1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ)

Hesap sorabiliyor musun..? Hesap..?

Amerikan yapımı pek çok filmde benzeri sahnelere denk geldik…
Polis, faili meçhul bir cinayetin faillerini aramak için soruşturma yürütüyor.
Olayla ilgili olabilecek insanların isimlerini çıkartmış.
Tek tek gidiyor ve o insanların kapılarını çalıyor…
Kapıyı açan karşısında polisi görünce, biraz endişe biraz da heyecan içinde “Ne var memur bey? Ben vergimi düzenli ödüyorum” diyor…
Polis, cinayet soruşturması nedeniyle bilgisine başvuracağını söylediğinde ise rahatlıyor insanlar…
Demek ki vergi ödememek cinayet suçundan da ağır o ülkede…
Zira…
Cinayet şüphelisi olabileceği bile o insanları vergi kaçıran biri olmak kadar korkutmuyor.
Bunun gerçekten böyle olup olmadığını sorduk o ülkede yaşayan ve bilenlere…
-“Aynen doğru” dediler…
“Burada en büyük suç vergi kaçırmak ve vergi ödememektir”
Anlayacağınız…
Adamlar ödemek zorunda olduğu vergilerini tıkır tıkır ödüyor, devlet vergilerini tıkır tıkır alıyor.
ödemeyen ve vergi kaçıranın da burnundan getiriyor!
***

Avrupa ülkelerinden birini ziyaret ettiğimizde bir olay yaşamıştık…
Bulunduğumuz otel’in yanında bir kaza oldu…
Hemen ambulansa haber verdiler.
Ambulans 12 bilemediniz 15 dakikada geldi olay yerine.
O bölgede oturduğunu sonradan anladığımız bir kadın avazı çıktığı kadar bağırmaya başladı Ambulans içindeki görevlilere.
Tercümana “Ne diye bağırıyor?”diye sorduk, “Biz vergimizi zamanında veriyoruz ama bizim vergilerimizde maaş alan sizler olay yerine zamanında gelmiyorsunuz! Bunun hesabını vergi veren biri olarak soracağım” diye bağırdığını söyledi…
çok ama çok şaşırmıştık…
Vergi verenin, verdiği verginin hesabını bağıra çağıra sorması değişik gelmişti bize…
HHH
Şimdi gelelim ülkemize.
İçinde bulunduğumuz hafta vergi haftası…
Vergi ile ilgili hafta boyunca “kutsaldır” falan diye çok şey söylenecek.
Ama gelin görün ki, hiçbir şey değişmeyecek…
Vergi bizim ülkemizde, dürüst mükellefin dışında hiç kimseyi korkutan bir terim olmayacak…
Vergi kaçırmak için “vergiden kaçınmak” yöntemlerine (Tıpkı Kızılay örneğinde olduğu gibi) sık sık başvurulacak.
Daha da kötüsü…
Vergi veren, verdiği verginin hesabını hiçbir zaman soramayacak…
-“Toplanılan vergiler ne oldu?” diye sormaya kalkanlar, hain ilan edilecek, belki de soluğu cezaevinde alacak…

O yüzden…
Sadece dürüstlerin değil, tüm mükelleflerin korkacağı, “vergiden kaçınma” nın olmayacağı ve vergi verenlerin hesap da soracağı bir ülke temennisiyle, vergi haftanız kutlu olsun!


....


Yok mu başka
kurtaracak?


Adamın biri bir gün kafayı iyice çekip eve doğru yola koyulmuş ve önündeki çukuru görmeden güm diye içine düşmüş.
Başlamış bağırmaya:
–“Kimse yok muuuu kimse yok muuuu.”
Bu arada oradan geçen hacının biri gelip bakmış adam zurna gibi sarhoş
–“Bak hemşerim seni bu çukurdan çıkarırım ama söz ver  bir daha içmeyeceksin..”
Adam düşünmüş ve başlamış bağırmaya
–“Kurtaracak başka kimse yok muuuu..”
***

ülkenin hali malum!
İyiye giden çok bir şey yok…
Her gün gündem değişiyor.
Her gün televizyonlarda, gazetelerde, sosyal medya üzerinde birbirinden beter tutarsızlıklara şahit oluyoruz.
İnsanlar kızıyor ama kızdığını açıkça ortaya koyamıyor…
Son günlerde iktidara kızan pek çok kişiyle sohbet ettiğimi hatırlıyorum.
Aynı insanlar muhalefet partilerine da aynı oranda kızıyor…
Nedense “hepsi birbirinin aynısı. Al birini vur ötekine” laflarını duyuyorum üst üste…
Velhasıl…
çevremde iktidara kızan ve gitmesini isteyenler,  muhalefet partilerini de iktidar alternatifi olarak görmüyor.
Siyasete ve mevcut partilere yönelik bir güvensizlik var anlayacağınız…
öyle ki…
İnsanlar, yukarıdaki fıkra misali, neredeyse ortaya çıkıp “yok mu başka kurtaracak?” diye bağıracak…


.....


Dalkavuk ve riyakarlıkta menzil tanımayanlara!


Tarih: 13 Ağustos 1957…
Makam araçlarının sadece Cumhurbaşkanı, Başbakan ve Bakanlara tahsis edilebildiği, özel otomobillere ise ancak çok zengin ve çok itibarlı insanların sahip olabildiği yıllar…
Şehirler arası ulaşımda genellikle kara tren tercih edilirdi.
Şehir içi ulaşımda ise içinde 4 kişinin oturduğu tek körük, dört teker ve iki at tarafından çekilen faytonlar kullanılırdı
İşte o günlerin birinde Demokrat Parti Genel Merkezinden Erzurum Demokrat Parti İl Başkanlığına bir telgraf mesajı gelir. “Başbakanımız Erzurum’a yeni bir vali atadı… stop Vali Nurettin Aynuksa Genel Başkanımızın çok değer verdiği bir insandır… stop
13 Ağustosta şehriniz de olacaktır… stop Gerektiği şekilde karşılansın… stop”
Hemen hazırlıklar başlar. Şehrin el gösterişli faytonuna sahip olan kişi Kel lakaplı Tayyip amcadır. Halk onu”kel teyip” bilir ve öyle hitap eder. Kurban edilmek üzere irice bir koyun satın alınır ve Kel Teyiple anlaşma yapılır. Plan ve program yeni atanan Valiyi Erzurum’un girişinde yer alan Ilıca kazasın da karşılamaktır. Demokrat parti İl ve ilçe başkanları faytona biner Ilıcaya doğru yola çıkarlar. Ilıcaya vardıklarında onları partili vatandaşlar karşılar ve bu vesileyle valiyi karşılama komitesi biraz daha kalabalıklaşmış olur.
Tam bu sırada İlçe başkanı İl başkanına dönerek:
“Başkanım Valimizi Aşkale de karşılaşmak daha doğru olur. Beyefendiyi karşılamak üzere Aşkaleye gidelim” der…İl Başkanı faytoncuya emir verir. ” Sür atları Teyip Aşkale’ye gidiyoruz.” Aşkaleye varırlar. Biraz soluklanmak için yol üzerindeki kahvehanede çay içerler. Aşkale parti teşkilatının katılımı ile kafile çok daha kalabalıklaşır. İlçe başkanı tekrar İl başkanına döner ve… “Başkanım Valimizi il sınırlarının dışında karşılayalım. Bu daha etkili olur” der…
Hep birlikte tekrar faytonlara binerler ve yola çıkarlar. Erzurum İl sınırı arkada kalmış, Erzincan’ın kazası Tercan uzaktan gözükmeye başlamıştır. Atlar yorulmuş ve faytoncu Kel Teyip artık sinirlenmeye başlamıştır. Dayanamaz ve İl Başkanına dönerek sert bir şekilde sorar…
“Başkanım daha gidecek miyiz. Menzilimize daha ne kadar kaldı”
İşte tam o zaman başkandan bu günü birebir anlatan o cevap gelir..
“Sür Kel Teyip sür. Dalkavukluğun ve riyakarlığın menzili olmaz”
Dalkavukluk ve riyakarlıkta menzil tanımıyor olan siyasilere, bürokratlara, yazarlara, şairlere ve onların şak şakçılarına ithaf edilmiştir.


.....


Biraz da gülmek lazım


GAZİNODA iki görevli sıkıntıdan patlamış bir şekilde rulet masasında  dikiliyorlarmış…
Derken içeri fıstık gibi bir sarışın girmiş, masaya 10 bin dolar koymuş
Veee; ? "Baylar, umarım sizin için sorun olmaz ama, ben çıplakken  kendimi daha şanslı hissediyorum" diyerek oracıkta çırılçıplak soyunmuş…
Sonra elindeki zara öpücük kondurmuş ve;Haydi tatlım, bana yeni  kıyafetler lazım?? diye, zarı fırlatmış…
Ve, Evet!.. Evet!.., Kazandım!..? diye, sevinç çığlıkları atarak iki  adama sarılıp öpmüş, kıyafetlerini toplamış, masadaki bütün paraları almış  ve koşa koşa gitmiş…
İki adam da bakakalmışlar…
Biri "vaovv" demiş, "ne kadındı be… peki kaç atmıştı ?"
öteki cevap vermiş; "Bilmeem…"
KISSADAN HİSSE: Bütün sarışınlar aptal değildir, ama bütün erkekler erkektir.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAZIYA YORUM KAT
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1-Murat TAŞKIN (BİZDEN SÖYLEMESİ) Arşivi