1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Her depremde iki tip insan!

Yaşadığımız her depremde iki türlü insan tipi çıkıyor ortaya…
Birincisi çalan, çırpan, ev diye resmen mezar yapan müteahhitler ile daha çok para kazanabilme uğruyla kolon ve kirişlerini kesen dükkan sahipleri…
İkincisi; kendi dertlerini unutup, depremzedelerin yardımına koşan vicdanlı, yardımsever ve iyi insanları…(İzmir depremindeki madenciler gibi)
***
Birincisi; “İçkiden, zinadan, Fuhuştan dolayı deprem size verilmiş bir cezadır” diye sevinen gerici ve yobazları…
İkincisi; Depremi ve depremzedeleri kendine dert edinerek, el ele verip, yaraları sarmaya çalışan bu ülkenin iyiliksever yurttaşları…
***
Birincisi; Deprem bölgesinde enkazın üzerinde pozlar vererek, insanların acıları üzerinden siyasi rant elde etmeye çalışan politikacıları…
İkincisi; Evsizlere evini ve işyerlerini açan, Evi yıkılan ya da oturulamayacak halde olanlara otellerini tahsis eden yardımseverleri…
Ben elbette her defasında ikincileri alkışlıyorum…
Bir dostumuz yazmış bu satırları.
O kadar hoşumuza gitti ki, alıp sizlerle paylaşmak istedik.
HHH
Bu güzel tespite bir ekleme de biz yapalım istedik…
Yaşadığımız her depremde iki tür insanın yanı sıra iki tür de hayvan çıkıyor karşımıza…
Birincisi; Enkaz altındaki canların yerlerini koklayarak bulup haber veren ve kurtulmalarını sağlayan köpekler ile, enkaz altından kendisini kurtaran görevlinin boynuna sarılıp, minnetini gösteren ev hayvanları…
İkincisi: Depreme ve depremde ölenlere sevinecek kadar alçalıp, yukarıdaki hayvanlar kadar faydası ve içinde sevgisi olmayan mahluklar!
Tabi ben de bunlardan birincisini alkışlıyorum…


.....


Umarız ders çıkartılır…


İzmir’de yaşanan depremde çöken iki büyük bina…
Her ikisi de belediye tarafından daha önce kontrolden geçmiş.
Her ikisine de çürük raporu verilmiş.
Her ikisi için de tutulan tutanakta “Büyük bir risk taşıyor. Yer yer çatlama ve ayrılmalar var. Beton kalitesi ise iyice düşük. Depremde yıkılma tehlikesi var.” raporu verilmiş.
Her ikisi için de “oturulamaz” denilmiş.
Her iki binanın konut sahiplerine bildirilmiş bu rapor.
Her iki binada oturanlar da öğrenmişler binalarının çürük ve tehlikeli olduğunu.
Her iki binada oturanlar buna rağmen oturmaya devam etmiş.
Her iki bina bu tehlikeli durumuna rağmen boşaltılmamış.
Her iki binada oturanlar, kentsel dönüşümle binalarının yenilenmesi konusunda anlaşamamış.
Sonuçta…
Her iki bina da depremde çöktü.
Her iki binada da onlarca insan yaşamını kaybetti.
Yani…
Göz göre göre gelen korkunç bir durum var ortada.
Eminiz Eskişehir’de de tespit edilmiş, çürük, oturulamaz durumda olan bu tip bir sürü bina var.
Belediyeler bugünden itibaren haklarında “çürük  ve oturulamaz” olan binaları boşalttırır.
Umarız İzmir depremi, binalarının çürük ve oturulamaz olduğunu bildiği halde oturmaya devam eden vatandaşların da ders çıkartacağı bir deprem olur…


.....


Tam bir yıl olmuş…


Bundan tam bir yıl önce, yani 2019”un son Ekim ayında Eskişehir Sanayi Odası üyelerine şöyle bir mesaj göndermişti;
“Sanayi Bakanlığı tarafından gönderilen yazıda, YHT Projesi ile ilgili kabiliyeti, ürünü veya bu konuda yatırım ve üretim isteği olan firmaların bildirilmesi talep edilmiştir.
Bu nedenle firmalarınızın  kabiliyet, ürün, süreç, yatırım ve becerilerine ilişkin olarak ekteki tablonun doldurulması gerekmektedir.
 Sizlerden gelecek bilgilere bağlı olarak oluşturulan envanter Bakanlığa iletilecektir.”
Sanayi Bakanlığının, Yüksek Hızlı Tren projesi ile ilgili üretim yapan Sanayicilerin envanterini çıkarttığını anlamıştık bu mesajdan…
Hatta…
Buradan da  “Yüksek Hızlı Tren setleri yerli imkanlarla ülkemizde üretilecek” sonucunu çıkartmıştık ister istemez…
Dolayısıyla da aklımıza hemen Tülomsaş gelmişti…
Sonuç olarak…
Biraz niyet okuduk ve Sanayi Bakanlığının envanter çıkartma işini getirip Tülomsaş’a bağlamıştık.
Her ne kadar,  Tülomsaş’ın yapacağı söylenilen hiçbir şey Tülomsaş’a yaptırılmasa da “Belki bu kez gerçekleşir. Zira  Tülomsaş’ın yüksek Hızlı Tren üretimini yapması, bu şehir için büyük ikramiye olur. Aksi halde biz zaten hüsrana alışkınız” diye düşünmüştük.
Yukarıda anlattığımız olayın üzerinden tam bir yıl geçti.
Bu bir yılda ne mi oldu?
Yüksek Hızlı Tren yapması için umutlandığımız ve beklediğimiz Tülomsaş’ın hükmi şahsiyetine son verildi…


.....


BİRAZDA GüLMEK LAZIM


üç denizci bir denizkızını kurtarır. Deniz kızı bunlara der ki "Biz efsane değiliz, işte görüyorsunuz ama sihirli yaratıklarız. Siz hayatımı kurtardınız. Bende sizin birer dileğinizi gerçekleştireceğim. Dileyin benden ne dilerseniz?
Birinci denizci dilemiş: "Zekamı 2 katına çıkar!
"Hay hay " demiş denizkızı.
Denizci bir anda Japon malı sonar aletinin gerçekte nasıl çalıştığını anlamış, sadece resimlerine bakarak monte etmeye başlamış.
İkinci denizci atılmış: "Benim zekamı 3 katına çıkar!"
"Olur" demiş deniz kızı.
O da bir anda gökyüzüne bakarak dünyanın eğiminde aslında bir sapma olduğuna dair formülü tersten ve Latince kaleme almaya başlamış.
üçüncü denizci bağırmış: "Benim zekamı 10 katına çıkar!
"Yapamam " demiş denizkızı.
"Yaparsın " demiş, denizci.
"Hayır ne istedigini bilmiyorsun. Ne söylediğini de bilmiyorsun. Her şey değişecek ama her şey. Dünyayı bambaşka bir gözle göreceksin. Eski yaşamınla hiçbir şekilde uzlaşmayacak bir boyuta geçeceksin. Bundan pişman olabilirsin. Dilersen sana 1 milyon dolar vereyim, bundan vazgeç" demiş denizkızı.
"Baska hiçbir isteğim yok, zekamı 10 misli arttır!" demiş, denizci.
"Peki "demiş denizkızı ve üçüncü denizci bir kadına dönüşmüş.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi