tüysüz, tuhaf yaratıklar iniyor.
Teslim olan insanlar uzay gemilerinin önünde, biz ise ekranın başında ne olacağını merakla izlerken, bir mucize oluyor.
Gemiden inen uzaylı tuhaf yaratıklar tek tek yere düşmeye başlıyor.
Düştükleri yerde hepsi can çekişe çekişe ölüyor.
Onlar ölünce, robotları da çöküyorlar bulundukları yere.
Filmin sonunda ekran kararıyor ve şu yazı çıkıyor;
- “Uzaylılar Dünyayı işgal etmek için her şeyi düşünmüş ve hesaplamıştı. Düşünüp hesaplayamadıkları çok ama çok küçük bir detay kalmıştı. Hesaba katmadıkları tek şey Virüsler ve Bakterilerdi. Bizim organizmamızı en fazla hasta edebilen virüs ve bakteriler, alışık olmadığı için uzaylıların organizmasının anında ölümüne yol açmıştı. Gözle göremediğimiz bu son derece küçük organizmalar Dünyayı kurtarmıştı.”
Filmi izledikten sonra o çocuk aklımızla “İyi ki bu organizmalar var” diye düşünmüştük.
çocukluk bu ya;
Filmin etkisinde öyle kalmıştık ki, uzaylıların bu virüs ve bakteriler yüzünden hiçbir zaman Dünyayı istila edemeyeceğine inanmıştık.
Bugün yaşadığımız salgına neden olan virüs, filmin tam tersini yaptı iyi mi?
Baksanıza?
Aynı virüsler, uzaylıların istila etmesine gerek bırakmadan, neredeyse ortada yaşayan insan bırakmayacak...


.....


Destek destektir…


Salgının yol açtığı mağduriyeti en fazla hisseden kesimlerin başında küçük esnaf geliyor.
Hükümet önceki gün özellikle küçük esnaf için bir destek paketi açıkladı.
Paketin içindeki en önemli husus, üç ay boyunca verilecek olan kira yardımı…
Açıklanan yardım paketi ile ilgili eleştiriler var.
Yeterli olmadığı ve olmayacağı söyleniyor.
Aslına bakarsanız, ülkenin kaynakları olabildiğince kıt…

Elbette böyle bir ortamda yapılacak olan devlet desteğinin daha fazla olması mümkündür.
Ama yine de, az ve yeterli olmasa da destek destektir…
O yüzden…
Açıklanan desteği kafadan “bunu yapacağınıza hiç yapmasaydınız” diye düşünenlerden değiliz.
Daha doğrusu…
Söz konusu desteğe ilişkin “bu bir adım olsun ama devamı da mutlaka gelsin” diyenlerdeniz…


.....


BİRAZDA
GüLMEK LAZIM


    çöpçatan, damat ve gelin adayını karşılaştırır. Gelin zengin olduğundan damat adayı ufak tefek kusurların bağışlanması için önceden uyarılmıştır.
Gelin adayı odaya topallayarak girer. Damat adayı çöpçatana bakar:
—Topal bu, der.
çöpçatan başıyla onaylar. Damat gelinin saçlarını okşamaya kalkar. Peruk elinde kalır. çöpçatana bakışlarıyla:
—Kel bu, der. çöpçatan başıyla onaylar.
Damat adayı odadaki gümüş takımlara, antikalara bakar.
Onların da sahte olmasından şüphelenir. çöpçatanın kulağına fısıldamak ister. çöpçatan:
—Rahat konuşabilirsin, duymaz kulağı sağırdır.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi