1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Herkes her şeyin farkında...

 


 


Gazeteci Kemal Yılmazer’in annesinin cenaze töreni vardı dün Alaaddin Caminde…


Gazete binasından çıkıp, Hamamyolu’nu boydan boya yürüyerek gittik camiye…


Namaz sonrası da gazete binasına, yine aynı şekilde yürüyerek döndük…


Yazının buraya kadar olan bölümünü okuyup da “Bu şimdi Hamamyolu projesinden bahsedecek” zannetmeyin…


Belki bunu, yani Hamamyolu’nun son hali ile ilgili ne düşündüğümüzü bir başka gün yazarız…


Burada asıl yazmak istediğimiz, yaptığımız ahesli yürüyüş esnasında, Hamamyolu üzerinde oturan insanların kendi aralarında yaptıkları ve kulak misafiri olduğumuz konuşmalarıydı…


Orta yaşın üzerinde 3 kişinin sohbet konusu, çiftlikbank dolandırıcılığıydı…


Yanlarından geçtiğimiz sırada içlerinden biri “Ortada hayvan mayvan da yokmuş iyi mi?” derken, bir diğeri “İyi yapmış çocuk valla. Kör mü bu kadar enayi olmasalarmış” diyordu.


40-50 metre gittik gitmedik, 4 kişilik başka bir gurubun yanından geçerken konuşulan mevzunun zamlar olduğunu anladık.


Grubun içindeki biraz daha genç olanı “Dün benzine geldi, bu gece de mazota geliyormuş. ödediğimizin yarıdan fazlası vergi yahu!” diyor, tam karşısındaki “Neye gelmedi ki?” diye bir anlamda onu destekliyor, ikisinin ortasında oturan ise gülerek “Zam demeyin yahu! Olsa olsa güncelleme olmuştur” diyordu…


O sırada, hemen ön tarafta, biri türbanlı, diğeri başörtülü iki kadının bir yandan konuşup, diğer yandan ellerindeki simitleri yediğini gördük…


Kadınlardan biri diğerine “Daha bir hafta önce 20 liralık su doldurdum, dün bitti. Valla artık yetişemez olduk. Nasıl yetirip bitireceğiz bilemiyorum” diyor, diğer kadın ise, gözleri bir noktaya dalmış, simidini yemeye devam ediyordu.


Kulak misafiri ola la gelmiştik cami avlusuna…


Avluda, cenaze namazı için gelenler birikmeye başlamış, herkes 4’erli, 5’erli ve daha fazla gruplar oluşturmuştu…


Grubun birinde hastalık ve ölümlerin neden bu kadar arttığı konuşuluyor, nedenin ise hava, su ve gıda kirliliği olduğuna hükmediliyordu ki,  söz konusu sohbet buradan, termik santral ve şeker fabrikalarının kapanacak olmasına kadar uzayan bir sohbete dönüşüyordu…


Camiden gazeteye, aynı güzergâhtan dönüşümüz sırasında da benzeri konuşmalara kulak kabarttık.


Gazeteye geldiğimizde, gördüklerimiz, duyduklarımız ve bizzat katıldığımız sohbetlerin bize vermiş olduğu 2 ayrı mesaj vardı.


1-      Her ne kadar aksini söyleyen çok kişi olsa da, herkesin, ülkede ve şehirde olup biten hemen her şeyden haberlerinin olması…


2-      İnsanların kendi aralarında konuştuğu konuların neredeyse tamamını, yaşanan olumsuzluklar ve sıkıntıların oluşturması…


Biz, çok da hoş olmayan bu 2 mesajı gayet anladık anlamasına da…


ülkeyi ve şehri yönetenler aynı mesajları bizim gibi anlarlar mı?


.....


 


Kim anlamaz ki siyasetten?


 


İki çoban konuşuyormuş koyun otlattıkları sırada.
Biri, durup dururken "Ben Başbakan olacağım" demiş…
Diğeri bunu duymanın verdiği şaşkınlıkla;
-"Manyak mısın sen?" diye sorunca, Başbakan olmak istediğini söyleyen ve bunun bir kriter olduğunu algılayan çoban;
-"Şart mıdır" sorusunu sormuş.

"""

Yoldan çevirdikleri bir adama "Başbakan olmak ister misin?" diye sormuşlar.
Adam hiç düşünmeden;
-"Olmak isterim tabii" demiş.
-"Peki, başbakanlığı yapabilir misin?" diye sorduklarında ise…
-"niye yapamayayım ki? Yapanlar nasıl yapıyor. Hem çok zor bir iş olmasa gerek" cevabını vermiş.
Aynı adama,"Pekii… Flarmoni Orkestrası şefliği boş. Gelir misin?" dediklerinde ise
-"Ben o işten hiç anlamam" diyerek kestirip atmış.



"""

Nedendir bilinmez, insanların büyük bir çoğunluğu ülkeyi yönetmenin, Orkestra yönetmekten daha kolay olduğunu düşünüyor.
İşin kötüsü…
Başbakanlık dahil, kendisini hemen her göreve yakıştırabiliyor.
Belki de, siyaseti bu güne kadar yapan insanların birçoğunun, hak etmeden o yerlere gelmesi bunda büyük rol oynuyor.
Ama yine de…
İnsanların büyük bir çoğunluğu, kendiişlerinde başarısız olmalarına rağmen, "başkalarının işini daha iyi yaparım" düşüncesini taşıyor.
Maalesef böyle düşünen insanlar bir yerlere geldikleri için de…
Kendileri ile mevcutları kıyaslama hakkına, haklı olarak sahip oluyor.
Siyasette gelinen nokta ne yazık ki bu…
önümüzde mahalli seçimler var.
Bu seçimler için partiler adaylarını belirleyecek.
Belki büyük çoğunluğumuz belirlenen adayları yeterli bulmayıp, Belediye başkanlığı görevine konduramayacak.
Belki o hiç yakıştıramadığınız insanlar seçilip, kenti yöneten koltuklara oturacak. O insanlar o koltuklara oturdukları müddetçe de…
İnsanların "Onlar bile yaptı. Ben niye yapamayayım" şeklinde ki kıyaslamaları…
Hiç mi hiç bitmeyecek.


.....


 


Eleştirenler sonuna kadar haklıymış. Eşek’e ayıp edilmiş…


 


Büyükerşen Porsuk sahil şeridine çekirdek çitleyen eşek heykeli koyduğunda bazı tepkiler geldi…


Bu tepkiler arasında bazıları “Birilerinin olumsuz hareketini eleştirmek için niçin hayvan figürü kullanılıyor ki?” eleştirisiydi…


Zira…


Bu eleştiriyi yapanlar “Eşek, buraya zarar veren insanlardan daha temiz, daha masum canlıdır” diyorlardı.


Başta kızmıştık bu eleştiriye…


-“Sonuçta verilmek istenen bir mesaj var. Başka türlü nasıl anlatılabilinir ki?” demiştik.


Dün porsuk sahil şeridi boyunca yürüdüğümüzde, aslında bu eleştiriyi yapanların ne kadar haklı olduklarını anladık.


çünkü…


O sahil şeridi boyunca, o yeni döşenen çimlerin üzerine yayılan öğrencilerin, hiçbir şey olmamış gibi, o heykel oraya konulmamış gibi çekirdek yediklerini ve yedikleri çekirdeklerin de kabuklarını oldukları yere attıklarını gözlerimizle gördük.


Mesajın Eşek heykeli ile verilmesine tepki gösterenlere hak verdik.
Keşke Büyükerşen o sahil şeridine “çekirdek çitleyen Eşek” heykeli yerine, “çekirdek çitleyen öğrenci” heykeli dikseydi…


Hiç olmazsa boşu boşuna Eşek’e haksızlık edilmemiş olurdu…


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 


 

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi