-“Eskişehir’in en büyük sıkıntısı nedir?”diye sorulduğunda hep aynı tespitimizi söyledik…

“Eskişehir ile ilgili kararların Eskişehirlilere sorulmadan masa başında alınmasıdır” dedik özetle.

Dahası…

Eskişehir’de yaşayan insanların “Bu şehrin hakkını sonuna kadar koru” diye seçtiği temsilcilerinin, masa başında alınan bu kararlara tepki göstermek yerine, bu kararları kendisini seçen halka zorla dayatma gayreti içinde olmalarını eleştirdik.

Yıllardır bu böyle oldu. Olmaya da devam ediyor…

Ankara’da masa başında oturan insanlar,  Eskişehir ile ilgili ya da Eskişehir’in geleceğini ilgilendiren konularda, oturdukları masanın başında kararlar aldılar.

Dahası…

Halkın tepkisine ve karşı çıkmasına rağmen masa başında aldıkları bu kararı uygulamaya koydular.

Bunun karşısında…

Eskişehir halkının tepkisini Ankara’ya taşıyıp, baskı yapması gereken bu şehrin seçilmişleri de,  bunu yapmak yerine, o masa başında ve halka sorulmadan alınan kararları Eskişehirlilere dayatmaya çalıştı.

Kısacası…

Eskişehirlilerin oylarıyla belirli makamlara gelmiş şehrin temsilcileri, Eskişehirlilerin talepleri yerine, Eskişehir halkını yok sayan karar alıcılarının yanında olmayı tercih etti..

Zaman zaman çıkıp “Kimse bu şehirde yaşayanların istemediği bir şeyi yapamaz. Eskişehirlilerin karşı çıktığı hiçbir karar bu şehirde uygulanamaz. Bunu yapmaya kalkanların önünde duvar olurum” falan gibi atarlananlar olsa da sonuç yıllardır değişmedi.

Yani…

Ankara’da oturanlar, Eskişehir ile ilgili kararları masa başında aldı.

Eskişehir’de yaşayanlar bu kararlara tepki gösterdi.

Şehirde yaşayanların oylarıyla seçilenler bu masa başı kararları alanlara baskı yapması gerekirken, dönüp kendisini seçen insanlara “Neden tepki gösteriyorsunuz ki? Alınan kararlar doğru” falan diyerek, bir de fırça atmaya kalktı.

O yüzden…

Eskişehir’de yaşayanların haberi olmadan Eskişehir’in göbeğine Termik santral kurulması kararının Ankara’da ve masa başında alınmasına şaşırmadık…

Masa başı kararı alanların “Eskişehir halkı bu konuda ne düşünür acaba?” diye bir merak içinde olmamalarına da hiç şaşırmadık.

Toprak koruma Kurulu’nda, Termik Santralin kurulacağı 1 nci sınıf tarım arazisine yönelik “Tarım dışı kullanılabilir”  oyu vermesine de hiç şaşırmadık.

Dahası…

Bu şehirden, bu şehirde yaşayanların oylarıyla seçilip, öncelikli görevi bu şehrin çıkarlarını korumak olanların, masa başında Termik Santral kararı alanlara “Siz ne yapıyorsunuz?” demeleri gerekirken, bunu yapmayıp, karara tepki gösteren insanlara sarmalarına hiç mi hiç şaşırmadık.

Yukarıda da söyledik ya…

Ne bu şehirde yaşayanların bu şehirle ilgili bir tasarrufu var…

Ne de…
Bu şehrin seçtiği insanların bu tasarrufun olabilmesi için bir çabası…

.....

Neyi hatırlatıyor dersiniz?

1986 yılına ait gazete…

O yıllarda, çernobil faciası yaşanmış,  Karadeniz bölgesinde de radyasyonlu çay konusu gündemde.

Dönemin Hükümeti ve Sanayi Bakanı meselenin konuşulmasını istemiyor.

Bunun konuşulmasına engel olunamadığı için en etkili ve son çareye başvuruluyor.

-“Türkiye’de radyasyon var diyenler dinsizdir”

Dini amacı dışında kullanmanın gelebildiği en son nokta…

İşte bu noktayı gördü yaşadı Türkiye…

Dahası…

Aynı Sanayi Bakanının “Bakın! Radyasyonlu dediğiniz çayı içiyorum” dediğini ve bunu söyleyip çayı içtikten sonra da kanser olup, yaşamını yitirdiğine  tanık oldu bu ülke halkı…

Ne diyelim?

Bizzat yaşayarak tanık olduğumuz o dönem, bu gün Eskişehir’e yapılacak olan termik santral ile ilgili çakıp “Egzoz gazı kadar bile tehlikesi yok” diyenleri akla getiriyor ister istemez.

Not- Aynı gazete manşetinin altında yer alan ve Türkiye’nin en büyük sanayicisi Vehbi Koç’un söylediklerinin yer aldığı haber ise 10 günlük yazı dizisi olacak nitelikte. Manşet haberle de alt alta çok iyi denk düşmüş…

.....

“Tarım arazisi mi?” tarım arazisi kardeşim!

Hüseyin Şen Ziraat Odaları koordinasyon kurulu başkanı.

Aynı zamanda Odunpazarı Ziraat Odası Başkanı.

Termik santral’in yapılacağı alanın tarım dışı kullanılıp kullanılmayacağına karar verildiği Toprak koruma Kurulu’nun ilk toplantısına katılmıştı Hüseyin Şen…

-“Bu alan tarım dışı kullanılmasın” oyu, yani Hayır oyu vermişti.

önceki gün yapılan Tarım Koruma Kurulu toplantısına davet edilmedi.

Yerine, Ticaret Borsası Meclis başkanı davet edildi.

Meseleyi sorduk kendisine ES TV’de…

-“Olayda yanlış bir şey yok. Yönetmeliğe ben de baktım. Yönetmelikte ‘Ziraat Odalarından ya da Ticaret Borsası’ndan bir üye davet edilir’ diyor. İlk toplantıya Ziraat Odası temsilcisi yani ben davet edilmiştim, ikinci toplantıya ise Ticaret borsasını davet etmişler” dedi.

Ticaret Borsası temsilcisi toplantıya katılmadı.

Hüseyin Şen’e “Siz katılsaydınız oyunuzun rengi değişir miydi?”diye sorduk…

-“yine aynı yönde oy kullanırdım” dedi önce…

Ardından da…

-“Ben Termik santral meselesini falan bilmem. Hiçbir zararı yok diyen var, zararlı diyen de. Bu uzmanların vereceği bir karar. Benim bildiğim burası birinci sınıf tarım arazisi. SİT, yani koruma altında olan bir alan. Sulanabilir tarım alanı. üslendiğim görev ve yaptığım iş, benim bu alanın tarım arazisi olarak kalması ve bu yönde oy kullanmam gerektiğini söylüyor. Ben de bunu yaptım.” Dyerek tamamlıyor sözlerini…

.....

DSİ’den “Baraj önüne baraj yapılmasına” açıklama…

Büyükşehir Belediyesi Genel Sekreteri Engin çakmak ES TV’deki bir programda, Ilıca Barajının önüne DSİ tarafından bir baraj yapılacağını açıklamış, biz de gazetede yazmıştık.

DSİ Bölge müdürü imzası ile ilgili bilgilerin yer aldığı bir açıklama aldık.

özetle;

-Baraj önüne baraj yapılmasının teknik olarak mümkün olduğu ve bunun örneklerinin bulunduğu…

-Ilıca Barajının aktif hacminin 19 milyon metreküp değil, 3.22 milyon metreküp olduğu…

-Yapılacak Yörükkırka göletinin kaynağını Ilıca ve Kalabak derelerinden gelen suların oluşturacağı…

-Yapılacak göletin maliyetinin 100 milyon lira değil, yaklaşık 30 milyon lira olacağı…

-Sakaryabaşından sulama dışında su tahsisi yapılmasının mümkün olmayacağından, buradan Eskişehir’e su getirilmesinin de mümkün olmayacağı belirtiliyor…